Kasabanın papazı her pazar öğlen halkın günah çıkarmasını dinler, onlara yol gösterirmiş.
O pazar papazı başka bir kasabanın hafta sonu ayini için çağırmışlar.
Papaz gitmek istiyormuş ama kiliseyi bırakacağı kişiyi bulamıyormuş.
Sonunda kilisenin tam karşındaki caminin hocası Temel'e derdini anlatmış.
Temel Hıristiyanlık kurallarını hiç bilmediğini söylese de :
- Ben vaaz verir, günah çıkartırken yanımda durur öğrenirsin.
Sesini çıkarmadan yanımda otur, günah çıkaranlara nasıl yanıt verdiğimi iyice dinle, hemen kavrarsın, demiş.
Temel Tanrı katında bir din adamına yardım edeceği için öneriyi kabul etmiş.
Pazar günü gelince Papazla Temel hoca birlikte günah çıkarma odasına girerek günah çıkarmaya gelen bir kadını dinlemeye başlamışlar.
- Muhterem peder! ben tam üç kez zina yaptım ama çok pişmanım.
Bana bir yol göster de günahlarımdan arınayım.
- Korkma yavrum Tanrı bağışlayıcıdır. Kudüs'e doğru dön ve kutsal bakire Meryem ana ile ilgili bir dua oku, çıkarken kumbaraya 100 dolar at, günahlarından arınmış olursun.
Biraz sonra başka bir kadın gelmiş:
- Muhterem peder ben üç kez zina suçu işledim ama çok pişmanım ne olur bana bir yol göster, günahlarım temizlensin.
- Sevgili kızım ! Tanrı günahları bağışlar. Kudüs'e doğru dön kutsal bakire Meryem ana ile ilgili bir dua oku çıkarken kutuya 100 dolar at günahların temizlenir.
Kadın teşekkür edip gittikten sonra, Papaz Temel Hocaya dönmüş:
-Benden duyduklarına göre hareket et, bir sorun çıkmaz demiş ve hemen arabasına binerek yola çıkmış..
Biraz sonra günah çıkarmak için bir kadın daha gelmiş ve derdini anlatmaya başlamış.
- Muhterem peder, ben bir kez zina yaptım ama çok pişmanım,
Bana bir yol göster bu günahlarımdan arınayım. Çok utanıyorum.
Temel Hoca biraz düşündükten sonra yanıt vermiş:
-Üzülme yavrum!. Tanrı günahları bağışlar.
Şu anda kampanyamız var. Sen git iki zina daha yap.
Sonra gel Kudüs'e doğru dön, Kutsal bakire Meryem ana ilgili bir dua oku, çıkarken kutuya 100 dolar at günahlarından arınmış olursun, demiş.
Sahte belge hazırlamaktan 28. kez göz altına alınan ve evinde yapılan aramada sahte nüfus cüzdanları, diplomalar, pasaportlar, sürücü belgeleri, kamu kurumlarına ait kaşeler bulunan yurttaşımız “resmi belge ve mühürde sahtecilik” suçlamasıyla savcılığa, savcılıktan da “tutuklanma istemiyle” nöbetçi mahkemeye gönderilmiş.
Mahkeme tutuksuz yargınlanmak üzere serbest bırakmış.
28.kez göz altına alınan yurttaşımıza denilmiş olabilir ki:
- Bu günlerde Türkiye'de kampanya var. Git sahte para basmayı da dene..
Sahte belgelerde toplam sayı 100 olunca yakalanmamaya çalış..
Ceza evleri yine tıka basa doldu. Seni yatıracak yerimiz yok.
Son zamanlarda polis yakalıyor, adliyeye götürüyor, sanıklar oradan sırıtarak çıkıyorlar.
Polis merkezindeki baş komiser hırsızlık yaparken 50. kez yakalanan ve her seferinde adliyeden tutuklanmadan çıkan kıdemli hırsızı karşısına almış
- Bak ulan namussuz sen bu hırsızlıktan vazgeçmeyeceksin.
Bu kez seni adliyeye göndermeden bırakacağım ama bir koşulum var .
- Emret baş komiserim, demiş hırsız.
- Bundan sonraki hırsızlıklarını Jandarma bölgesinde yapacaksın.
Hırsız söz verip çıkıp gitmiş.
Söylentiye göre de o günden sonra Jandarma bölgesinde mesleğini uygulamış.
Bu yazdığım olur mu ?
Yargı sistemi ivedilikle gözden geçirilip, toplumumuza uygun hale getirilmezse.
|