Hayatı anlamanın sayısız yolu vardır.
İnsanı anlamanın yolu ise daha azdır.
Bir insanı anlamak için önce onu “anlamayı istemek” gerekir.
İnsana tek boyutlu veya iki boyutlu bakmak anlayış kapımızı kapatır.
Her insanın eni-boyu-derinliği- ruhu ve bir de geçmişi vardır.
Bazen karşımızdaki insanın geçmişiyle bizimki örtüşür.
Annemiz, babamız, kardeşimiz, çocuğumuz ile ortak geçmişi yaşarız.
Duygular ve algılar farklıdır ama yaşanan yerler, olaylar ortaktır.
Ortak yaşamı paylaştığımız insanların bizi anlamasını isteriz, hatta
anlaşılmayınca kızarız ama biz ne yaparız?
İşte size yaşanmış küçük ve sevimli bir hikaye:
* * *
80’ine merdiven dayamış yaşlı baba ile onu ziyarete gelen 45 yaşında
ve saygın bir kişi olan oğlu salonda oturuyorlardı.
Hal-hatırdan, çoluk-çocuktan, havadan-sudan sohbet ettikten
sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti.
O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin
pervazına bir karga kondu.
Yaşlı baba kargaya gülümseyerek biraz baktıktan sonra oğluna sordu:
-Bu ne oğlum?
Oğlu şaşkın, cevapladı:
-O bir karga baba.
Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu:
-Bu ne oğlum?´
Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı:
-Baba, o bir karga´
Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını sağa sola çeviriyor,
başını yan yatırıyor, havaya bakıyor, sonra başını onlara çeviriyordu.
Yaşlı baba üçüncü defa sordu: “Bu ne ?”
Oğlunun şaşkınlığı sabırsızlığa dönmüştü:
-O bir karga baba, üç oldu soruyorsun.
-Beni işitmiyor musun?´
Yaşlı baba dördüncü defa da sorunca oğlunun sabrı taştı ve sesini yükseltti:
-Baba bunu neden yapıyorsun?
Tam dört defadır onun ne olduğunu soruyorsun, sana cevap veriyorum
ve sen hâlâ sormaya devam ediyorsun.
Sabrımı mı deniyorsun?´
Babası, yüzünde hâlâ bir gülümseme, yerinden kalktı, içeri odaya
gitti ve elinde bir defterle döndü. Bu bir hatıra defteriydi.
Oturdu, sayfalarını karıştırdı ve aradığını buldu.
Sevgiyle gülümseye devam ederek sayfası açık bir vaziyette
defteri oğluna uzattı ve o sayfayı okumasını söyledi.
“Bugün 3 yaşındaki minik yavrumla salondaki sedirde otururken
yanı başımızdaki pencerenin pervazına bir karga kondu.
Oğlum tam 23 defa onun ne olduğunu sordu.
23 soruşunda da ona sevgiyle sarılarak, onun bir karga olduğunu söyledim.
Rahatsız olmak mı? Hayır !
Onun sorusunu masumca tekrar edişi içimi sevgiyle doldurdu.”
|