Genelkurmay Başkanı’nın basın toplantısında “kâğıt parçası” nitelemesiyle değerlendirdiği, askerî savcılığın geçerli ve gerçek bulmayarak takipsizlik kararı verdiği, iktidar ve yandaşlarının “belge” diyerek direndiği konuda Millî Güvenlik Kurulu’nun kurumları yıpratmaya yönelik söylem ve yazıların tepkiyle karşılanması nedeniyle kaçınılması çağrısında bulunması kanımızca geçiştirici ve yatıştırıcı bir yaklaşımdır. Başbakanın yalancı çıkarılmamasına ağırlık veren gidiş, suçlanan albayın tutuklanmasıyla Genelkurmay’ın yalanlanması sayılabilir. Terör örgütü üyeliğinin iktidar direnmesinin doğrulanması anlamında yakıştırıldığı olasılığı gözardı edilemez. Bu bir tür gövde ve güç gösterisidir.
Ceza Yasası, Ceza Yargılama Yasası telâşlı değişiklikleri ile günümüzdeki olayları kapsama alışa ilişkin geçici madde düzenlemeleri hukukun silâh gibi kullanılması durumunun ilginç örnekleridir. Demokratik bir ülke için de siyasal çoğunlukla her şeyin yapılarak yozlaşmaya kapı açmanın tehlikeli bir belirtisidir. AİHM kararlarının amaçlı yorumuyla ve uyum bahanesiyle yapılanların kimleri kurtardığına, kimleri siyasal etkiye ve baskıya açık olacağı sanılan ellere teslim ederek kapsamına alacağına bakılmalıdır. Yandaşlarını ve kendilerini koruma çabası ağır basmaktadır. Yargı birliği de tartışmalıdır.
Dokunulmazlık dosyalarının içerdiği suç türü, sayısı, iktidarın karşı çıktığı askerî yargı işlemleriyle, sessiz kaldığı Deniz Feneri, RTÜK Başkanı, dinlenme-izlenme olayları gözönüne alınırsa hukuk devleti yapısındaki yıkımların düşündürücülüğü benimsenir. Ayrıca kolluk güçlerinin rejimin güvencesi olduğuna ilişkin Başbakanın söylemi, hukuk devletinden polis devletine doğru geriye gidişin iktidar diliyle açıklanmasıdır. AB ve ABD baskılarıyla gündeme getirilen Heybeliada Ruban Okulu’nun açılması, ne olduğu belirsiz, kürtçülerle ilişkide söz konusu edilen “tarihi fırsat”, ermenistan sınırının açılması, Afganistan’a asker gönderilmesi, Yunanistan’ın sürekli silâhlanması, Kıbrıs sorunu, Irak-Kerkük olayları, İsrail ilişkileri, sıcaklığını artırarak sürdürmektedir. DTP’nin “askerin yetkilerinin kısılması” istemiyle “Sayın-gerilla” sıfatlarını kullanma inadı da gözetilirse devletin yararına bir gelişme olmadığı anlaşılır. Cumhurbaşkanını anlayışı nedeniyle övmeleri de boşuna olamaz.
Silahlı kuvvetlerin içinden medyaya haber sızdıranlar yakınması da üzerdinde durulacak çok çok önemli bir sakıncadır.
Yalnız bunlar mı?
DTP’li Diyarbakır-Sur Belediye Başkanı’nın kürtçe doldurulan karnelerini dağıttığı evde 10 yaşındaki çocuğa bir yıl boyunca kürtçe dersi verilerek gerçekleştirilen sakıncalı açılım gözlerden kaçmaktadır.
Bursa-Gemlik CHP İlçe Belediye Başkanı’nın makam odasının radyatör petekleri arasında bulunan “böcek” adlı dinleme aygıtı kulakların nerelere kadar uzandığını-uzatıldığını göstermektedir.
Millî Eğitim Bakanlığı Örgün ve Yaygın Eğitim Kurumları İzcilik Yönetmeliği değişikliğiyle 1. maddedeki amacın içinden “Atatürk ilkeleri doğrultusunda..” sözcüklerinin çıkarılmak istendiği yazılmıştır. Bunun yanında öğrenci giysileriyle ilgili çalıştay raporunun dinsel simgelerin uygun bulunmadığına ilişkin görüşle Bakana sunulduğu öğrenilmiştir.
