Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınması konusunda AK Parti kararlı görünüyor.
Kararlılık zarar vermediği sürece güzel bir özelliktir.
AK Parti'nin bazı "kararlılıkları " var ki ülkeye de kendilerine de zarar getirecek gibi görünüyor.
Merkez Bankası ile neden uğraşıyorlar ?
Bu kurumdakilerin aldığı "ballı" ücretleri kendi yandaşlarına kaydırmak olabilir mi ?
Medyamız Merkez Bankası maaşlarını gündeme getirmez.
Merkez Bankası çalışanlarının Halk ya da Ziraat Bankasındakilerden farkları
nedir ki, bir ay tek bir ay çift ücret alıyorlar.
Merkez Bankası emeklileri de çift ücret alırlar.
Biri TC Emekli sandığından diğeri Merkez Bankası Emekli Sandığından.
Merkez Bankası Emekli Sandığı kurulurken devletin koyduğu para hangi
gerekçeyle buraya aktarılmıştır ?
Bunlar şimdilik konumuzun dışındadır.
Ancak bilinmelidir ki, Merkez Bankası çalışanları da "ballı" ücret almaktadır.
Medya milletvekili maaşlarını abartır. Türkiye koşullarında az bile sayılır.
Milletvekillerine yeterli maaş verilse, onlar da "iş takipçiliğini" bırakıp
ülke sorunlarına kafa yorsalar.
Merkez Bankası çalışanları ise diğer devlet bankalarındakiler gibi memurdurlar.
Fakat onların iki katı ücret alırlar.
İşte aldıkları bu "ballı" ücret sonunda başlarına dert oldu.
Merkez Bankasının İstanbul'a taşınması, çalışanların dörtte üçünün
ayrılmalarını da beraberinde getirir.
Emeklilik süresi dolanlar, verir dilekçeyi ayrılırlar.
İstanbul'a gitme olanağı bulunmayanlar da kurum değiştirir.
Kurulu düzeni bozarak bilinmeze yelken açmak her yiğidin işi değildir.
Böylece "ballı" ücret alınacak yüzlerce boş kadro yaratılır.
Kimler dolduracak bu kadroları ?
Yurt dışından adam ithal edilmeyecek ve elbette bu ülkenin insanları dolduracak.
Nedir ki, bu kişilerin iyi bir "seçimden" geçmeyeceği söylenemez.
Kadrolaşmanın nasıl yapılacağı dosta düşmana gösteren AK Parti'ye
kimsenin kızmaya hakkı yoktur.
İktidara gelmişler ve bunun nimetlerinden en geniş ölçüde yararlanıyorlar..
Çünkü biliyorlar ki, onları tutan eller bıraktığında, betona düşen karpuzdan beter olacaklar.
Sık sık vurgulanan % 49.9 halk desteğinin "yapay"lığını görmemek için kör,
anlamamak için de en kalitelisinden ahmak olmak gerekir.
Haklarını yemeyelim, AK Parti'liler kör ve ahmak değiller.
Sadece pusulası bozuk gemi kaptanına benziyorlar.
Gemi çok hızlı ilerliyor ama yol üzerindeki kayalıklar bozuk pusula nedeniyle görülemiyor.
Mustafa Kemal'i, cumhuriyeti, Ankara'nın başkent oluşunu içlerine
sindiremeyenler, bir taşla iki-üç kuş vurmak istiyorlar.
Ankara'yı silme, iyice kadrolaşma ve geleceği sağlama almak hayaliyle yaşıyorlar.
Siyaseti sürek avına çevirmeye çalışıyorlar.
Yüreğinde korku olan aslan avına çıkamaz.
Çıkarsa da aslanlara yem olur.
% 49.9 'un karşısında da bir de % 50.1 var.
Yani avcı yiyen aslanlar.
Merkez Bankası gider, genel müdürlükler gider, futbol federasyonu gider
ama bir gün de bütün bunları yapan iktidar da gider.
|