SSK’lıların çoğu AK Partiye oy verdiler.
Nerden bildiğim sorulmasın çünkü kendileri söylüyorlardı.
Her hastaneye rahatça gittiklerini, muayene olduklarını çok az sıra beklediklerini de övünerek anlatıyorlardı.
Muayene oluyorlar ama ya tedavileri ne oluyor?
Konu tedavi olunca yaşanan rezaleti yalnızca hastalar biliyorlar.
Onların da yeterince sesi çıkmıyor.
Seslerinin çıkmaması için de gerekli özen gösteriliyor.
Tedavileri yokuşa sürülen ve ilaçları kısıtlanan hastaların sesini kim duyuracak?
Doğal olarak televizyonlarla gazetelerin görevi halkın dert ve sıkıntılarını topluma yansıtmaktır ama ülkemizde medyanın % 80’i iktidarın yandaşları arasında yer alıyor. İktidarın sağlıktaki uygulamaları da “ sağlıkta devrim” diye yutturuldu.
Devrim de nereden çıktı diye düşünürken, yalaka takımı, “Libya’da devrim”, “Mısır’da devrim” zırvalarına başlayınca bu garibanların devrimin anlamını bilmediklerini öğrenmiş olduk.
Sağlıkta devrim komediden trajediye dönmeye başladı.
Tedavi ve ilaçlara peş peşe getirilen sınırlamalar karşımıza ölüm devrimini çıkardı.
Devlet diyor ki: “ ölen ölsün ben fazla tedavi masrafı ödemem”..
Adalet ve tedavi herkese gereklidir…
Çıkarılan yasalar ve yapılan uygulamalar her zaman, herkesin yararına olmalıdır.
Sağlık sektöründe yapılanların açıklaması yapılamaz
Tıp fakültesini bitirenlere diplomalarının verilmemesi.
En uzun ve zor eğitimi gören doktorlara bir zulüm olarak dayatılan “zorunlu hizmet”.
“Zorunlu hizmet” önce anayasaya sonra da insanlığa aykırıdır ama Anayasa Mahkemesi
konuyla ilgili davayı gündemine almamaktadır.
Doktorlara yapılan saldırılar.
Özel hastanelere doğru zorlanan hastalar.
İlaç fiyatlarındaki bilinçli oynamalar.
İçeriği eksik ilaçlarla hastaları ölüm yolculuğuna çıkarma planı.
Başta kanser ilaçları olmak üzere, her alanda ilaç sınırlamasına doğru yöneliş.
Yabancı şirketlerin karşısına çıkarılacak yerli yandaşlara çıkar sağlama hesapları.
Büyük mağazalarda ilaç satışlarını sağlayarak eczaneleri yok etme projelerini hayata geçirmek için inceden ve derinden yapılan çalışmalar.
İnsan sağlığı ve hayatı ile çelik çomak oynuyorlar.
Görkemli Marmaray açılışları ile Cumhuriyet Bayramını gölgede bırakma çabaları,
gerekliliği tartışma konusu 3. Köprü temel atma törenleri, insanların özel yaşamlarına karışarak toplumu germe alışkanlıkları emperyalizmin Türkiye’yi parçalama projesini kolaylaştırmak içindir.
Taksim Gezi’sinde kendi halinde oturan gençlere, gecenin ortasında saldırılmasını emreden kişi veya makam neden açıklanamıyor?
Gençleri isyana sürükleyen kışkırtmayı yapanların ortaya çıkmasından neden bu kadar çok korkuluyor?
Denetimden çıkarak bütün ülkeyi saran Gezi direnişinin iktidarın tezgahı olduğu bir gün ortaya çıkacaktır.
İşte o zaman ölen 7 kişinin, kör olanların, yaralanıp sakat kalanların hesabı yasalar çerçevesinde sorulacaktır.
Bu arada da sakat ağlık uygulamalarının ölümün kapısına getireceği insanların bir kısmı ölecek, bir kısmı da tedavi edilemez duruma gelecektir.
Halka “sağlıkta devrim” diye yutturulan uygulamaların, ABD’nin Irak’ı ve Libya’yı bombalamasından pek farkı yoktur.
İnsanlar uçaklardan atılan bombalarla değil, hastane kapılarında süründürülerek, parası olana yaşama hakkı verilerek ve içeriği eksik ilaçlarla ölüme gidecekler.
Sağlık devrimi denilen, bir ölüm devrimidir.
|