Gündem şişkin olduğundan Almanya’da KÖLN yerel mahkemesinin sünnete
açtığı savaş arada kaynadı.
Adamlar önce sünneti yapan doktora dava açmışlar. Sünneti yasaklamışlar.
Mahkeme sözcüsü Dr. Jan Orth “ ailelerin yaralamadan yargılanabileceğini” söylemiş.
Sünnetin gerekliliği tartışılır.
İslamiyet’le birlikte benimsememiştir ama zamanla dini bir ritüel haline gelmiştir.
Sünnet bir Yahudi geleneği ve zorunluluğudur.
Yahudilikteki bütün emirler, yükümlülükler arasında evrensel olarak en çok
uygulananı "Brit Mila", tam tercümesiyle "sünnet sözleşmesidir”.
Dinin başka hiç bir şartını uygulamayan en laik Yahudiler bile hemen her
zaman sünnet kurallarına uyarlar.
Sünnet çocuk sekiz günlük olduğunda, gün içinde yapılır.
Diğer dini emirler, yükümlülükler gibi, sünnet de sağlık nedenleriyle ertelenebilir.
Sünnet, bu kanunu bilen bu konuda eğitim almış ve cerrahi konularda deneyimli
dini bütün bir Yahudi olan bir "Moel" tarafından yapılır.
Yahudi olmayan bir doktorun yaptığı sünnet haham onu kutsasa da geçerli
bir "Brit Mila" değildir, çünkü derinin kesilmesi işlemi dindar, dini bütün bir
Yahudi tarafından yapması gereken dinsel bir törendir.
Tevrat’ta 27 yerde sünnet geçmektedir.
Kuran’da ise sünnetten hiç söz edilmez.
Bir ara ülkemizde sünnet konusu çok abartılmış neredeyse İslam’ın farzları arasına sokulmuştu.
Çocukları hemofili olduğu halde körlemesine bir inanç uğruna onu sünnet
ettirerek ölümüne neden olan kaç aile vardır?
Okumayan, araştırmayan, öğrenme çabasında olmayan bir toplum
neden-niçin araştırması yapamaz.
Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali’nin sünnet olmadıklarını kaç kişi bilir.
İster dini bir ritüel ister gelenek olsun Köln yerel mahkemesinin sünneti yasaklama
kararı anlamsızlığı kadar da saçmadır.
Almanya’daki Türklerin sahipsizliğinden kaynaklanan ırkçı Alman
zulümlerinden bir tanesidir.
Köln’de hiç Yahudi yaşamıyor mu?
Yerel mahkeme Yahudi sünnetlerini neden yasaklamıyor?
Müslümanlar sünnet gibi önemli bir ameliyatı işin uzmanlarına, yani
cerrah doktorlara yaptırıyorlar.
Yahudi çocukların sünnetini yapanlar ise demirci bile olabiliyor.
Dini bütün olacak, bu konuda eğitim alacak ve mutlaka Yahudi olacak.
Geleneksel Türk-Alman dostluğundan söz edenler tarihi bilmeyenlerdir.
Almanlar tarih boyunca Türklerin başına dert açmışlardır.
Birinci Dünya savaşındaki 502 bin şehit ve 900 bin sakat Almanlar için verilen bilançodur.
Yüz binlerce yetişmiş erkek Almanların Rus cephesini zayıflatmak için feda edilmiştir.
Tarihin diğer aşamalarına bakıldığında da Almanların Osmanlı’ya sürekli
sıkıntı yaşattıkları görülür.
İkinci Dünya savaşından sonra çöken Alman ekonomisi yeniden canlanmak için
çalıştıracak adam bulamayınca önce trenler dolusu, daha sonra uçaklar dolusu işçi gönderildi.
Nedir ki, devlet işçi olarak yolladığı yurttaşına sahip çıkmadı.
Parçalanmış aileler, on binlerce boşanma, iki kültür arasında sersemleyen kuşaklar,
okulsuzluk, dil bilmezlik, dinsel çaresizlik yıllarca sürdü.
ı için çırpınan yurttaşlarımızı soyan soysuzlar eklenince, Almanya Türkler için “acı vatana” dönüştü.
İlgisizlik ve sahipsizlik bu gün de sürüyor.
Yurttaşına sahip çıkan bir devlet olsa Köln yerel mahkemesi sünneti yasaklama cesaretini bulamazdı.
İnsanları fırınlarda yakan, gazlarla boğan bir ırk sünneti yaralama ayarak yasaklıyor.
Kara mizaha bundan güzel örnek olamaz.
|