2002’den beri kadınlara saldırılar her yıl artarak sürüyor.
Bu konuda genel bir duyarsızlık içindeyiz.
Yılda bir anneler günü kutlayarak, 8 Mart’ta kadınlar günü etkinlikleri adı
altında içi boş konuşmalar yaparak kadınların hayatta kalmaları sağlanamıyor.
Toplum duyarsız olunca devletin kurumları da işi “idare” ediyorlar.
Hayatının tehlikede olduğunu öne sürerek polis ve jandarmaya başvuran kaç kadın öldürüldü?
Kendilerine yapılan başvuruyu savsakladıkları için kaç görevli ceza aldı.
Polis ve jandarmayı aşarak savcıya ulaşan kadınlar için ne yapılabildi?
“Kadınlar öldürülür görevli görevsiz herkes seyreder” haline dönüşen toplumsal cinnetin önlemlerini alamayan bir devlet, bu cinnete destek veriyor demektir.
Devletin görevi suçlu olsa bile yurttaşının can güvenliğini sağlamaktır.
Bazı sanıkları linç girişiminde bulunulduğunda en sert biçimde müdahale eden güvenlik güçleri, sıra kadının korunmasına gelince “karınca ezmez” bir tavır içine giriyorlar.
İktidardaki partinin içinde yer alan bazı kişilerin kadınlar hakkındaki düşünceleri biliniyor.
Onlar da düşündüklerini saklamıyorlar.
Kadınları toplumsal yapının kıyısına çekme çabalarının giderek artması, uygarlıktan kopmayı hızlandırır.
21. yüzyılda yaşama serüvenine sağlıklı olarak katılma amaçlanıyorsa öncelikle kadına saygılı davranma öğrenilmeli ve uygulanmalıdır.
Birlikte yaşadığı erkekten, babasından, ağabeyinden, amcasından, dayısından şiddet gören kadın devlete başvurduğunda saçma sorularla bunaltılmak yerine öncelikle korumaya alınmalıdır.
Kocasından boşanmak istediğinde öldürülen kadınların katillerine “kan davası” benzeri cezalar verilmelidir.
Bu gibi cinayetlerde “iyi hal” indirimi uygulanmamalıdır.
Kadınları “komşunun havlayan köpeği” gibi görerek öldürenler bilmelidirler ki, hayatlarının kalan kısmını cezaevinde geçirecekler.
Nasıl bir toplumda yaşadığımızı anlamıyorum.
Sokak köpekleri ve kedileri öldürüldüğünde hayvan severler ayaklanıyor.
Televizyonlara, gazetelere gidiyorlar.
Hayvanlara uygulanan şiddete karşı çıkan bir “Panter Emel” var.
Kadınların hayvan kadar değeri yok mu?
Kadın haklarını koruyan kaç tane “panter” çıktı içlerinden.
Sadece dişi oldukları için kadınları öldüren erkekler toplumun yüz karalarıdır.
Kendi cinsleri alçakça öldürülürken tribünlerden izleyen kadınlar nedir?
Hiçbir kadın “benim kocam böyle bir şey yapmaz” diye kendisini olayların dışında görmesin.
Son 50 yılda kadına bakış ve yaklaşım çok değişti.
Kadınlara saygı ve sevgi her geçen gün azalıyor.
Üzülerek izliyorum, bu pislik yeni yetişen kızlara da bulaştı.
Çocuk elbette çok değerlidir.
Altın da çok değerlidir.
Altından takı yapılırsa süs eşyası olur.
Kurşun yapılırsa, gider insanı öldürür.
Kadınlara uygulanan şiddetten devlet sorumludur.
Devlet soyut bir kavramdır ve üst yapı kurumudur.
Kadınlar çocuklarını “insan” olarak yetiştirememenin acısını yaşıyorlar.
Terbiyesizlik “terbiye diye, arsızlık ve küstahlık “açık sözlülük” diye pompalanıyor.
Annelerin görevi “potansiyel cani” yetiştirmek değildir.
Anneler anneliğe, kadınlar da kadınlığa sahip çıkmazsa, sıra “benim kocam melektir”
diyenlere de gelecektir.
Unutmayalım ki insan sadece insandır ve içlerinden melek falan çıkmaz.
|