Gerçek bağımsızlığın, özgürlüğün, bilimselliğin ve çağdaşlığın kanıtı, kültür ve sanat düzeyidir. Duygu soyluluğu ve düşünce gücüyle insanlığın geçirdiği uygarlık aşamaları, yaşamı anlamlı kılmaktadır. Toplumsal barışın, ulusal dayanışmanın temelinde de insanlık niteliğini dokuyan kültür ve sanat etkeni önde gelmektedir.
Basımevi Anadolu’ya gecikerek girmeseydi ülkemizin ve toplumumuzun durumu daha çok aydınlanır, gericilik ve tutuculukla “muhafazakârlık” denilerek dayatılan kimi ilkellikler, din ve mezhep kavgaları yaşansa da daha az olurdu. İnsanlık çiçeğinin suyu kültürdür. Toplumu devingen tutan, toplum dengesini sağlayan bu güçtür. Kaynağında bilginin, gelenek ve göreneklerle soy değerlerinin, insanlık gereklerinin bulunduğu kültür yaşamın en önemli dayanağıdır. Sanatı da kapsayan bu toplumsal değerler kümesinin bir öğesi olan sanat da duygu ve düşünceyi yansıtan yapıtları ortaya koyan yaratma ve yapım gücüdür. “Güzel sanatlar” deyimiyle tüm sanat dallarını içine alan niteleme, sanatla yaşama katılan seçkinlikleri anlatmaktadır. ATATÜRK’ ün “..yaşam damarı” ve “..alnında ışığı ilk duyan insan..” sözleri hepimizi düşündürmelidir.
GÜCÜMÜZDE
Yaşam koşullarının güçlüğü, siyasal nedenli ayrışmalarla sorunların iç karartan ortamında kültüre ve sanata gereken değerin verildiğini savunmak güçtür. Bilgi yerine inanç yeğlenmekte, kültür yerine dinsel gerekler alınmakta, sanat da din yönüyle yasaklarla engellenmektedir. Osmanlı döneminin sanat canlılığını bile arar duruma gelme belirtileri vardır. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na üvey evlât gözüyle bakılmakta, nice gereksiz yapılar büyük giderlerle tamamlanıp nutuklarla açılırken orkestranın binası yıllarca sürüncemede bırakılmaktadır. Devlet Opera ve Tiyatrosu’nun durumu da aynıdır. Sanatçıların yaşam koşullarıyla yeterince değil hiç ilgilenilmemekte, yenilenme, güçlenme çalışmalarına önem verilmemektedir.
Değişik nedenlerle giderek azalan kitap edinme ve okuma alışkanlığı kültür ve sanat alanında yabancılaşma tehlikesi duyurmaktadır. Kültür ve sanat yayınları azalmakta, magazin yayınları toplumu ülke sorunlarından uzaklaştırmaktadır. İmam hatipli sayısının artırılması, bilimin dışlanarak dinci militan yetiştirilmesi sakıncasını gündeme getirmektedir. Toplum düzeyinin kültür ve sanatla ölçülmesi gerçeğini kimse gözardı etmemelidir.
Suriyeli göçmenler bile güneşe koşarcasına ölümü göze alıp Avrupa’ya kaçıyorlar. Kültür ve sanat, uygarlığın ve demokrasinin güneşidir, esenlik ve güvenliğin kaynağıdır.
GERÇEK
Us (akıl)un, bilimin, bilginin, ahlâkın, adaletin, lâikliğin, çağdaşlığın, özetle insanlığın değerinin bilinmediği yerlerde kültürün ve sanatın değeri de bilinmez. Her şey halkın özgür istencinden, bağımsızlık ve yurtseverlik bilincinden kaynaklanır. Gerisi, boş sözdür.
“Başkanlık-partili başkanlık” söylemleri ve “ikili referandum” önerisiyle sözde “Yeni Anayasa” savları yeni yılın sorunları olma özelliklerini taşıyor. Siyasal tutkuyla bencilliklerin ulusal yaşamı çekilmez kılması olasılığı herkesi uyarmalıdır. 2016 yılının Anayasa tartışmalarıyla geçeceği sezilmektedir. Belirtiler olumsuzdur. Eğitim-öğretim çarpıklıklarının giderilmesine öncelik verilecek yerde koyu partizanlık ve karşıtlıklara özendirilmekte olan gençliğin içine düştüğü durumlar üzüntüyle izlenmektedir. Köktendincilikle yol almak isteyen gerici ve tutucuların bilgiye, kültüre, sanata ve yurtseverliğe yenik düşmeleri umudu yaygınlaşmalı, çabalar artmalıdır.
|