HABER TÜRK Gazetesi’nde yayımlanan bir haberi noktasına dokunmadan aldım.
Haber şöyle :
“Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nde, Temmuz 2012’de meydana gelen trafik kazasında 10 yaşındaki Emre Ekinci hayatını kaybetti. Çocuğa çarpıp kaçan Sulhattin Dağdelen(49),
3 ay sonra yakalandı ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Kazada oğlunu kaybeden baba Ferdi Ekinci(33) ile sürücü Sulhattin Dağdelen, dün Diyarbakır Çocuk Hastanesi’nde karşılaştı. Hasta olan küçük çocuğunu eşine veren Ekinci, 3.kata çıkan Dağdelen’i takip etti.Dağdelen ile tartışan Ekinci, cebinden çıkardığı “Rambo” bıçağını Dağdelen’in karnına sapladı.. 9 bıçak darbesiyle yere yıkılan Dağdelen, doktorların müdahalelerine rağmen kurtarılamadı.
Yakalanıp adliye’ye sevk edilen Ekinci, mahkemedeki ifadesinde şunları söyledi : “Sürücü oğlumu kazada ezdikten sonra kaçtı. Yakalandıktan sonra mahkeme onu serbest bıraktı.
Ancak bizden özür dilemedi. Onun hastanede gezdiğini görünce oğlumun acısını hissettim.
Bir anlık duygusallığıma kapılınca öldürdüm”
Hemen burada yazıyı okuyan herkese bir sorum var:
“ Siz bu durumda ne yapardınız?”
İsteyen kendisiyle konuşsun, isteyen mail veya mektupla düşünlerini bana bildirsin. Elime ulaşanların tümünü yayımlayacağım.
Bu haberi yazan arkadaş mahkemenin “tutuksuz yargılama” gerekçesini haberine ekleseydi son yılların en başarılı haberciliğini gerçekleştirmiş olurdu.
10 yaşında bir çocuğu ezdikten sonra kaçan kişi benim gözümde “katil”dir.
Çocuğu alıp hastaneye götürseydi belki de hayatını kurtaracaktı.
Çocuğun ölümüne neden olduktan sonra kaçmış.
Kendiliğinden teslim olmamış ve ancak 3 ay sonra yakalanmış.
Bir çocuğu ezerek öldürdükten sonra olay yerinden kaçmak,
kendiliğinden teslim olmamak, üç ay polisi veya jandarmayı peşinden koşturmak,
ölen çocuğun ailesinden özür dilemeyerek, pişmanlık göstermemek,“hafifletici nedenlerden sayılmaya başladı da biz mi duymadık?
Böyle bir kişi hangi gerekçeyle “”tutuksuz yargılanmak” üzere serbest bırakılır?
Mahkemenin kararı yanlış mıdır, doğru mudur buna Adalet Bakanlığı Müfettişleri karar vereceklerdir.
Ortada iki ölü var.
Kazada öldürülen 10 yaşındaki çocuk ve acılı babanın bıçakladığı sürücü.
Bunlara rahatça “ iki cinayet” diyebiliriz.
Mahkemeler yasaları uygulamakla yükümlüdürler.
Nedir ki, ben yargıçları suçlamıyorum.
Bunu yapmak büyük haksızlık olur.
Lice’deki mahkeme Çankaya’da olsaydı aynı kararı verir miydi?
Lice’deki yargıçları suçlamadan önce onların can güvenliğinin tam olarak sağlandığını öğrenmem gerekir.
Hele de aileleriyle birlikte yaşıyorlarsa…
Verilen “tutuksuz yargılama” kararı sakattır.
O sakatlığın sonucunda bir adam öldürüldü.
Suçlu da olsa yaşamak kişinin doğal ve vazgeçilmez hakkıdır.
Sürücüyü öldüren babanın acısını anlamamız gerekir.
Lice’de insanların ceplerinde “Rambo” bıçağı taşımalarını ise pek anlayamadığımız için birilerinin anlatması gerekir.
Lice’deki ana cadde iki başında kesilse ve caddeye açılan sokakların giriş çıkışları da kapatılsa, sonra da caddedekilerin üzerleri aransa bir taburu donatacak silah çıkar.
Burada görev yapan yargıçlar ne yapsınlar?
Türkiye bu çizgide yoluna devam ederse yakında “vahşi batı”ya döner.
Adliye’nin veremediği adaleti insanlar kendileri sağlamaya başladılar mı, bunun sonu gelmez.
Adalet Bakanı’nın bu konuda ne açıklayacağını da merak ediyorum.
|