Genç ama oldukça yıpranmış ve yaşlı görünüyor.
Omuzları çökmüş.
Yüzünde derin çizgiler, zorlu yaşamın izleri gibi görünüyor, tabii ki aldığı darbeler sonucu iz bırakan ve onu terk etmediği belli yara izlerini görmezden gelirsek.
Saçları kırlaşmış, her bir teli hala pırıltılı ve canlı
Lakin oldukça perişan, sanki kısa süre önce bir kavgadan dönmüş gibi.
Üzerindeki ceket dökülüyor olmasına rağmen hiç de modası geçmiş gibi görünmüyor
Hala asil…
Pantolonunda ütü izi kalmamış; Bir iki yırtık olsa da tertemiz görünüyor.
Mücadeleci olduğu belli, gözlerindeki ışık daha bir etkiliyor insanı
Bedeni yorgun olduğu kadar gözlerinde inadına canlı şimşekler çakıyor
Onunla konuşmak istiyorum, çoğumuzu etkilediği gibi beni de girdabına çoktan almış.
“Nasılsınız” diye söze başlıyorum, biraz utanarak, zira hak ettiği saygıyı ona göstermiyoruz gibi.
“İdare ediyor” diye yanıtlıyor sorumu.
Sesi gür, insanın içini titretiyor ve güven veriyor …Olanca bitkinliğine rağmen
“Adınızı lütfeder misiniz? “diyorum
-Adım cumhur, Soyadım Özgür..
-Ceketinizin düğmesi kopmuş,kravatınız kaymış sağlığınız da bir sorun mu var? diye soruyorum
Başını hafifçe bana çevirip gözlerini gözlerime dikip, sitemkar bir tebessümle:
-Sorun çok diyor. Hepsini çözmek için ayaktayım.Biri bitiyor diğeri başlıyor.
“Yüzümdeki yara izleri, bedenimdeki ağır yaralar ve savunmada aldığım kalıcı sakatlıklarım seni korkutmasın.
Bir zamanlar bende gençtim,yağız bir delikanlı idim.
Adil bir düzen içinde yaşasın diye insanlar, hep onlara kul oldum.
Özgür olsun diye insanlar, onlar için savaştım.
Huzur içinde mutlu çocukları olsun diye hiç uyumadım.
Erkeği ile el ele yan yana olsun, geride kalmasın kadınlar, analar dedim onlar için göğsümü siper yaptım.
Özgürce bilim yuvalarında büyüsün çocuklar dedim, hiç ellerini bırakmadım.
Özgür ve aydın yetişmiş gençler paylaşsın idareyi dedim, hep rehber oldum hiç usanmadım.
Kolay olmuyor bunları sürekli kılmak..
Hasımların da oluşuyor kendiliğinden, düşmanların sürekli artıyor.
Eskiden baş edebiliyordum onlarla, biraz daha mertti şimdikilere göre.
İlk darbe izi şu elimde ki, yıl1960
İkinci yara biraz daha büyüdü yıl 1971
Ama en acı vereni 12 eylül 1980’de aldığım darbenin bıraktığı derin yaralar.
Sırtımdan vuruldum.
Elinden tutup bırakmadığım çocukları benden almaya çalıştı.
Göğsümü siper yaptığım geleceğin anaları, kızlarımı çalmaya kalkıştı.
Bilim ve ilim yuvalarına zehirli gazlar attı.
Benim parlatmaya çalıştığım zihinleri dumanla kaplamaya çalıştı.
Henüz yıkılmadım. Ayaktayım. Yıkılmayacağım da…
Hala bana güvenenler var. Benim güvendiklerim var. Benimle olanlar var.
Ve hala ben yaşıyorum. Yaşayacağım”..
Gözlerim doldu
Gökyüzüne bakıp yaşlarımı içime akıttım.
Gözyaşlarımdan güç almasınlar diye, göz yaşlarımda zehirli tohumlar yeşermesin diye
Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun.
Biz bu Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacağız.
|