Sağ-sol çatışması, sağcıların kendi aralarındaki çatışmayı örtmek için uydurdukları bir yalandır..
Sol, sağla çatışacak bir güce hiç ulaşamamıştır…
Ortada bir çatışma olması için eşit veya eşite yakın güçler gerekir.
Cumhuriyet kurulduğundan beri sol, merkeze ve sağa nicelik olarak yaklaşamadı ki çatışabilsin.
Nedir ki, merkez ve sağ soldan öcü gibi korkmuşlardır.
Sayısal çokluğu, devletin kurumlarını elinde tutma gücü sağın korkusunu engelleyememiştir.
Soldaki niteliksel ağırlık her zaman sayıları titretmiştir.
Sağ eline geçen her fırsatı değerlendirerek solu ezmeye çalışmıştır..
Uzun yıllar bunu başaramayınca "our boys" 12 Eylül'ü yapmış ve çişe giderken bile efendilerinden emir alanlar gençliğin üzerinden silindir gibi geçerek siyasetten tümüyle kopartmışlardır.
Sağ-sol çatışması, halka yutturulan bir varsayımdır.
Türkiye'yi soğuk savaşın kucağına atanlar halkı uzun süre varsayımlarla aldatamayacaklarını anlayınca yapay bir çatışma ortamı yarattılar.
İdeolojik içeriği bulunması gereken sağ-sol çatışması bu zeminden kaydırılarak sağın kendi arasındaki çatışmaya döndürüldü.
Bunun için önce bir "sol yapı" oluşmalı ve sayısal büyüklüğü bulunmalıydı.
Bir yanda Führer öteki yanda Duçe'yi gören İnönü, Türkiye'nin Reisicumhur'u unvanını kendine az bularak adının başına "milli şef " koydurtmuştu.
Aynı İnönü 10 Kasım 1938 den sonra adeta Atatürk'le hesaplaşmaya giren CHP'yi bir günde "ortanın solu" na çekti.
Demokrasilerde partiler bir gecede saf değiştirmezler, hatta hiç değiştirmezler.
Fakat yılların merkez sağ partisi CHP değiştirdi.
Daha sonra başkanında değiştirmek zorunda kaldı.
Ortanın solu deyip de bunu açıklayamayan bir başkanla yola devam edilemezdi.
Hayatında hiç solcu olamamış Ecevit CHP'nin başına getirildi ve büyük oyun başladı
CHP solculuğunu ilan etti.
AP - DYP- ANAP - Milli Nizam ve türevleri ile MHP' de sağ kanadı tuttular.
Böylece başlayan kayıkçı kavgasına siyasi içerik kazandırıldı ve sağ-sol çatışması uyduruldu.
İnönü'nün işaret ettiği yolda yürüyen Bülent Ecevit'in ayak izlerinin üzerinde şimdi Deniz Baykal'ın adımları var. Arada bir de Erdal İnönü’ye “solculuk oynatıldı.
Bunların tek ortak noktaları “cumhuriyetçilikti” ama araya solculuğu da sıkıştırıverdiler.
Böylece solu yok ederek, sola ihanet ederek solcu olma tuhaflığı dünya siyaset tarihine başarıyla yazdırıldı.
Bu arada unutmamalıyız ki ki, Türkiye İşçi Partisi 1965 seçimlerinde meclise 15 milletvekili ile girdi ama altlarındaki zeminin kaymaya başladığını gören CHP ve AP'nin ortak çalışmasıyla yok ediliverdi.
Çünkü Türkiye'de solculuk yapma görevi CHP’ye verilmişti.
Böyle önemli bir rol başkasına hele hele gerçek solculara kaptırılır mı ?
60 yıldır solu Türkiye için gerçek tehlike gösterenler, soğuk savaşta rol alarak ülke ekonomisini batağa sokanlar, sözlü ve yazılı ikili antlaşmalarla bağımsızlığımızı yok edenler, ölümle korkutup sakat kalmanın erdemini önerenler ne yazık ki bugün yaşamıyorlar.
Bu işlerin en büyük aktörlerinden biri olan Demirel'den kimse hesap sormuyor.
Bırakın hesap sormayı, ayakta duracak hali olsa kurtarıcı ilan ederek peşinden gidecekler.
Solu olmayan, solun yaşamasına izin verilmeyen, bu gidişle de verilmeyecek olan bir sisteme demokrasi denemeyeceğini bir gün anlayacağız.
O güne kadar ayakta kalabilirsek, CHP’nin de solla ilgisinin bulunmadığını da göreceğiz.
Sol bir partinin örgütü içinde yer alması gereken halk yığınları, DP, AP,DYP, ANAP, AK Parti ve CHP arasında oradan oraya nasıl savrulduğunu, yıllarca yanlış yerlerde durduğunu anlayacak.
İşte o günlerde degerçek demokrasiyi tanıyacak.
|