Anadolu Ajansı bir haber geçti.
Haberin konusu; sobanın borusu, değil.
Üçüncü Boğaz Köprüsü.
Üçüncü Boğaz Köprüsü’nün temel atma töreni.
Oysa Başbakan Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı iken, 27 Nisan 1995 tarihinde verdiği demecinde: “Üçüncü köprü bir cinayettir.
Böyle bir teşebbüs İstanbul’un çağdaş kentleşmesi ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur” demişti.
Demek ki 1995 yılında cinayet olan 2013 yılında “meşru müdafaa” sayılıyor.
“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” yazacağım ama Başbakanımız unutkan birine benzemiyor.
Ne yazsak da “cuk” diye otursa diye düşünüyordum ki :
İşte tam burada değerli devlet adamımız Süleyman Demirel’in tarihe kazınmış sözü durumu kurtarıverdi.
“Dün dündür, bugün bugündür”
Yaklaşık 20 yıl sonra, sözünün arkasında bir iktidar ile İstanbul’a karşı işlenen cinayetin tanıkları konumundayız. Oysa yıllardır ortaya koymaya çalışıldığı gibi, yapılan köprüler ulaşım sorununu azaltmadığı gibi aksine kendi trafiklerini yaratarak araç sayısını, trafiği, hava kirliliğini daha da çok arttırdığını görmemek için kör olmak bile yetmez.
Karayolu ağırlıklı ve özel araç sahipliğine dayalı taşımacılılık var sorunları çözmek yerine daha da içinden çıkılmaz bir hale soktu.
İstanbul`un dokunulmaması gereken doğal yaşam alanları inşaat sektörünün yağmasına bırakıldı.
Uygar ülkelerde İstanbul gibi doğası ve tarihi ile öne çıkan kentler yağmacıların insafına bırakılmaz.
İstanbul Boğazı insan eliyle yapılmış su kanalı veya ırmak değildir.
Burası muhteşem manzaralı bir denizdir.
Bunun üzerine köprüler sıralayarak trafik sorunu çözülemez.
Kısa zamanda görülecektir ki, artan trafiği rahatlatmaya 3 köprü yetmediğinden 4 üncü Boğaz Köprüsü gerekecektir.
Neden bu kadar çok köprüye gereksinme vardır.
Köprülerden kimler geçmektedir?
Rumeli yakasında iş yeri olanın evinin Anadolu yakasında, Anadolu yakasında iş yeri olanın evinin de Rumeli yakasında olması tuhaf, hatta biraz da akıl dışı değil midir?
Bu geliş geçişlerin sayısı biliniyor mu?
Karşıdan karşıya sabah akşam göçen bu insan yığınlarına yaptıkları işin saçmalığı anlatıldı mı?
3. Boğaz köprüsü gereksinimi karşılamak için mi yapılıyor, yoksa yakalar arası göçü özendirmek için mi?
Gelelim Anadolu Ajansı’nın haberine:
Anadolu Ajansı çok değerli ve ciddi bir kuruluş olarak bilinir.
İşte bu değerli ve ciddi haber kuruluşunun 3.Boğaz Köprüsü haberine göz atalım.
"Cumhurbaşkanı Gül ve eşi Hayrünnisa Gül ile Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan tören alanına birlikte girdi.
Hayrünnisa Gül ile Emine Erdoğan'ın kol kola olduğu görüldü.
Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan da protokoldeki yerlerine yürürken sohbet etti… Hayrünnisa Gül ve Emine Erdoğan kürsüye el ele çıktı.
Bu sırada vatandaşlar Erdoğan'a, “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları attı… “Tarihe tanıklık etmek isteyen” İstanbullular, deniz ve karayoluyla köprü temelinin atılacağı Garipçe'ye akın etti.
Vatandaşlara, “Oradaydım” yazan belge, “Boğazın Yeni İncisi” yazılı şapka ile bir kutuda sandviç, meyve suyu, kolonyalı mendil ve el temizleme jeli verildi.
Alana dev ekranlar kurularak, vatandaşların töreni rahat izlemeleri sağlandı."
Başbakan eğer “devlet adamı” olarak tarihte kendine bir hazırlamak istiyorsa bu haberi geçenlerin tümünün işine son verir.
Bu arada bende merak etim ve soruyorum:
“Köprü bu haberin neresinde”?
Bir yerinde saklıysa, ben bulamadım. Yazan gerçekten çok ustaymış..
|