Yürürlükteki 1982 Anayasası’na taslak durumundayken karşı çıkıp yalnız yargıyla ilgili kurallarını 32 makale ile eleştirmiş, zamanın Devlet Başkanı’na iki, Başbakanı’na bir uyarı yazısı göndermiştik. Değişik dergi ve gazetelerde demeçler, sorulara yanıtlarla bu konuda sergilediğimiz duyarlık ve özenimizi kitaba da almıştık. Günümüz Başbakanı’nın bir tür gözdağı verircesine kendilerine uymaya çağıran sözleriyle TBMM Başkanı’ nın bu doğrultudaki çabalarını gözeterek durumu değerlendirmeyi uygun bulduk.
Anayasa oluşumları
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kanuni Esasi adlı ilk Anayasa 23 Aralık 1876 günlüdür. İkinci Abdülhamit’in Meclis’i kapatmasıyla bir yıl sonra işlemez duruma düşen Anayasa 19 Temmuz 1908’de Meclis’in yeniden açılmasıyla işlerliğini sürdürmüş, 1909’dan 1918’e kadar yedi kez değişiklik görmüştür.
Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın hukuksal dayanağı olan 85 no.lu Teşkilatı Esasiye Kanunu, TBMM’de 20 Ocak 1921’de kabul edilmiş olup cumhuriyetin ilanını öngören 29 Ekim 1923 günlü 364 no.lu yasa ile bir kez değiştirilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Anayasası 20 Nisan 1924 günlü, 491 no.lu Teşkilatı Esasiye Kanunu, 27 Mayıs 1960 Devrimi’ne kadar beş kez değişmiştir.
Dünyanın en iyi anayasalarından biri sayılan 29 Temmuz 1961 günlü, 334 no.lu Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 1980 askeri elatmaya kadar yedi kez değişmiştir. Bu Anayasa’nın kötü bir kopyası olduğu kanısını taşıdığımız şimdiki Anayasa, 7 Kasım 1982 günlü, 2709 no.ludur. Günümüze kadar 17 kez değişiklikle Başlangıç kısmı ve 114 maddesine dokunulmuştur.
Seçimler ve seçileceklerle ilgili değişiklikler elde olmak üzere yeni değişiklik metinleri Meclis gündemine alınma aşamasındadır. Ayrıca, Bütçe görüşmelerinde TBMM Başkanı’nın da Başbakan’ı destekleyen sistem eleştirisi gündemin boyutunu artırmaktadır.
Anayasa’nın özgeçmişi
Günümüzde yapıcılarının yargılanmak istediği 1982 Anayasası, 12 Aralık 1960 günlü, 2356 no.lu Milli Güvenlik Konseyi Hakkındaki Kanun’dan sonra 29 Haziran 1961 günlü, 2485 no.lu Kurucu Meclis Hakkında Kanun’la oluşan Kurucu Meclis’in iki kanadı Milli Güvenlik Konseyi ile Danışma Meclisi’nin ortak ürünüdür. Kurucu Meclis’ten çıkan metin 29 Haziran 1981 günlü, 2485 no.lu, Anayasanın Halk Oyuna Sunulması Hakkında Kanun gereğince yukarda belirttiğimiz 7 Kasım 1982’de halkoyuna sunularak % 92 oyla kabul edilmiştir. Değişmesi için çalışılan bu Anayasa’ya bile tam olarak uyulmamaktadır. Günümüz iktidarı sistem değişiklikleri olasılıklarını değişik ağızlarla tartışmaya açarak daha geride bir düzeni getirecek belirtiler vermektedir. Bu nedenlerle TBMM Başkanı’nın “Yeni Anayasa yapacağız, yazacağız” sözleriyle yansıyan karışıklığı irdelemek yararlı olacaktır.
Burada, Türkiye Cumhuriyeti’nde daha çağdaş, daha doyurucu, ulusal benliğe yaraşır daha etkin bir Anayasa’ya gereksinim duyulduğunu içtenlikle açıklamamız gerekiyor. Ancak anayasa yapımı tümden değişiklik anlamında yeniden yapılma-yazma çalışmasıyla Kurucu Meclis’in yetkisindedir. Şimdiki Meclis, kurucu meclis değildir. Şimdiki Meclis ancak Anayasa değişikliği yapabilir. Bu sınır, yürürlükteki Anayasa’nın 87. maddesi yoluyla 175/1. maddesinde önerme koşullarıyla birlikte öngörülmüştür. Değişikliği Hükümet ve siyasi parti Meclis grupları değil ancak 184 milletvekili isteyebilir. İstem, partiler adına değil milletvekillerinin kendi adlarına olur. 175. maddenin sonraki altı fıkrasında da yeni baştan, öncekini tümden kaldırarak yapımdan değil “değişiklik”ten söz edilmiştir. 23 Mayıs 1987 günlü, 3376 no.lu Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun’un hem adı, hem de 2. maddesi “Anayasa değişikliği”ni anlatmaktadır.
Anayasa yapımı, yasama organlarının en önemli görevi olmakla birlikte bunu Kurucu Güç olarak devlet kuruluşunda, yeni bir yapılanmada, rejim değişikliğinde (ihtilallerde olduğu gibi) yerine getirir. Olağan biçimde çalışan, seçimlerle değişen yasama organı ikincil (tali güç) olup Anayasa değişikliğinde başka yeniden Anayasa yapma yetkisi yoktur. Değişikliklerde yürürlükteki Anayasa’ya uyulacak, değiştirilmesi önerilemez kurallara el sürülemeyecektir. Ama öbür kuralları öyle değiştirebilir ki temel kurallar sulanır, etkisini yitirir. Görünen gidiş bu yoldadır. Bu da hukuksal hiledir. Anayasa’nın sakat doğumu olur, geçerliği tartışılır.
|