Başbakan Erdoğan’ı yürekten, candan, ruhtan, aklıma gelmeyen her şeyle kutluyorum.
Eğer “gündem değiştirme” Oskar’ı dağıtılmaya başlanırsa, kesinlikle geriye dönük olarak da ona verilmelidir.
Geriye dönük 5 yıl için benim oylarım Erdoğan’ındır.
Gelecek için ise bir sıkıntı görünmüyor.
Tüm “gündem değiştirme” Oskar’larını Erdoğan alır.
Son eseri karşısında bir kez daha saygıyla şapkamı çıkarıyorum.
Türkiye onunla gurur duyuyor.
“Akil adamlar” veya “akil insanlar” dahice bir buluştur.
Her ne kadar bu buluşun sadece “adamlar” veya insanlar kısmı gerçekse de, buluş buluştur.
Erdoğan sürekli arıyor ve buluyor.
Pek bilinmeyen bir söz vardır:
“Her arayan bulamaz ama bulanlar arayanlar arasından çıkar”
Erdoğan sürekli arıyor ve talihi yerinde olduğundan buluyor.
Hatta bazen de aramadan buluyor.
Ülkemizdeki muhalefet denilen uçma özürlü kuşlar, Erdoğan’ın penceresine, kapısına istediği tüm malzemeyi ayrıntılarıyla getirip koyuyorlar.
Hem uçma özürlü olup hem de pencereye konmayı nasıl beceriyorlar?
Erdoğan’ın verdiği gaz onları havalandırıyor.
Dış ticaret açığı, piyasayı uyutan sıcak para, Suriye politikasında düşülen açmaz, PKK’nın ülkeyi bölmek için hazırladığı alt yapı, ABD’nin asla vazgeçmeyeceği BOP üç kağıtçılığı, değişen dünya dengeleriyle dalga geçen dış politikamız, artan işsizlik, Güney Doğu’da dağıtılan kaynağı belirsiz ve karşılıksız ödemeler, Suriye’yi parçalamaya çalışan hain sürüsünün Hatay’daki alçaklıkları, İnfaza dönüşen tutukluluklar, sağlam insanların tutukevlerinde ölümcül hastalıklara yakalanması geri plana atıldı.
Herkes olumlu veya olumsuz “akilleri” tartışmaya başladı.
63 kişiden oluşan bir liste oluşturuldu.
Bunların kaç tanesi akil?
Akil diye sunulan insanların toplumun bir adım önünde olmaları gerekir.
Ad yazarak kimseyi incitmem.
Fakat şunu sorabilirim:
“ İçinde Hikmet Çetin’in olmadığı bir listeyi tartışmam ama bu seçimi yapanların aklını tartışırım”
Eğer genel bir şey konuşmak gerekirse şöyle bir soru kafaları kurcalar:
”63 kişilik listedekilerin çoğunlukla Atatürk ve laiklik karşıtı olmaları rastlantı mıdır?”
Konu çok önemli ve duyarlıdır.
Gündem değiştirip ve toplumu ucu açık bir tartışmanın içine atarak uzun süre rahatlamayı planlayalar, başlarına nasıl dert aldıklarının farkına vardıklarında önlerindeki kor ateşi tutmak için maşa bulamayacakladır.
Akil insan denilen kişilerin akılları da tartışılmaya başlamadan bu serüven bitmelidir.
Çünkü akil insanlar topluma atılan oltanın ucuna takılan yemlerdir.
Gittikleri yerlerde neler söyleyecekler?
Eğer insanları barışa yöneltmek için bunca zahmete katlanılıyorsa hiç gerek yoktur.
Bu ülkede PKK’ya silah ve lojistik sağlayanlarla, aşiret reisleri ve tarikat şeyhleri dışında barışa karşı çıkacak birileri yoktur.
O zaman akiller neyi anlatacaklar ve toplumu hangi konuda ikna edecekler?
Halka açık biçimde İmralı-Ankara-Kandil üçgeninde neler konuşulduğu ve hangi konularda anlaşıldığı anlatılmadan akillerden geçtim dahiler yollara dökülseler sonuç alınamaz.
Kaldı ki, her türlü kışkırtmaya açık bu akiller operasyonuna kan bulaşmamasını tüm içtenliğimle diliyorum.
İç İşleri Bakanı’nın valilere “ akilleri koruyun” genelgesi dikkat çekicidir.
Akil yemler tüm çabalarıyla “sazanlarını” arıyorlar.
Eğer yutacak kimse çıkarsa “akil yemler” hayırlı olsun.
Çözüm arayışının geleceği PKK’lıların çekilmelerine bağlanıyor ama nedense Türk Silahlı Kuvvetleri bölgeden çekilmeye başladılar.
Bu durumda sürecin adının değişmesi gerekir.
Olaylar çözüm sürecinden çok “çözülme” veya “parçalanma” süreci havasında gelişiyor.
2013 yılı Türkiye’ye 13 rakamının çok bilinen özelliğini yaşatacak gibi….
|