Devletin bir duruşu vardır.
Çözüm yaratmak zorundadır, sorun yaratma fantezisi olamaz.
Devlet denilen kavram devekuşu değildir.
Uç denince “ben deveyim”, yük taşı denince “ben kuşum” diye kıvıramaz.
Devletin her kurumu önemlidir.
Kurumlar bir zincirin halkaları gibi birbirlerine eklidirler.
Arada kopan oldu mu sistem aksar.
Bir de ana halkalar vardır.
Bunlar daha da önemlidir.
Olmazsa olmaz cinsindendirler.
Temizlik işleri taşeronlara verilip yaptırılır.
Bildiğimiz özelleştirme hikayeleri ile birileri zengin edilir.
Adliye taşeronlara verilemez.
Ulusal savunma taşeronlara devredilemez.
Sağlık taşeronlara bırakılamaz.
Eğitim ve öğrenim tümüyle taşeronların keyfine bırakılmaz.
Devlet sistemi içinde yer alan bu kurumlar “saygın”dırlar.
Bu kurumlarda çalışanlar da kendiliğinden saygın ve seçkin sayılırlar.
Dünyanın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her yerinde yargıçlar, öğretmenler, ordu mensupları, doktorlar, bilim adamları saygın kişilerdir.
Türkiye’de de yakın zamana kadar bazı mesleklere diğerlerinden biraz daha fazla saygı duyulurdu.
Bu durumdan AK Parti iktidarı rahatsız oldu.
Birilerinin saygınlık görmesi neden rahatsızlık verebilir?
Bir iktidar kendisine verilen görevin sınırlarını şaşırırsa rahatsızlık duyması da doğaldır.
Halkımız, AK Parti’ye :
- Al sana iktidar, adında bulunan “adalet” kavramıyla uyumlu biçimde ülkeyi yönet, diyerek oy verdi.
AK Parti yönetim işini bir kenara iteleyip ülkeyi tüm kurumlarıyla ele geçirme eylemlerine başladı.
Yapmak istedikleri kural dışı işlere karşı çıkan her kuruma da devlet içindeki konumuna bakılmadan savaş ilan edildi.
Orduya saldırılarak işe başlandı.
Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi, İdare mahkemeleri paylarını aldılar.
Üniversiteler orta öğretim kurumlarına çevrildi.
Son hedef sağlık kurumları, doktorlar ve eczacılar oldu.
İşin aslını sosyologlarla psikologlara sormak gerekir ama yanlışlıkları ayakkabı boyacıları bile
görebiliyorlar.
Temel kurumları yıpratmak kimseye yarar sağlamaz.
Kendi eliyle yıprattığı yargıda bir gün yargılanmak durumunda kalanlar kimi kime şikayet edecekler.
50 yıl sonra bugün ülkede yönetici konumunda olanların adları bulmacalarda bile sorulmayacak.
Ordu, yargı, sağlık, eğitim, üniversiteler ise varlıklarını koruyacaklar.
İktidar tüm saygınlıkları bitirerek kendi saygınlığını baş köşeye oturtmak istiyorsa, öncelikle baş köşedeki sivri kazığı görmelidir.
En iyisi titreyip kendine dönmesi ve asıl işine bakması.
2002’de geldiler, yıl 2013…
2023’e hatta 2050’ye kadar iktidarda kalmayı planlıyorlar.
Eylemleri insan planlayabilir ama henüz hayatı planlayacak gücü eline geçiremedi
Sonun başlangıcı denilen kavramı öğrenmek insanın akıl sağlığı için gereklidir.
Bunda sonra devleti iyi yönetirlerse belki bulmacalarda soru olma şansını yakalarlar.
|