Bülent Ecevit’in siyasetteki ve devlet adamlığındaki başarısı tartışmaya açıktır.
Karizması, nezaketi, beyefendiliği ise tartışılmaz.
Ecevit bir çelişkiler anıtıdır ama toplumu etkilemiştir.
Genç nesil bilmez ama “ olanak ve olasılık” Ecevit’in kullanıp Türkçeye yerleştirdiği iki kelimedir.
Halk bir siyasetçiyi sevdi mi yaptığını yapar, sevmezse de tersini.
Tayyip Erdoğan orta sınıftan çıkan bir siyasetçidir.
Burjuva kültürü ağızdan dolma, Marksist kültürü sıfırdır.
Köylülük ile kentlilik arasında sıkışıp kalmış dünyasıyla “yanlış anlama” hastalığına tutulmuş sıradan bir yurttaşımızdır.
“ Türbanlı kızları veya kadınları okullara, orduevlerine sokmamayı Kemalizm” sanan apoletli hödüklerin yanlış tutumlarıyla iktidara gelmiştir.
Karşısındaki siyasetçilerin ülke sorunlarında habersizliği ve çapsızlığı nedeniyle de 2002’den beri iktidardadır.
Erdoğan iktidara geldiği günden beri halkı anlamıyordu.
Halk beklenti içinde olduğundan bu anlayışlığı hoş görüyordu.
2013 Mayıs’ının sonunda, Taksim Gezi Parkı öne çıkarılarak başlayan ve kısa zamanda tüm ülkeye yayılan tepkilerin arka bahçesinde “ halkın sabrının duvara çarpışı” var.
Halk başbakanı tanıdı ama başbakan halkı anlamamakta direniyor.
Toplumun neredeyse her kesimi ile kavgalı olan Erdoğan şimdi de “sosyal medya” ile kavga etmeye başladı.
Sosyal medya, ne orduya, ne yargıya, ne işçiye, ne öğrenciye, ne doktora, ne çiftçiye benzer.
Bir dönemin en tehlikeli ve etkili haberleşme aracı sayılan “ fısıltı gazetesinin” günümüzdeki modern uygulamasıdır.
Üstelik de fısıltıdan daha sessiz ve etkilidir.
Sosyal medyadaki tepkiler yapay değildir.
Sosyal medyayı iyi okuyamayanı ağır bir yenilgi bekler.
Üç örnek vereceğim. Ecevit’le iyi bir kıyaslama yapabilirsiniz.
Bazı kurum ve kuruluşlardan TC kaldırılmaya başlayınca sosyal medyadaki yüz binlerce kişi adalarının başına TC eklediler.
Erdoğan “iki ayyaşın yaptığı anayasa” deyince yine yüz binlerce kişi adlarının sonu veya başına “ ayyaş” eklediler.
Gezi Parkı direnişçilerine “çapulcu” denildiğinde ise aynı gün yüz binler adalarının başına “çapulcu” eklediler”
Erdoğan “besmele”, “cami” , din iman kavramlarını çok kullanmaya başladı.
Yaklaşan Ramazan’da oruç tutanların sayısı azalabilir.
Hatta din değiştirenler bile çıkabilir.
Eğer bir Başbakan’ın hakaret amacıyla söyledikleri ve yaptıklarına insanlar sahip çıkmaya başladılarsa ortada çok ciddi sorun vardır.
Erdoğan herkesin kendisinden korkmasını ve kayıtsız şartsız ona biat etmesini istiyor.
İnsanlar da korkuyorlar ve biat ediyorlar.
Belediyeler araçlarını ve çalışanlarını Erdoğan’ın miting yapacağı meydanlara taşıyorlar. Bir gün bu yaptıklarının hesabını vereceklerdir.
Sonsuza kadar süren korku yoktur.
Korkanlardan bir kısmı kendisini seviyor da olabilirler.
Başbakan kendisini sevenlerle yetinmelidir.
Korku isyana dönüştüğünde sevgilerde nefrete dönüşür.
|