Okullara boş verilmiş her yere cami yapılmış.
Mahallelerde okul yok, kütüphane yok ama cami var.
Öğretmeninin yaptığını imam bozmuş.
Araştırmacılara değer verilmemiş, tebliğcilik öne çıkmış,
Bilgi ve bilime sırt çevrilmiş, hurafelere sarılınmış.
Halkçılık ezilirken ümmetçiliğe destek verilmiş.
Bilim adamları aşağılanmış, cahil din adamları ödüllendirilmiş.
Özgür birey ezilirken, kölelik özendirilmiş.
Öteki dünyacılık Müslüman’ın yaşam biçimi olmuş.
Laiklik, medeni görüşlü yobazlarca devlet dinine döndürülmüş.
Batı cennet, doğu ise cehennemden sayılmış.
Doğu ve güneydoğuya sürgünlerle hizmet götürülmeye çalışılmış.
Siyaset ve siyasetçi yalan üretme makinesine dönüşmüş.
Sağcılar solcuları vatan haini ilan etmiş.
Solcular sağcıları halk düşmanı olarak görmüş ve göstermiş.
Kitap düşmanlığı gibi aşağılık bir dünya görüşü yaygınlaşmış.
Karanlığa övgüler düzülürken, aydınlık karalanmış.
Tek seçenek sağlıklı değildir.
İki seçenek arasında sürekli kötüye yönelmek ise ivedilikle tedavi edilmesi gereken tehlikeli bir hastalıktır.
Kötü seçeneklere sarılmanın sonucunda batağa düşmüşüz.
Toplumun omurgası kaymaya başlamış, ülkenin ekseni çürümeye başlamış.
Gözlerimiz olan biteni görmüyor ama gidiş oldukça kötü.
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, en çok demokrasiden ve hukuktan söz edenler bunları istemiyorlar.
Hukuk fakülteleri yüzlerce kişiye diploma veriyor.
Parti başkanları demokrasi çığlıkları atıyor.
Mahkemelerden öyle kararlar çıkıyor ki, yargıçlar sanki Eczacılık Fakültesinden diploma almışlar. (Eczacılıkta hukuk dersleri yoktur.)
Hukuksuzluk beraberinde adaletsizliği de getiriyor.
İkisinin olmadığı yere de demokrasi uğramıyor.
Parti başkanları pek söylemeseler de toplumu koyun sürüsü gibi görüyorlar.
Bu konuda en dürüst konuşan Tayyip Erdoğan.
Diğer parti başkanları için ne demişti muhterem Başbakanımız?
“Bunlar üç koyunu güdemezler”
Cümle altı kazımayı bilenler Erdoğan’ın ne demek istediğini hemen anladılar.
Erdoğan demek istiyordu ki:
“ Sizleri ancak ben güdebilirim.”
Halkımız söyleneni anladı mı anlamadı mı bilemiyoruz ama nerdeyse iki kişiden biri oy verdiğine göre belki işin içinde başka hikmetler vardır.
Bilgi ve bilim yolundan ayrılan her toplum sonunda tarih sahnesinden kovalanır.
Yanlış seçimler hayatımızın her yanını etkilediğinden, zaman içinde kalitesizlik sıradanlaşır.
Ve bütün olumsuzluklar okullara boş verilip her mahalleye bir, bazen iki cami yapılmasıyla başlar.
Bu oluşum un yarattığı tepkiler farklıdır.
Dinciler şımarır laikçiler azgınlaşır.
Bozulmanın başladığı yeri bulup düzeltmek kolay değildir.
21. yüzyıla gelmek için özel bir çaba harcamadık.
Tek yaptığımız takvim yapraklarını kopartmaktı.
Bu yüzyılın diğerlerinden çok farklı olduğunu ve takvim yaprağı koparılarak bitirilemeyeceğini kavrayamazsak, sahneden kovuluruz.
Yukarıda saydığım yanlışları düzeltmek için 87 yıl yeter mi?
Türkiye tamir edilemez duruma geldi.
Kurtuluş için yeniden kurulmalı.
İlk duyuşta insana çok yorucu geliyor ama başkaca çıkar yol görünmüyor.
|