29 Ekim kutlamaları için Ankara Valisi’nin kararı konusunda düşüncelerimi yazmıştım.
İki tepki yazdıklarımın doğruluğunu pekiştirdi.
Ahmet Hakan Alaattin Yüksel için “ her devrin adamı” diye yazıp duruyor.
Son yazısında da Nevzat Tandoğan’a benzetmiş.
Nevzat Tandoğan cumhuriyetin değerli valilerinden birisiydi.
O Tandoğan ki ; 1927 yılında Malatya Valiliğine atandı. Buradaki valiliği sırasında Konya milletvekili olarak gösterilip seçildiyse de valilikten ayrılmak istemediğinden milletvekilliğinden istifa ederek valiliğine devam etti. 1929 yılında Ankara’ya vali olarak atandı. Çok uzun süre bu görevde kaldı. Vali olduktan sonra Ankara Belediye Başkanlığını da birlikte yürüttü. On sekiz yıl gibi uzun süre devam eden Ankara Valiliği ve Belediye Başkanlığı 1946 yılındaki ölümüne kadar devam etti. Ankara'da bir meydana ve bir caddeye adı verilmiştir.
Mustafa Kemal’n en güçlü olduğu yıllarda Ankara valiliğini sürdürmek Ahmet Hakan’ın beyin kapasitesinin çok üzerindedir.
Ne anlayabilir, ne de kavrayabilir.
“Her devrin adamı, yani valisi” yakıştırmasına gelince, bunun tek anlamı vardır:
Alaattin Yüksel Devletin valisidir.
Ilımlı İslam projesi yaratıcılarının Türk medyasındaki Truva atı olarak üstüne düşeni fazlasıyla yapan Ahmet Hakan, bir yandan içinden çıkamayacağı kadar derin çukurlar kazarken, diğer yandan da ne kadar ciddiye alındığını araştırmalıdır.
İkinci tepki Nagahan Alçı ve Nazlı Ilıcak’tan geldi.
Nazlı Ilıcak da, Yüksel’i, 28 Şubat sürecinde bazı bilgileri askeriyeye ulaştırmakla suçladı.
Ilıcak’ın konuşmasını dinleyen ve onu tanımayan birisi, o dönem Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bakan Alaattin Yüksel’in Yunan Ordusu’na bilgi sunduğu sanır.
Emniyet Genel Müdürlüğüne bakan kişinin Milli Güvenlik Kurulu ile yakın ilişki içinde olması doğaldır.
27 Mayıs darbecilerinin hazırlattığı 1961 anayasası içinde taşıdığı tepki maddeleri ile hukuk kılıfı giydirilmiş ucubedir.
MGK 1961 anayasasına göre 1962’de kurulmuş sözde danışma kurumudur.
O danışma kurulunda Jandarma Genel Komutanı vardır ama paralel görevdeki Emniyet Genel Müdürü yoktur. Neden yoktur ?
27 Mayıs darbecileri polise kızdıkları için Genel Müdürü dışarıda bırakan bir yapı oluşturmuşlardır.
1961 yılında bu yana 50 yıl geçti.
Bu süreçte anayasayı değiştirecek sayısal güce sahip çok iktidar gelip geçti ama bu çarpıklığı düzeltmediler.
Alaattin Yüksel üst düzey bir bürokrat olarak bu çarpıklığı görmüş ama siyasetçiler bu gün bile göremiyorlar.
27 Mayıs darbecileri ile bu günkü iktidar arasındaki tek fark seçimdir.
Cumhuriyet Bayramını kutlamak isteyen kitlelerin yolunda polisi çekme emrini kim verdiyse tarihe geçecektir.
Başbakan ve İç İşleri Bakanı böyle bir emir vermediklerini açıkladılar.
Cumhurbaşkanı da “tavsiye” ettiğini söylüyor.
Geriye kaldı Ankara Valisi Alaattin Yüksel..
Ahmet Hakan, Nagahan Alçı ve Nazlı Ilıcak valiyi eleştirdiğine göre Yüksel’in tüm davranışları doğrudur.
Ankara Valisi, Polis barikatlarını halkın önünden kaldırtmakla 29 Ekim 2012’nin tarihimize onlarca insanın öldüğü kanlı bir kutlama olarak geçmesini önlemiştir.
Sağ duyulu bir devlet adamı gibi davranmıştır.
Başkaları ne yapar bilmem ama ben kendisini yürekten kutluyorum.
Cumhuriyet Bayramı ile birlikte AK Parti iktidarını da kurtarmıştır.
Başbakanın da Valiye teşekkür borcu vardır.
Ağır abi ayaklarını bırakır da devlet adamı gibi düşünürse, teşekkürün yanı sıra bir de madalya vermesi gerekir.
Bütün olanlar bir oyun ve birileri valiyi yemeye çalışıyorsa :
Vali yemek sağlığa zararlıdır….
|