Van depremiyle yıkılan yapılar çok can aldı.
Son resmi açıklamaya göre 74 öğretmenimiz şehit oldular.
Bu sayının 80’ne ulaşması kesin gibi. Kayıp öğretmenler var.
Savaşta, depremde, sel baskınlarında birileri kaybolmuşsa sonradan bulunmaz.
Bulunursa da ancak cesetlerine ulaşılır.
Van Merkez ve Erciş’te yıkılan yapıların çok ciddi biçimde incelenmesi gerekir.
Savcıların enkaz kaldırma ve temizleme çalışmalarını durdurmaları yerindedir.
“Delil karartma “ çabasındakiler savcıların ayaklarını kaydırmazsa
bu kez epeyce kişinin canı yanacak.
Van merkezden aldığım bilgiler arasında birisi var ki, eğer doğruysa bunu
yapanlar cinayet suçuyla yargılanmalı.
Deprem sırasında çöken 5 normal, 2 de kottan alınan 7 katlı binanın
altındaki oto galerisi sütunlar ve kirişler kesilerek oluşturulmuş.
60 sütundan 23 tanesi kesilerek yok edilmiş.
Yüksek araçların girebilmesi için de kirişler inceltilmiş.
Yapılara konulan her taşıyıcı tuğla bile önemlidir.
Statik hesapları yapılırken kolonların, kirişlerin ver duvarların
çekeceği yük dikkate alınır.
Bu nedenle kolonlara, kirişlere, duvarlara dokunulmaz.
Ankara’da meydana gelecek bir büyük depremde de oto galerilerinin
bulunduğu binaların ayakta kalma olasılıkları neredeyse sıfır.
Çünkü çoğunun kolonları kesildi ve duvarları yıkıldı.
Ankara’nın çalışkan valisi kent içindeki galerileri bir de bu yönüyle
inceletirse tümüne yakınını kapatacak gerekçeyi avucunda bulur.
Sadece Ankara’da değil tüm ülkede aynı inceleme yapılmalıdır.
“Deprem öldürmez, bina öldürür” denir.
Depremin sarsıntısını karşılayacak nitelikte yapıların yıkılmadığını
bilmeyen kalmadı.
Türkiye2de ise deprem vuruyor, yapılar yıkılıyor, insanlar ölüyor.
Ölümlerin verdiği acılar bazıları için pek önem taşımıyor.
Karşıyaka mezarlığında Betül ve Elif öğretmenin cenaze törenlerinde
şerefli medyamız yoklar arasındaydı.
Medyamızın ilgi alan ları uzun süreden beri biliniyor.
Ya Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri?
Silahlı kuvvetler cenazelerine sahip çıkarlar.
Bir manga askerle tören kıtası hazır bulunur.
Ankaralı iki öğretmenin cenazesinde milli eğitimden kimse
bulunmaması vefasızlığın ötesinde saygısızlıktır.
Depremde şehit olan iki öğretmenin cenaze töreninde bulunması gereken
yetkililerinin bir tekinin bile ortada gözükmemesi açıklanamaz.
Be 25 Ekim’deki iki öğretmenin cenaze töreninde Ankara Belediye
Başkanını, Ankara Valisi veya milli eğitimden sorumlu yardımcısını, ilçe
belediye başkanını ve mutlaka Milli Eğitim Müdürünü, ya da
müsteşar yardımcısı düzeyinde bir görevliyi görmek isterdim.
Bu muhteremlerin gelmeleri görüntüyü kurtarmanın ötesinde, bir zorunluluktur.
İnsani, mesleki ve ahlaki görevdir.
Haydi cenaze töreninde bulunamadılar.
Öğretmenlerin ailelerini ziyaret etmeyi de mi düşünemediler.
Bazı meslekler ve kurumlar bir gün tarih olabilirler ama öğretmenlik
sonsuza kadar sürecektir.
Robotlara ameliyat bile yaptırılabilinir ama yargıçlık ve öğretmenlik yaptırılamaz.
Dünyanın en değerli mesleği olan öğretmenliğe ülkemizde yapılan saygısızlığı
görünce 7.2 şiddetinde bir depremde geleceğimiz yerle bir ediyor.
|