Cezaevlerindeki ölüm oruçları 40 günü aştı.
Bu demektir ki ölüm orucundakiler son günlerine yaklaşıyorlar.
Cezaevinden çıkmaya başlayacak tabutların toplumsal yansıması tehlikeli ve
büyük acılar yaşatacak yeni eylemlere neden olabilir.
Ölüm oruçlarından sadece iktidarı sorumlu tutmak yanlış olduğu
kadar da “siyasi ahlaksızlıktır”
İktidar sadece payına düşen kadar sorumludur.
PKK ve BDP cezaevlerindeki koğuş sisteminde direnirken bu günleri planlıyorlardı.
Dini konularda sık sık ileri sürülen “mahalle baskısı” cezaevlerinde “koğuş baskısı”
olarak çok etkilidir.
20 kişilik bir koğuşta hangi Kürt çocuğu “ ben ölüm orucuna katılmıyorum” diyebilir.
Bunu diyen anında hain ilan edilir.
Örgüte haber uçurulur ve ailesine baskı uygulanır.
Katılmamakta direnen olursa en uygun zamanda infaz edilir.
Adalet Bakanlığı’ndaki uzmanlar ve Ceza Evleri Genel Müdürlüğü bunu bilmiyorlarsa, işlerini bırakıp mahalle aralarında domates, patlıcan satsınlar.
Toplu eylemleri önlemek için örgüt suçlarındaki tutuklu ve hükümlülere
“hücre” sistemi uygulanır.
İktidar bu bağlamda suçlanabilir.
Meydana gelebilecek ölümlerin asıl sorumlusu ile PKK ve BDP’dir.
Geçmişte olduğu gibi yine yoksul ailelerin çocukları kullanılıyor.
Ölüm orucunda olanların içinde öldüklerinde büyük yankılar yaratacak kaç kişi var?
Bu gençler öldüğünde çekilecek acı aile sınırlarının ötesini aşmaz.
Bir süre de “siyasi kullanımda” yararlanılır.
Ocak ayı gelmeden ölenlerin adları unutulur.
Ölüm orucundaki gençler öldüğünde “ iyi ki geberdiler” diyecek en aşağılık
cinsten faşistlerin çıkacağını da unutmayalım.
Toplumun çok büyük kısmı da “iyi olmuş” ile “vah vah yazık olmuş” arasında gidip gelenlerden oluşuyor.
Ölüm oruçlarını desteleyen PKK ve BDP ise “aslanlarım benim” diyerek ölüme
yolladıkları gençlerin sırtlarını sıvazlamakla yetiniyor.
PKK ve BDP’yi ayrı yazdığım için bunları ayırdığım sanılmasın.
BDP buz dağının su üstünde görünen kısmıdır.
T.C ‘ye karşıdırlar ama TBMM’de yer alırlar.
T.C bütçesinden maaş ve yolluk alırlar.
Hatta bir kısmı hem emekli maaşı hem vekil maaşı alırlar.
Kargadan başka kuş Öcalan’dan başka lider tanımazlar.
Cezaevindeki yoksul gençlerin ölüm orucunda yitip gideceklerini bildikleri halde
ellerini taşın altına sokmazlar.
Çünkü, yoksul aile çocukları onların davaları için ölecekler, onlar da elde edilebilecek kazanım olursa paylarını alacaklardır.
BDP milletvekilleri ölüm oruçlarını desteklediklerini sık sık vurguluyorlar.
Bir dağda çalan zurnaya öteki dağdan davulla katılmak olmaz.
Meclisin önündeki parka bir çadır kurarlar.
Tüm BDP Milletvekilleri çadırda toplanır ölüm orucuna başlarlar.
Hatta yürekleri yetiyorsa milletvekilliğinde istifa ederler.
Fakat yapamazlar.
Çünkü Kürt halkı onları desteklemiyor.
Zorla kepenk kapattırarak, okul yakarak, öğretmen kaçırarak, asker ve korucu öldürerek yandaş toplanmaz.
Doğu ve Güneydoğu’da halk devletin kendilerini koruyacağını bilseler, devletin gücüne inansalar PKK içecek su bulamaz.
Seçimde yarım milletvekili bile çıkaramaz.
Bu da iktidarın ikinci ve büyük hatasıdır..
|