Libya’daki muhalifler isyan ettiler.
Her keyfi yönetim sonunda isyanla karşılaşır.
Bu yönetimlere verilen halk desteğinin, seçimlerde aldıkları oyların yüksek
yüzdelerinin bir anlamı yoktur.
Tarihle barışık olan ve aklını hırslarının önünde tutanlar bilirler ki, halk desteği
sayısal olarak yükseldikçe muhalefet daha da güçlenir.
Darbeyle iktidarı ele geçirenlerin ise geldikleri gibi gitmeleri çok doğaldır.
Kaddafi darbeyle iktidara geldi.
Libya Kralı I.İdris Türkiye’de kaplıcalardaydı.
Kaddafi yüzbaşı rütbesiyle darbe yaptı ve rütbesini albaylığa yükseltti.
Türkiye’yi yönetenler ABD’den aldıkları buyruk doğrultusunda Libya Kralı’nı konuk ettiler...
Darbenin altıncı günü de ABD Kaddafi’yi tanıdı.
Tam hatırlamıyorum ama hemen arkasından da Türkiye yeni rejimi onayladı.
Aradan 42 yıl geçti.
Libyalıları birileri dürtükledi.
Kimse “Libya milleti sonunda isyan etti” deyip de komik duruma düşmesin.
Libya’da millet yoktur.
Kabilelerden oluşan bir topluluk, Libyalıları oluşturur.
Kaddafi başka koşullarda 42 yıl iktidarda kalamazdı.
Kim çıkardı, neden çıkardı, nasıl çıkardı, kimin adına çıkardı soruları bir
süre yanıt bulamasa da Libya’da isyan çıktı.
Her yemeğe maydanoz olmak gibi yeni bir huyumuz ortaya çıktı.
Sonuna kadar izledikten sonra oluşacak duruma göre tavır almamız
gereken olayların içine tam orta yerinde atlıyoruz.
Her ülkenin kendine özgü koşulları vardır.
Toplumsal olaylar da kimyasallara pek benzemezler.
Denetlenmesi ve yönlendirilmesi sanıldığı kadar kolay değildir.
Türkiye Libya’daki muhaliflere çanta içinde yüzbinlerce doları elden
dağıtmış ve bununla da övünüyor.
Anlaşılan, Libya olayları da bizim “iç meselemiz” sayılıyor.
Yarın sabah kalktığımızda Kaddafi’nin isyanı bastırdığını duyarsak ne olacak?
Ülkeler dış siyasette kumar oynamazlar.
Cezayir konusunda ders almadık mı?
Türkiye Cezayir’in Fransa’ya ait olduğunu açıkladıktan kısa süre sonra
General De Geulle “Cezayir Cezayirlilerindir” deyiverdi.
Libya’daki isyan konusunda alınan tavır yanlıştır.
Daha kötüsü de var.
Türkiye’nin bazı bölgelerinde sık sık isyan provaları yapılıyor.
Güvenlik güçlerimiz bu isyanlarda karanfil dağıtmıyor.
PKK’ya dış güçler tarafından destek verildiği ve lojistik destek
sağlandığı için şikayet ediliyor.
Diyelim ki yine bir yerde isyan provası başlatıldı ve biraz ileri gidildi.
İsyan çıkaranlara destek veren bir ülke de çanta içinde yüzbinlerce dolar
gönderdi ve isyancılara dağıttı.
Böyle bir duruma karşı çıkma, protesto etme hakkımız olamaz.
Devletler arasındaki ilişkiler mercimek, nohut, yağ ve yakacak
dağıtarak oy toplamaya benzemez.
Demirel’in “dün dündür, bu gün bu gündür” sözü dış ilişkilerde
pek geçerli değildir.
Dün yaptıklarımızı, yarın önümüze koyarlar ve yanına da bir bardak su ekleyerek,
“buyurun buradan yemeye başlayın” derler.
Özellikle dış siyaset tam bir satranç oyunudur.
Tavlayla karıştırıldığında ikibirden düşeşe bütün zarları göze almak gerekir.
Kısacası “Türkiye usulü yardım”ın övünülecek hiçbir yanı yoktur.
|