Osmanlı döneminde paşalar sivil ve asker olmak üzere ikiye ayrılırdı.
Asker paşalar, mülazım (teğmen) olarak mesleklerine başlarlar, Miralay (albay) rütbesine ulaştıktan sonra Mirliva (tuğgeneral )yani, paşa olurlardı.
Bu yükselme için belli bir süreç gerekirdi.
Enver Paşa gibi bir ayda yarbaylıktan paşalığa yükselen saray damatları da bulunurdu.
Sivil paşalık ise padişahın takdirine kalmıştı.
Bu nedenle Osmanlı'da cellatlıktan paşalığa, hatta sadrazamlığa yükselen
çok sayıda adam vardı.Sivil paşalığın belli bir kıstası yoktu.
Bu yüzden onlarca abuk sabuk adam paşa olmakla birlikte Ziya Paşa, Ahmet Vefik Paşa, Fuat Paşa gibi önemli değerler de sivil paşaların içinde bulunuyordu.
Cumhuriyetle birlikte bey, efendi, ağa, paşa, sultan gibi unvanlar kaldırıldı.
Böylece paşa bolluğu da sona erdi.
Kurtuluş Savaşı paşalarını bir yana koyarsak son elli yılda öne çıkan paşa sayısı oldukça azdır.
Paşaların öne çıkmaları 27 Mayıs darbesi ile başlar.
Darbenin zoraki lideri Cemal Gürsel, Demokrat Parti iktidarına yazdığı uyarı mektubuyla, Namık Argüç Ankara'da öğrencilere ateş açtırmakla tanındılar.
Masaya ilk yumruk vuran Genel Kurmay Başkanları Cemal Tural ve Faruk Gürler'di.
Biri sertliği ile diğeri ise kıdemli cuntacılığı ile tanınmıştı.
Bir de havacı vardı, Muhsin BATUR.
İlk havacı Genelkurmay Başkanı olma hayaline sonradan cumhurbaşkanlığını da ekledi. Neredeyse seçiliyordu.
Masaya yumruk vurma yerine tekme atarak her yanı dağıtan son paşa Kenan Evren'di.
Kendisi , cumhuriyetin karabasanı olarak tarihe geçecektir..
Osmanlı döneminde açık ara ile sivil paşa seçilecek Erman Toroğlu, masaya yumruğunu vurdu ve :
- Ben asker gibi paşa isterim. Yumruğunu masaya kodu mu, şu iş olacak demeli, diyerek içindeki paşalığı açığa vurdu.
Belki de kendisi Yedi Sekiz Hasan Paşa'nın reenkarnasyonudur, bilemeyiz.
Osmanlı döneminde yaşasaydı Damat Ferid mi olurdu, Ziya Paşa mı ?
Masaya yumruk vurduğuna göre Ziya Paşa olamazdı.
Eleştirdiği Özkök Paşaya gelince :
Genel Kurmay Başkanlığının Türkiye Cumhuriyetinin ve hükümetinin emrinde bir makam olduğunun bilincinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülke sınırlarının vazgeçilmez koruyuculuğunu yaptığını aklından çıkarmayan bir paşaydı.
TSK 'ni devletin ve ulusun üzerinde görmedi.
Uyarı ve önerilerinde akıl, zeka, dirayet ve ileri görüşlülük egemendi.
İçindeki sivil paşalığı ortaya döken Erman Toroğluna verdiği yanıt, bir akıl ve beyefendilik anıtıdır.
- Herkes kendisine uygun Genel Kurmay Başkanı ister..
-Asmayalım da besleyelim mi diyenden sonra çok insani bir mesaj.
Padişahlık özlemiyle yananlara pek uygun düşmüyor ama olsun.
Cumhuriyeti sevenler Özkök paşaya mutlu emeklilik yılları diliyorlar.
Yolun açık olsun ÖZKÖK Paşa.
NOT. Bu yazı, Özkök Paşa emekli olduktan sonra yayınlandı.
Bu gün altına yine imzamı atarken cumhuriyetin bu gerçek paşasına saygılarımı sunarım.
|