Yıllar içinde uzun yürüyüşteyiz.
Yürürken düşmemek için ileriye bakmak gerekir.
Ara sıra da geriye bakmakta yarar vardır.
Nereden nereye geldiğimizi anlarız.
2011 yılına girmişken azıcık gerilere baktım.
Ne kadar geriye ?
100 yıl kadarcık..
1911’de neler olmuş?
23 Ocak 1911’de Kamil Paşa hükümeti İttihat ve Terakki’cilerce devrildi.
Babıali baskını denilen darbeyle Sadrazam istifa ettirildi ve yerine Mahmut Şevket Paşa getirildi.
1 Temmuz 1911’de Kandilli Rasathanesi kuruldu.
23 Temmuz 1911’de Abide-i hürriyet açıldı.
27 Ağustos 1911’de dünyanın en tanınmış tablosu, Leonardo da Vinci’nin başyapıtı Mona Lisa Luvr Müzesi’nden çalındı.
29 Eylül 1911’de Osmanlı-İtalyan savaşı başladı.
27 Kasım 1911’de Mustafa Kemal binbaşı oldu.
14 Aralık 1911’de Norveçli Roald Amudsen Güney Kutbu’na ulaştı.
Bedri Rahmi Eyüboğlu doğdu.
Aralık 1911’de Marie Curie Nobel ödülünü aldı.
“Genç Kalemler Dergisi” 1911’de Selanik’te çıktı.
Albert Einstein Profesör oldu.
Rıfat Ilgaz 1911’de Cide’de doğdu.
1911 Osmanlı’nın dönüşü olmayan batış yoluna girdiği yıllardan biridir.
2011’den bakıldığında fazla bir şey görülmüyor ama 1911 yılındaki dünya haritasına bakarsak gördüklerimize anlam veremeyiz.
100 yılda dünya haritası 3 kez değişti.
Bundan sonra daha kaç değişeceğini de tahmin edemeyiz.
Sovyetler Birliği’nin dağılması gibi ABD’nin de parçalanması imkansız değildir.
Çin’in batıya doğru genleşmesi de sürpriz olmaz.
2011 dünyası 1911’e göre çok farklı ve medenidir.
İnsanlar daha mutlu ve huzurlu mudur?
Tepelerinden bomba yağma tehlikesi ile yaşayanların mutluluğundan söz edilemez.
Yeni yılın eskisinden daha güzel koşullarda yaşanması dileği gelenek olmuştur ama bir türlü gerçekleşemez.
Borçlar her yıl artar.
Sıkıntılar her yıl çoğalır.
Kandırıldığımızı, aldatıldığımızı, salak yerine konduğumuzu her yıl daha net anlarız.
Son yıllarda ileri bakmaktan korkar hale geldik.
İlerlemiş yaparak sürekli gerilemek soba kurumu gibi hayatımıza yapıştı.
Pis ve yapışkan bir karanlığa doğru uygun adım gidiyoruz.
Bu durumda “ yeni yılda yeni umutlar” masaldan ve aldatmacadan öteye geçmez.
Dileklerde olsa bile kandırmacanın, yalanın, umut sömürüsünün parçası olmak istemiyorum.
|