Türkiye dünyanın kucağına kendi isteğiyle atlamadı.
TV kanallarının çoğalması, internet kullanımının yaygınlaşmasıyla dünyanın ortasına itildi.
Türkiye'yi son 50 yıldır yönetenler, ülkeyi dünyaya hazırlamadılar.
Hazırlasalardı, onları kimse seçip iktidara getirmezdi.
Hazırlıksız olarak kendisini orta yerinde bulduğumuz dünya ortamında baktık ki, kimliğimiz yetmiyor.
85 yıllık geçmişiyle cumhuriyet dünya ailesi içinde pek sıkışık duruyor.
O zaman ne yapmalıyız ?
Tarihimizin köklerine dönmek ve onunla barışmak gerekir.
Ben böyle yazdım diye AK Parti'liler diyanet işleri başkanı yerine Şeyhülislam , yargıç yerine KADI istediğimi sanmasınlar.
Anlatacağım, hem de kimsenin yanlış anlayamayacağı biçimde.....
Yıllarca küçümsediğimiz, hakaret ettiğimiz, deli, sapık, sarhoş, kızıl, hain dediğimiz padişahlara yakından bakmalıyız.
Bir devlet bu nitelikteki başlarla 600 yıl nasıl yaşar ? Üç kıtaya nasıl yayılır?
Egemen olduğu bölgelerin insanlarını barış içinde nasıl yaşatır ?
85 yaşındaki cumhuriyet 770 bin kilometre kare içindeki 70 milyon insanı barış içinde yaşatamıyor.
12 milyon kilometre karenin üzerindeki topraklarda her din ve ırktan halklar yüzyıllarca barış içinde yaşadılar.
Haremde cariyelerle oynaşarak zaman geçiren padişahlarla 600 yıl bir imparatorluk ayakta duramaz.
Osmanlı mirasını reddederek, karalayarak, yok sayarak kimlik kazanamayız.
Kazandığımızı sandığımız kimlik de çok küçük kalır.
Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte yeni bir Türkiye doğdu.
Yeni bir milletin de doğduğunu öne sürmek bizi komik duruma düşürür.
Atatürk bu yenileşmeyi kendine özgü bir söylemle sunmuştur.
- Yeni bir sosyete, demiş ve bir anlamda geçmişle olan bağların kopmadığını belirtmiştir.
Geçmişlerinde monarşi bulunan hiçbir ülke bunu reddedemez.
Almanya reddederse Almanya olmaz. Fransa reddederse Fransa olmaz.
Türkiye reddederse, Türkiye olur mu ? Bazıları olur deseler de, olamaz.
Tarihimizle barışmadan, onunla kucaklaşmadan sağlam bir kimlikle dünya ailesindeki yerimizi alamayız.
Sadece Osmanlı'ya sahip çıkmakla da iş bitmiyor.
Dünyanın en eski üniversitesi İstanbul'da milattan önce 5.yüzyılda THEODOSİUS tarafından kurulmuştur.
Bu bizim için bir onurdur, bir önceliktir.
Kafatası avcılarının savruk milliyetçilik anlayışının yarattığı olumsuzluklar bize Roma kültürünü reddettiriyor.
Roma - Osmanlı - Cumhuriyet altın bir zincirin halkalarıdır.
Son halka kendini kopardığı zaman yalnızlaşır ve onu tarihe bağlayan zincir yok olur.
Osmanlı Müslüman olmuş Romadır.
Cumhuriyet de büyük Roma'nın varisi Osmanlı'nın mirasçısıdır.
Mustafa Kemal bu ülkeye dışardan gelmedi.
En gözde Osmanlı paşalarından birisiydi...
Cumhuriyet’in ilk valileri, kaymakamları, ordu komutanları, bakanları, müsteşarları
birer Osmanlıydı.
Onların “yaşasın cumhuriyet” diyerek girdikleri yolun bu gün çıkmaz sokaklara sapması, cumhuriyetin kendi çocuklarını pek iyi yetiştiremediğini gösteriyor.
Geçmiş unutturuldu, gelecek sisler arasında görünmez oldu..
Kökünü unutan ve zamana uyum sağlayamayan toplumlar tarihin karanlığında yok olur gider.
|