Hrant Dink davası beklenmedik şekilde adliyenin elinde patladı.
Başta Fransa olmak üzere çok sayıda ülke Ermeni soykırımı diye üzerimize
çullanırken mahkemeden çıkan kararla bir kez daha yüzümüz kızardı.
Kanıtlarıyla, tanıklarıyla, belgeleriyle bir örgütün üstesinden gelememek,
ortada bir de cinayet varsa başımıza uzun süre ağrı olur.
İstanbul’un orta yerinde herkesin gözü önünde işlenen cinayet
davası beş yıl sürer mi?
Sürmez ama sürdürüyorlar.
Dava beş yıl sürüyor ve tutuklama süresinin uzunluğundan serbest
bırakılma gündeme geliyor.
Beş yıllık tutukluluktan sonra kurtuluş var ya…
Mahkemenin karar vermesiyle “süre kesimi” uygulanması gerekir ama
elmalarla armutlar alt alta konulup toplanıyor.
Mahkeme süreci ile Yargıtay süreci farklıdır fakat hukuk çeşmesinden
su içmemiş hukukçular bunu görmek istemiyorlar.
“Zaman aşımı” suçluları koruyan, mağdurları ise inciten bir uygulamadır.
Suçlular korunmamalıdır.
Katiller ise hiçbir koşulda koruma altına alınmamalıdır.
Katili koruyan bir hukuk sistemi ile dünya ailesinin bir üyesi olunmaz.
Bir de olayın toplamsal yanı var.
Hrant Dink öldürüldüğünde gösterilen tepki doğaldı.
Binlerce insan yürüyüş yaptı.
“Hepimiz Hırant’ız”, “hepimiz Ermeni’yiz” sloganları atıldı.
Türk halkı o günlerde çok güzel bir sınav verdi.
Ermeni’lere bir mesaj yollandı.
Sıcak, samimi, art niyetsiz ve yürekli bu mesaj alınmadı.
Ermeni diasporası dedelerinin ihanetlerini ve kalleşliklerini “soykırım”
bulutu arkasına saklayarak aklanma çabalarından vazgeçmediler.
Fransa gibi insanlık tarihinin en karanlık ve kanlı geçmişlerinden
birine sahip ülkeleri de maşa olarak kullanmaya devam ettiler.
Kendi geçmişi ile hesaplaşmaktan kaçan bir ülke başkalarının
tarihlerini yargılayamaz.
Fransa’nın yaptığı yüzsüzlük ve küstahlıktır.
Fransa bu tavrıyla Avrupa’nın utancıdır.
Bizim halkımızın da artık Hrant Dink ve Ermeni olmayı
bırakma zamanı gelmiştir.
Jandarma karakolu basılıp 20 askerimiz öldürüldüğünde yolları, meydanları
doldurarak “hepimiz Mehmetçiğiz hepimiz Türk’üz” diye seslerini yükselten
kalabalıkları görememek hangi tür milliyetçiliğin göstergesidir.
İşte bu nedenle Hırant Dink ve Ermeni olmayı istemek aklımdan geçmiyor.
Bunu aklından geçirip seslendirecek olanların da iki kez düşünmesini öneririm.
Hrant Dink’in öldürülmesi sıradan bir cinayet değildir.
Ermenilerin soykırım iddialarının yoğunlaştığı dönemde Türkiye’nin
savunma gücünü dinamitleyen dev bir ihanettir.
Rahip Santora’nın öldürülmesi de öyle.
Bu cinayetleri planlayanlar ve tetikçileri PKK’nın amaçlarına hizmet ediyorlar.
Milli duygularla Hrant Dink’i öldürüp PKK’ya hizmet etmek ilginç bir ironidir.
Uluslaşma sürecini tamamlayamamış, ilkel davranışlardan kurtulamamış
bir ırkın yüzlerce yıllık devlet deneyimi bulunan ulusu kendi kirli amaçları
için kullanıyor olması istihbarat örgütlerimizin gözünden kaçıyorsa,
bu durum devlet zafiyetidir.
Ortalık toz duman ama, böyle durumlarda körler bile doğru yolu bulabilirler.
|