Sıhhiye’deki Abdi İpekçi Parkı’nın Atatürk Bulvarı’na bakmayan arka tarafında iki sokak vardır.
Aksu Sokak ve Marmara Sokak.
Bunlar Süleyman Sırrı Caddesiyle birleşirler.
50 adım ötelerinde de Sıhhiye kapalı otoparkı vardır.
Kapalı otopark çevredeki araç sahipleri yararlansın diye yapılmıştır ama aracını iş yeri önüne çekme görgüsüzlüğünden kurtulamayanlar bildiklerini okumaya devam etmekteler.
Otopark’ın önü ve duvar dipleri, adını yazdığım cadde ve sokaklar yayaların bile zorlukla geçeceği biçimde araçlarla işgal edilmiştir.
Özellikle AKSU Sokak yolun iki yanına bırakılan araçlarla tüm kullanıcılar için işkence sokağına dönüşmüştür.
Kapalı otoparkın bu sokağa uzaklığı sadece 50 adımdır.
Araç sahipleri otoparka ücret ödemektense tüm halkı kullanımında olması gereken yolu bedavaya işgal ediyorlar.
Trafik ekipleri buralardan geçiyorlar ama durup bir düzenleme yapmayı düşünmüyorlar.
Belediye Zabıtası elinde üç tane kalem satan garibanın peşinde koşuyor.
Cadde ve sokaklar kamunundur, kişilerin keyfine göre otopark gibi kullanılamaz.
Trafik ve Zabıta ekipleri, 50 adım ötedeki otoparka para vermemek için yolları geçilmez hale getirenlere otopark ücretinin birkaç katı ceza yazarlarsa kargaşa önlenir.
Ceza yazmak bir yana ilgilenmiyorlar.
Aksu Sokak’tan yayalar bile geçerken araçların tozunu alıyorlar.
Daracık bir sokak ve çift yanlı araç işgali.
Sıhhiye Ankara’nın merkezi.
Sıhhiye kapalı otoparkı “hatırı sayılır” birinin olsa trafik polisi ve zabıta çevrede bir tane araç bırakmaz tümünü buraya yönlendirirler.
Melih Gökçek 16 yıldır Anakent belediye başkanıdır.
Park yaptırmıştır. Gölet yaptırmıştır.
Gözünün gördüğü yere üst geçit aklına gelen yere alt geçit yaptırmıştır ama bir tane bile kapalı otopark yaptırmayı düşünememiştir.
Yapılmışsa da ben bilmiyorum, yeri bildirilirse yazarım.
Giderek artan araç sayısına bakıldığında Ankara’nın en çok ihtiyacı olan kapalı otoparktır ama kendisini “en iyi belediyeci” sanan Gökçek bunun farkında değildir.
Şu anda kimse Gökçek’e soramıyor ama belediye başkanlığı koltuğundan indiği andan sonra muhterem oğlunun otopark gelirlerinin hesabı da sorulacaktır.
AŞTİ’de çalışan taksicilerden toplanan milyarlık bağışların hesabı da..
Modern Çarşı yandı ve yıllarca iskelet halinde bekledikten sonra yıkıldı.
Yıkıntıları kaldırdılar, yeri güzelce düzelttiler ve açık otopark olarak kullanılmaya başlandı.
Kesilen makbuzlar paraların “Keçiörengücü” ne gittiğini gösteriyor.
Gökçek’in muhterem oğlunun işlettiği diğer otoparklarda da durum aynı.
Keçiörengücü gelirine göre yakında Avrupa şampiyonu olmalıdır.
Ankara’da bir trafik kargaşa yaşanıyor.
Yollar ve kaldırımlar araçların işgali altında.
Taksiler otobüs duraklarında beklediklerinden otobüsler yanaşamıyor.
Tepki gösteren kişilere taksi şoförleri hakaret ediyorlar.
10 kişilik dolmuşlar 26 kişiyi doldurarak işkenceye katkıda bulunuyorlar.
Trafik denetimi yok. Zabıta denetimi yok..
Başkent Ankara inanılmaz bir başıboşluğun içinde yuvarlanıyor.
Aksu , Marmara sokaklardan ve Süleyman Sırrı caddesinden kimler sorumluysa kendileriyle birlikte gezelim.
Gördüklerinin doğal olduğunu söyleyebilirlerse eleştirmeyi bildiğimiz kadar özür dilemesini de biliriz.
Kentin en güzel yollarının kaldırımlarını işgal eden “galeriler” İç İşleri Bakanı’nın uyarısına karşın yerlerinde duruyorlar.
Ya da bakan görüntüyü kurtarmak için uyarmış gibi yapıyor.
Kaldırımlar sanki galericilerin babalarından miras kalmış.
Dünyanın neresinde böyle kepazelik yaşanır.
Ankara’ya ödül veren Avrupalılara işgal altındaki yollar ve kaldırımlar gösteriliyor mu ?
İnsan yaşamını karabasana çeviren araç işgallerini görseler ödülleri en kısa zamanda geri alırlar.
Ankara giderek insanı ve yaşamını dışlayan bir kente dönüşüyor.
Parklar, göletler, göller güzeldir ama insanlar kentin sokaklarında, caddelerinde yaşarlar.
Ankara yolları, kaldırımları işgalden kurtarılmalıdır.
Kim kurtaracak?
İç İşleri Bakanı uyarır gibi yapmayı bırakıp kaldırımları önce şu galericilerden kurtarsın.
Arkası gelir…
|