Bayrak bir ulusun varlığının ve bağımsızlığının simgesidir.
Her ulusun bayrağı kutsaldır.
Yunan ordusunun yenilgisinden sonra İzmir’de ayaklarının altına serilen bu ülkenin bayrağını kaldırtan Mustafa Kemal, bir ulusun bayrağına karşı gösterilen bu densizliğe sert biçimde karşı çıkmıştı.
Mustafa Kemal’i anlamayanlar, bu davranışsını da kavrayamadılar.
“Yunan Kralı bizim bayrağın üzerine basarak geçmişti , Mustafa Kemal de aynısını yapsa ne olurdu sanki” diyen terbiyesizler bile çıktı.
Kendilerini milliyetçi sanan lümpen ayak takımının ikide birde başka ülkelerin bayraklarını yerlere atıp yakmalarını haklı çıkarmak için gerekçe arayanlar , terbiyesizlikten başka kavrama sarılamazlar.
Bayrak rengi ne olursa olsun saygı görmelidir.
Bayrağın dostu düşmanı olmaz.
Her bayrağın kendi şehidi vardır.
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır”
Bunu yazan şair Türk Bayrağı’nı düşünmüştür ama kelimelere bakıldığında tüm bayrakları kapsadığı hemen anlaşılır.
Ankara’yı gezdiğimizde alışveriş merkezlerinin girişlerine, tepelere ve parklara dikilen direklerde dalgalanan bayraklarımızı görmek gurur veriyor.
Bir de rüzgar varsa, ay yıldızlı bayrağımızın süzülüşünü durup seyretmeden geçemiyoruz.
Son yıllar Ankara’nın her yerinde bu bayraklar dalgalanıyor.
Görünüş çok güzel ama “vatan” Ankara’yla sınırlı değil ki..
Başkentteki yüzlerce dev bayrak doğudaki bayraksız tepeler gerçeğini örtemez.
Hakkari, Şırnak, Şemdinli, Batman dağlarındaki yüksek tepelere direkler dikerek dev Türk bayraklarını asıp kalmasını sağlayabiliyor muyuz ?
Ankara‘yı bayrakla donatmak güzeldir ama marifet değildir.
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde her yerde bayrağımız dalgalanabilmeli.
Ne yazık ki bu yapılamıyor.
Ne bayrağımızı ne de askerimizi koruyabiliyoruz.
Bizlere ilkokul yıllarında abuk bir şarkı öğretmişlerdi.
Düşünmemize izin veren bir eğitim görmediğimiz için heyecanla, bağırarak bu saçma şarkıyı söylerdik.
*
“Orda bir köy var uzakta
O köy bizim köyümüzdür
gitmesek de gelmesek de
O köy bizim köyümüzdür”
*
Kapılarına kilit vurulmuş, öğretmeni olmayan, tepelerinde bayrağımızın dalgalanmadığı, öğretmenin, polisin, doktorun, hemşirenin can güvenliğinin sağlanamadığı köyler nasıl bizim olabilir ki ?
Gidilemeyen yer bizim olamaz.
Doğu ve Güney Doğuda can güvenliği sağlanamadığından hayvancılık yok oldu.
İşsiz insan yığınları büyük şehirlere göçtüler.
Kapkaç, hırssızlık, gasp arttı.
Ankara’da adım başı bayrak direkleri ve bayraklar.
Doğu’da derme çatma barakalarda sınırlarımızı korumaya çalışan genç insanlar.
Birileri halkı “Allah’la kandırıyorlar”
Başka birileri Ankara’nın çeşitli yerlerine diktikleri “bayraklarla” aldatıyor.
Türk halkının kaderi “aldatılmak” olmamalı.
Aldatmayı alışkanlık haline getirenler utanma duygusundan uzaktırlar.
Bıkmadan, usanmadan “aldananlara” ne demeli ?
|