Adana İl Müftülüğü 115 camide çocuklara Kur’an kursu açacaklarını bildirmiş. Küçük yaşta anlamadan, ezberle ve dinlence gereksinimine aldırmadan çocukların koşullandırmanın eğitimle ilgisi bir kez daha sorgulanmalıdır.
Hakkâri DTP’li milletvekili Hâmit Geylâni “PKK büyük ölçüde halk desteğine sahip..” diyerek teröristleri halk, halkı da terörist olarak göstermiş olmuyor mu? Tatvan’da teröristler için saygı duruşu nedir?
Mayın yasasını CHP’li 97, MHP’li 65, DTP’li 20, DSP’li 8, Türkiye Parti’li 1, bağımsız 5, toplam 196 milletvekilinin iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürdüğüne ilişkin haberler yayımlandı. Bu dayanışma ve birlikteliğin başka konularda da olması demokrasi için güvence sayılacak önemdedir. İktidar kanadıyla ayrımcılığın, organlararası ilişki bozmanın-bozulmasının, ayrıcalığın, karşıtlık ve kutuplaşmanın önleneceği yerde kışkırtıldığı bir ortamda toplumsal barış ve ulusal dayanışma için özveriyle davranmak yurttaşlık gereğidir. Özen gösterilmesi gerekli konular savsaklanıp ertelenmekte, olmadık konularla gündem değiştirilip halk avutulmakta, sorunlar yoğunlaşmaktadır.
Başka neler?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) İspanya’da ayrılıkçı partinin kapatılmasında bir aykırılık bulmamıştır.
Sanatı, bilimi yadsıma düzeyindeki siyasal tutum bozukluğunun neden olduğu ekonomik küçülmenin anlattığı yoksullaşma rakamlarla açıklanıyor. 1945’den sonra, 1994 ve 2001 krizlerini de geçen 2009 Ocak-Mart göstergelerindeki %13.8’lik düşüş gelecek günlerin daha da sıkıntılı geçeceğinin belirtisidir. Yaşam güçlüklerini kabul etmek istemeyen iktidar, memurlara %4’lük kırıntı zamla gerekeni yaptığını sanarak aldanıyor. Yöneticiler ve milletvekilleri kendi aldıklarını herkesin aldığını sanarak “Tok açın durumundan anlamaz” halksözünü anımsatan bir duyarsızlık sergiliyor.
Bu durumla bağlantılı sayılacak Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)in yayımladığı 2008 yılı evlenme ve boşanma istatistiklerine bakmak yararlı olur. 2008’de 641 bin 973 çift evlenmiş, 99 bin 663 çift boşanmış. İmam nikâhı takiyyeli evlenmelerle, rakamlara yansımayan rakamlar resmî rakamların dışındadır.
Toplumdaki gereksiz tartışmaları, çekişmeleri, insanların çektiklerini, iktidarın ve kimi siyasi partilerin olumsuz girişimlerini, sakıncalı kalkışmalarını bırakıp yargı, asker, bilim düşmanlığına soyunup iktidar şakşakçılığı yapan sözde aydınlara, bu utandırıcı tiplere yer veren yayın organlarına ne demeli? Üniversitelerde yuvalanan siyasal tetikçilerin gençlere yol gösterip örnek olması olanaksızdır.
Gereksiz ve yanlış bir tutuklamanın itiraz üzerine kaldırılması yargıya güven konusunda önemli bir gelişmedir. Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek’in salıverilmesinin hızla sağlanması anlamlı ve olumlu bir işlemdir.
Kitap
Bilgi Yayınları arasında Ümran Avcı’nın “Kum Saati- Suikastten Önce Son Saatler” adlı kitabı okuyucuların ilgisine sunulmuştur. Canlarına kıyılan Türk aydınlarının son günlerini olanakları ölçüsünde saptayıp bilgilendirerek topluma katkıda bulunan, yitirdiğimiz seçkin değerleri daha iyi tanıtan yapıtı nedeniyle Avcı’yı kutluyor, okurlarımıza kitabını salık veriyorum.
|