ATATÜRK TÜRKİYESİ’ni kıskananlarla kendileri için tehlikeli görenlerin oyunları ve destekleri yanında günümüz iktidarının dış ilişkilerdeki yanlışlıkları nedeniyle azgınlaşan terör, “Demokrasi, ulusal birlik, toplumsal barış” dileklerini açıklamak için toplanan yurttaşlarımıza kıydı. Tarihimizin en büyük vahşetlerinden birini, kimi aldırışsızlık, kimi kendilerine karşıt sayma, kimi savsaklamalar, belki de kimi özel amaçlarla davranış bozuklukları nedeniyle yaşadık. Sorumluların er- geç saptanacağı umuduyla bile acımız azalmıyor. Üstelik siyasal sorumluluk gereği yetkili sorumlulardan hiçbiri, görevinden ayrılma örneği vermiyor. Demokratik ülkelerdeki görevden ayrılma duyarlığına ülkemizde tanık olunmuyor. Siyasal pişkinlik dayatma ve egemen olma tutkusuyla giderek katılaşıyor. Köktendinci fanatikler dünya için tehlike. Türk Devrimi’nin beşiği, Türkiye’nin yüreği, Atatürk’ü kucağında yatıran Ankara’nın Başkent oluşunun 92. yıldönümünü doyasıya kutlayamadık.
DURUM
Ne yazık ki birçok şey ayağa düştü. Anlamını, değerini, önemini yitirdi. Ulusal dayanışmanın temeli olan toplumsal barış, anlamsız, tutarsız “Çözüm süreci” ve “Demokratik açılım” söylemlerine kıydırıldı. “Eşit vatandaşlık” savlarıyla gizledikleri amaçlarına gerekçe arayan ayrılıkçı- bölücülerin kınanan tutumları sürmektedir. İnsanlık, yurttaşlık, meslek adamlığı yönleriyle yakışıksızlıkları sırıtan niceleri türedi. Hukukçu bilinen ya da sanılan kimilerinin, bu sıfatı değişik görev adlarıyla taşıyanların neden olduğu hukuksuzluk ve adaletsizliklere ilişkin yakınmalar, eleştiriler görülmemiş boyutlara uzadı.
Eline kâğıt- kalem, fotoğraf makinesi ve dinleme aygıtı alan kimileri gazeteciliğe soyunuyor. Kişilik, bilgi, terbiye, beceri, özellikle dürüstlük aranmıyor. İktidar yandaşlığı geçim kapısı sayılıyor. Kimileri liderlerin uçaklarında sırıtarak poz veriyor. Etiket, mevki- makam, ikram ve çıkar düşkünlüğü küçültüyor. Olanlar, gerçek gazetecilere oluyor.
NELER NELER
“Susmayacağını” haykıran günümüz cumhurbaşkanı son Ankara olayından sonra sessizliği yeğlemiş görünüyor. Bilmeyiz, ekilenlerin biçildiğini düşünüyor mu? Adnan Menderes’ le başlayan inanç sömürüsü süreci kimilerinin oy aracı edinmesiyle çığırından çıkmış durumda. Önceki söylediklerini yadsıyıp unutanlar, dönenler, çok yanlı oynayanlar çıkarlarını başlarının üstüne alanlar parti değiştirip kendilerini yalanlıyor. Yakında yitirdiğimiz yazar Oktay AKBAL’ ın “Önce ekmekler bozulur” adlı kitabı anımsattı, sanırız önce insanlar bozulur. İnsanlar bozulmasaydı ekmekler bozulmazdı. İktidar birçok dış ülkeyi karşısına aldı.
Anayasa Mahkemesi’nin TBMM’ni de bağlayan “yüksek öğretim kurumlarında sıkmabaş (türban) yasağına ilişkin kararı”na uygun davranan Prof. Dr. Rennan PEKÜNLÜ ikinci kez cezalandırıldı. Devletin güvenirliği, hukuk niteliği, saygınlığı onulması güç yaralar aldı. Yandaş kanallarda insanların gözlerinin içine baka baka son yılların sorumlularını göklere çıkaran övgüleriyle iş yaptığını sanan medya militanları arttı. Tarih bilmeyen iktidar ilgilileri dalkavukluklara özendiren tutumlar sergiliyor.
İÇTENLİK YOK
Yapaylık, geçiştiricilik, boşvericilik almış yürümüş. Hiç iyi haber yok. Trafik, suç ve terör olayları gazetelerin ilk sayfalarını dolduruyor. Kabadayılık siyasal alanda boy gösteriyor. Dış ülkede “Türkiye havlar ama ısırmaz” kötü sözünü geçersiz kılacak etkin bir çıkış, içtenlikli bir sevgi ve saygı davranışı görülemiyor. Günümüz Başbakanı, daha nasıl olacaksa “AKP’nin iktidarda olmadığını, hükûmeti oluşturmadığını” söyleyebiliyor. İktidar milletvekili, Atatürk düşmanı İskilipli Atıf Hoca’yı anlatırken duygulanıp ağlayabiliyor.
Ankara’daki SARACOĞLU MAHALLESİ’ndeki konutların zorla boşaltılması çabalarından çekinilmiyor. Mahkeme kararlarının genelde uygulanmadığına, tersine işlemlerin sürdüğüne ilişkin yakınmaların arkası kesilmiyor. “Anayasa’yı tanımıyorum” diyen, valilikten gelme İçişleri Bakanı değil miydi? Günümüz cumhurbaşkanı Anayasa’ya uyuyor mu? Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi ( ÖSYM) islâmî bilimler fakültelerinin kontenjanlarını artırıp bilim derslerininkini azaltmadı mı? İmam hatipleştirme sürmüyor mu? Seçimler için özel düzenlemeler, yardım ve destek çabaları duyulmuyor mu?
Seçim yaklaştığında ve seçim sırasında üzücü olaylar ve durumlar yaşanmaması için hepimiz çaba ve özen göstermeliyiz. Yazılacak daha neler var ama eleştiri aldığım uzun yazıları giderek kısaltmak istediğimden burada kesiyorum.
BAŞSAĞLIĞI
Yitirdiğimiz değerli sanatçı Levent KIRCA’ya Tanrı’dan engin rahmet, sanatçı arkadaşlarına, sevenlerine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.
|