Darbeler konusunda aydınlarımız bir türlü anlaşamadılar.
Darbeyi savunan veya isteyen ne kadar aydındır, o da ayrı bir durum.
12 Eylül kötüdür ama 27 Mayıs iyidir makamından çalanlar ise ayrı bir dert.
Ne getirmiş olursa olsun, Türkiye’nin düzeni 27 Mayıs darbesiyle alt üst olmuştur.
12 Mart ve 12 Eylül rezillikleri karışmışı biraz daha karıştırdı.
G8’lerin ilk sırasında yer alması gereken ülkemiz sürünüyor.
Köşe yazarları çok bildiklerini sanırlar.
Ben bildiğimi iyi bilirim ama her şeyi bilemem.
Bir insanın yapabileceği en büyük salaklık, her şeyi çok iyi
bildiğini iddia etmesidir.
Darbeciler işte bunu yaptılar.
Nereden nereye düştüğümüzü ülkemizin değerli iş adamlarından
İshak Alaton çok net ve tartışmaya yer vermeyecek şekilde açıklamış.
Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alaton, darbelerle Türkiye’nin
fakir bırakıldığını belirtmiş.
İshak Alaton diyor ki :
1950’de Menderes iktidara geldiğinde ülkemizde kişi başına gelir 200 dolardı.
Aynı yıllarda Almanya’da ise 50-60 dolardı.
50 yıl sonra 2000 yılında ise Türkiye’de 3000 dolar, Almanya’da
ise 36 bin dolar oldu.
Almanya bizden bu kadar fazla mı büyüdü?
Türkiye’nin ayağına bir gülle bağladılar.
Darbelerle” Türkiye sen koşma, hep fakir kal” dediler.
“Türkiye fakir kaldı” demiyorum, fakir bırakıldı.
Bu darbeleri görmemiş olsaydı bu gün Almanya kadar zengindi.
İshak Alaton bu konuşmayı a Haber’e yapmış.
Daha fazla detay isteyen kendisini arayıp sorabilir.
İkinci Cumhuriyet tartışmaları yapılıyor.
Oysa teknik olarak üçüncü Cumhuriyet’i yaşıyoruz.
27 Mayıs 1960’da birinci Cumhuriyeti, 12 Eylül 1980’de
ikinci Cumhuriyeti yıktılar.
Her şeyi en iyi kendilerinin bildiklerini ve yaptıklarını sanan, buna da
inanan darbeciler cumhuriyetin posasını çıkardılar, ekonomiyi
yerle bir ettiler.
Gençlerin yurtseverliklerini suçmuş gibi gösterdiler.
Toplumu sindirdiler.
Kendilerini milletin üzerinde gördüler.
Suçlu, suçsuz ayırmadan on binlerce insanı cezaevlerine tıktılar.
Dünya işkence tarihine geçecek alçaklıklarla binlerce kişiyi sakat bıraktılar.
Darbeler Türkiye’nin iyiliği için yapılmadı.
Darbeleri yapanlar bu ülkeyi ve milleti sevmiyorlardı.
27 Mayısçılar kendilerini “doğal senatör” ilan ederek yıllarca
bütçenin kanını emdiler.
12 Martçılar devleti tehdit ettiler ve karşılığında bazıları
milletvekili seçildiler.
İçlerinden birisi de hiç utanmadan Cumhurbaşkanı olmaya çabaladı.
12 Eylülcülerin verdikleri zarar ise Marmara depreminden daha fazlaydı.
Türkiye’yi fakirliğe mahkum eden darbeciler devlet koruması altında yaşarlarken, akıllarından darbe geçirenlerin aylardır cezaevlerinde yatmaları
insana pek mantıklı gelmiyor.
Darbe yapanlar çocuklarımızın geleceklerini çaldılar.
Sadece darbeden değil hırsızlıktan da yargılanmalılar.
Bir konuyu çok merak ediyorum:
“Medya neden İshak Alaton’un açıklamalarına çok az yer verdi”?
|