Türkiye’de durumlar nasıl ? diye soranlara yanıt hazır.
- Hamdolsun her şey yolunda..
Ya soru yanlış yerden soruluyor, ya da yanıt yanlış yerden veriliyor.
Soru Türkiye’den geliyorsa, yanıtı “her şey yolunda” olamaz.
Yanıt Türkiye’den geliyorsa, soru yanlış anlaşılmıştır.
“Her şey yolunda” olan bir ülkede gazetelerin ilk sayfalarını cinayet, gasp, tecavüz, hırsızlık, dolandırıcılık, darp, ölümle biten trafik kazası, intihar haberleri doldurmaz.
Televizyon ana haberlerinin menüsü trafik kazası, cinayet ve tacizden oluşmaz.
Bir ülkede işsizlerin sayısı çalışanlara yaklaşmışsa yoksulluk karabasan
gibi toplumun üzerine çökmüş demektir.
Yoksulluğun olduğu yerde suç ve ceza insanların parçası haline dönüşür.
Cezaevlerinde yatacak yer bulunmaz.
Cezalar kimsenin gözünü korkutmaz.
Açlığın perdelediği gözler, yokluğun devre dışı bıraktığı akıl suçları sıradanlaştırır.
Hindistan eski Başbakanlarından İndra Gandhi tarihe geçen bir
cümleyle bu durumu özetlemiştir.
“En büyük çevre kirliliği yoksulluktur”
Bu bağlamda Türkiye tarihinin en büyük çevre kirliliğini yaşamaktadır.
İşsizlik sadece fabrikalardan çıkarılan işçilerle sınırlı değildir.
Ürünleri tarlasında veya ağacında kalanlarda işsiz kalmışlardır.
Fakat bunlar “işsiz” sayımına sokulmazlar.
Hayvancılıkla uğraşanlar yedikleri darbelerle işsizdirler.
Bunlar da işsizden sayılmazlar.
İşten çıkarıldıktan sonra köyüne dönen ve bahçesine ektikleriyle yaşamaya çalışanlar da işsiz tanımının içine alınmazlar.
İşsizliğin getirdiği yoksulluk bu nedenle resmi rakamların iki katıdır.
Çeşitli rakamların üzerinde oynandıktan sonra ortaya konulan istatistikler için güzel bir benzetme okumuştum:
Üç çeşit yalan vardır.
Yalan.
Kuyruklu yalan.
İstatistik.
Türkiye’de halk sıkıntı içinde yaşamaya çabalarken, “teşvikler” almış başını gidiyor.
Ancak, teşviklerden yararlananlar Türk üretici ve hayvancıları değil.
Türk köylüsünün teşvik alabilmesi için neredeyse kanatsız uçması
istenirken, yabancılar bu nimetten olabildiğince yararlanıyor.
Çok örnek var ama sadece bir tanesini yazacağım.
Yakın zamana kadar sayılı küçük ve büyükbaş hayvan üreticileri arasında yer alan Türkiye, Uruguay’dan ANGUS sığırlarını satın almıştı.
Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, “kasaplık hayvan sıkıntısı olabileceği nedeniyle bu yıl kurban kesilmeyebilir” dediği için makamıyla vedalaşmıştı.
Diyanet İşleri Başkanı her konuda konuşabilir de bazılarının ticaretini
engelleyecek şeyler söyleyemez
Böyle bir kural var mıdır?
Biz koyduk oldu…
Türk hayvancılığına verilecek teşvik Uruguay köylülerinin cebine konuldu.
Yeterince kasaplık hayvan bulunduğu ve kurban kesiminde sıkıntı olmayacağı öne sürüldü ama Uruguay’dan Angus getirtildi.
“Hamdolsun her şey yolunda” böyle ise “eyvah durum çok kötü” nasıl oluyor?
|