Başbakan sadece siyasi yaşamının değil tüm yaşamının en büyük çamını devirdi.
“Onların 100 bin kişi çıkardığı yerde ben bana oy verenlerden bir milyon kişiyi karşılarına dikerim”
Bu cümle çok açık bir iç savaş çağrısıdır.
Sadece o kadar da değildir.
Kendi yandaşları dışında şehitler dahil herkese hakaret eden Başbakan hızını alamamış olacak ki, şimdi de kendi partisine oy verenlere hakaret ediyor.
AK Parti’ye oy verenleri kendisinin kapıkulları, buyruğunu bekleyen askerleri sanıyor. Bir işaretiyle hepsinin meydanlara döküleceğine inanıyor.
Başbakan’a önerim, ivedilikle M. Akif’i okusun.
Nereyi okuyacağını aramaması için, okuması gereken yeri yazıyorum
“Yumuşak huylu isem kim demiş uysal koyunum;
Kesilir belki ama çekmeye gelmez boynum. “
Türk Milleti koyun değildir, çapulcu hiç değildir.
Öncelikle on binlerce insanın sokaklara dökülmesinin, meydanları doldurmasının nedenlerini iyi anlamak gerekir.
Yapılan, "Taksim'de kırk- elli ağacın kesilmesine karşı başlatılmış basit bir eylem değildir!
Bu eylemler, başta Silivri olmak üzere çeşitli yerlerde sürdürülen Türk Ordusu'nun bazı subaylarının suçlarını dahi bilmeden cezaevlerinde çürütülmesine, özel imal sahte belgelerle suçlanmasına, çocuklara tecavüzcülükten ve PKK terör örgütüne köpeklikten sabıkalı sözüm ona gizli tanıkların öğretilmiş ifadeleriyle mahkûm edilmesine karşı bir başkaldırıdır! Bu eylemler, Türkiye’nin yerüstü ve yeraltı varlıklarının emperyalist ülkelere ve yandaşlara peşkeş çekilmesine ve işsizliğe, açlığa karşı bir ayaklanmadır! Bu eylemler, ABD ve İsrail soykırımcılarının, PKK’nın silahlı ve siyasi kuruluşları aracılığıyla, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni sonlandırma ve Türklüğü Anadolu'dan süpürme projelerine karşı başlatılmış tümüyle kendiliğinden oluşan ulusal bir direniştir. Bu eylemler, komşuları ve dünya karşısında saygınlığı her geçen gün yok olan ülkede yaşayan onurlu, tarihin derinliklerinden gelen becerisiyle her türlü güç durumdan, baskıdan, zulümden kurtulmayı başaran bir milletin ayağa kalkışıdır.
Bu eylemler aşağılanan yargının, küçümsenen üniversitelinin, hayatına değer verilmeyen emeklinin, ticari yaşamını sürdüremediği için beceriksizlikle suçlanan esnafın, değersizleştirilmeye çalışılan sanatçının çığlığıdır.
Her yaştan insanlar evlerden sokaklara, sokaklardan caddelere, caddelerden meydanlara çıkıyorlar.
Gittikleri yerlerde panzerlerin, basınçlı su atan araçların, hedef gözetmeksizin sıkılan biber gazlarının , kullanılması dünya sağlık örgütünce yasaklanmış portakal gazlarının , gaz bombalarının kendilerini beklediğini bilerek başları dik, yürekleri cesaret dolu yola çıkıyorlar.
Bunlara “çapulcu” demek için, onlardaki yurt sevgisi, özgürlük aşkı ve yüreklilikten yoksun olmak gerekir.
Ve son olarak derim ki:
Başbakan’ın çevresindeki MADE İN USA markalı danışmanların da bildikleri gibi “halkıyla savaşan hiçbir iktidar kazanamamıştır”
Zafer her zaman inananlarındır.
Sandıktan çıkmasına karşın kendi halkını küçümseyen ve onlara inanmayan kişinin inancında bir sakatlık vardır.
|