Yıl 1955 Rami İlkokulunda sona gelmişim.
O zaman üç karne alıyoruz.
Okul sabah başlıyor, öğleden sonra 15.00’de bitiyor.
Teneffüs dediğimiz aralar 15 dakika. Öyle paydosu 1 saatten fazla.
Son sınıfta son karneyi aldıktan sonra bitirme sınavlarına girdik.
Tüm derslerden en az 3 yani “orta” almadan ilkokul diploması verilmiyor.
Mektup ve dilekçe yazmasını bilmeden 4.sınıftan 5.sınıfa geçilmiyor.
İlkokuldan sonra Eyüp Ortaokuluna yazıldım.
1956’da başladım, 1958’de son sınıftayım.
Artık yarım gün okula gidiyoruz.
Orta son sınıfta 3.karneyi aldık. Notlar artık 10 üzerinden veriliyor.
Tümü 10 olsa bile yıl sonundaki bitirme sınavlarında her dersten
en az 5 alma zorunluluğu var.
Yani ilk karne 10, ikinci karne 10, üçüncü karne 10 alınsa da bitirme
sınavlarında 5 alamayan Eylül’e kalıyor.
Ortaokul sınavlarını verdik.
Aynı binadaki Eyüp Lisesine yazıldım. 1959’da başladım.
Bir yıl sağlık nedeniyle ara verdim 1962’de son karneyi aldıktan sonra
tüm derslerden bitirme sınavlarına girdik
Kural aynı, yıl içinde aldığın notlar ne olursa olsun bitirmede 5 almak gerekiyordu.
İlk bozulma Lise I’deyken başladı.
Tek dersten borçlu geçme diye bir şey çıkardılar.
Diyelim ki öğrenci lise I’de Fizik dersinden geçerli not alamadı.
Eğer Lise II.de bu dersten geçerse I. sınıfı da geçmiş sayılıyordu
Aynı ders bir üst sınıfta yoksa borçlu olduğu dersten sınava giriyordu.
8 yıl kesintisiz öğretimle bozulma tavan yaptı.
Lisedeki öğrenim sistemiyle Üniversite giriş sınavları birbirinden koparıldı.
Mantar gibi biten dershaneler eliyle dev bir kazanç kapısı açıldı.
27 Mayıs darbesinden sonra Maarif Bakanlığı “Milli Eğitim Bakanlığı” oldu.
Bu değişimle birlikte okullarda az da olsa verilen eğitim tümüyle ortadan kalktı.
Öğretim ise giderek yetersizleşti.
Liselere, Anadolu ve fen liseleri eklenirken üniversite kapısında
bekleyenler iki milyona yaklaştı.
Önce “mektupla öğretim”, ardından “açık öğretim” uygulaması başlatıldı.
Sanat okulları savsaklandı. Teknisyen yetiştirmeye önem verilmedi.
Herkesin üniversite bitirme zorunluluğu varmış gibi bir hava yaratıldı.
Okullu duvarcılar, sıvacılar, su ve elektrik tesisatçıları, fayans döşeyiciler için çok geç kalındı.
Bu arada bir de kredili sistem serüveni yaşandı ve dört kuşak genç harcandı.
Çocuklarını ve gençlerini böylesine harcayan kaç toplum vardır?
Bir avuç siyasetçi ile bürokrata tüm suçu yüklemek kolaycılık olur.
Yapılanların karşısında halk hangi tepkileri gösterdi?
Çocuklarının ezilip yok edilişini, oyalanışını, hayallerinin yıkılışını böylesine
umursamazlıkla izleyen ailelerin tek yapacakları sonuçlara katlanmaktır.
4+4+4 yılların birikimi sonunda oluşturulmuştur.
Yıllardır öğretim sisteminin her yerine yerleştirilen dinamitlerin fitilleri de takıldı.
İş ateşlemeye ve son darbeyi vurmaya kaldı…Yazık olacak çocuklarımıza..
|