Televizyon ve gazetelere bakarsak Suriye’de katliam yapılıyor.
Başer Esad halkının üzerine ateş açtırıyor.
Ölü sayısı binleri buldu.
Suriye halkı tümüyle Başer Esad’da karşı.
“Arap Baharı” adı verilen sahtekarlığın son halkasının Suriye olması isteniyor.
Bu haberlerin kaynağı nedir?
Tunus’u, Mısır’ı, Libya’yı karıştırıp, olanları devrim diye yutturanların Suriye’de zorlandıkları görülüyor.
Medya, ABD ve AB kaynaklarından aldığı düzmece görüntüleri ara vermeden yayınlayarak Başer Esad’a karşı kamu oyu hazırlıyor.
Halkımızın tuhaf bir sağ duyusu vardır.
Esad’ın halkına kurşun sıktırdığına inanmıyor.
Metroda iki tane yaşlı kadın konuşuyorlardı.
İkisi de Başer Esad’ın temiz bir yüzü olduğu ve halka zulüm
yapmayacağı fikrini paylaşıyorlardı.
Son olarak bir tanesi öyle bir şey söyledi ki, kadının elini öpesim geldi.
“Bunlar Irak’ta da kitle imha silahı olduğunu da söylemişlerdi,
sonradan hepsi yalan çıktı. Boşu boşuna o kadar kadın ve çocuk öldürüldü”
Halkımızı aptal yerine koyanlar, öncelikle kendi akıl düzeylerini ölçtürsünler.
Yüz yıllar önce atalarımızın savaştığı haçlı ordusunun şimdiki benzerinin bir parçası olmamızla gurur duyamayız.
Medyamız da verdiği haberlerle gurur duyamaz. Hatta utanmalıdır.
Eskiden gazetecilik ve habercilik vardı. Olaylar birinci elden izlenirdi.
Dünyanın öteki ucundaki savaşların, çatışmaların ortasına gidilir, muhabirler canlarını ortaya koyarak haber yaparlardı.
Kes yapıştır, makasla anlat yoktu.
Gazetecilik yürek isteyen, yerine göre tehlikeli bir meslekti.
Elin aklıyla toplumu aydınlatmak yaygınlaştı.
Akıl elden gelince toplumun ancak dünyası karartılır.
“El pijamasıyla gerdeğe girmek” deyimi buradan gelir.
Suriye komşumuz ama oraya giderek olayları yerinde izleyen gazeteci yok.
Komşumuzda yaşanan gerçekleri halkımızın bilmesi istenmiyor.
Çoğu batı istihbarat örgütlerinin servis yaptığı haber ve görüntüler ortalıkta uçuşuyor.
Artık medyamız da dışa bağımlı.
Bağımsız bir devlet için akıl dışı bir durum.
Batı ve ABD Suriye’yi tam ekmek arası köfte yapıp yemek
üzereyken emperyalizmin suratında patlayan Çin ve Rus vetosu da tüm hesapları alt üst etti.
Komşularımızla sıfır sorun derken öyle bir batağın ortasına ilerliyoruz ki, sonuçlarını düşünmek bile korkutuyor.
ABD ve AB’nin kuyruğunda Arap felaketlerine alkış tutuyoruz.
Bunlarla müttefikiz ama doğal gazı Rusya ve İran’dan alıyoruz.
Türkiye’nin iç işleri konusunda konuşanları şiddetle kınıyoruz ama
Arap ülkelerindeki yönetimlere akıl veriyor, isyancılara destek çıkıyoruz.
Türkiye Suriye üzerinde oynanan oyunlara karşı çıkacağına , bu oyunların bir parçası olarak tarihsel bir hata yapıyor.
Libya’da aynı hata yapıldı.
Hata yaparken de gülünç olunuyor.
Irak’ta, Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da, Suriye’de demokrasi yok…
Suudi Arabistan’da, Küveyt’te, Birleşik Arap Emirliklerinde ne var?
Başer Esad, Hüsnü Mubarek göstermelik de olsa seçim yaptılar
Krallar, şeyhler, emirler seçimden söz edeni idam ediyorlar.
Başer Esad’a büyük haksızlık ve yanlış yapılıyor.
“Suriye bizim iç meselemizdir” dendikten sonra ise yapılan yanlış çığlaşıyor.
|