‘‘Ekonomide tarihi fırsat‘‘ ve ‘‘Ekonomik kriz ve yatırımcı pusulası‘‘ başlıklı yazılarımda belirttiğim gibi bu kriz bir fırsat ortamı yarattı ve paniğe kapılmayan bazi yatırımcılar bu niymetten yararlandı ve kismen halen yararlanıyorlar. Paniklemeyip sakin olmakta her zaman fayda vardır (bkz. son yazım: ‘’nabızınızı boşa harcamayın“).
Bu arada şu anda bir durum tespiti yapmakta fayda var.
Mağazaları göz önünde bulunduralım. Belirli dönemlerde indirimli satışlar başlar. Evvelden şu gün indirimli satmaya başlayacağız diye belirttirler. Ilk gün ana baba günü olur ve işin kaymağı gider ve sonrakı günlerde uygun fıyata mal bulmakta zorlanabilinir. (Doğru tespit yapmak şartıyla) erken davranan genelde karlı olur.
Almancada bir deyim vardır: Erken davranan kuş solucanı yakalar.
Geç davrananlar için asıl soru: Şu anda halen yeteri kadar „solucan“ var mı?
Şu anda yatırımcılarda halen bir „acaba“ soruları var kafalarında. Yani piyasaların düzeleceğine inananların sayısı halen çok düşük. Demek ki ekonomi/piyasalar gerçekten düzelirse borsaların gideceği daha çok yol var. Ancak körü körüne hisselerin peşinde koşan acemi yatırımcılar artık çıkışa inanıp alım yaptığı zaman zaten satış yapıp elveda zamanı geldi demektir.
(Borsa aleminde ) rahmetli büyük önder ve üstadımız Sayın Kostolany‘ nin bir lafı vardır: „Iki şeyin peşinden koşmayacaksın: Biri tramvay, öbürü hisse senetleri. Bir sonraki (fırsat) kesin gelir“.
Yalnız Sayın Kostolany‘ nin deyimine bir ekleme yapmam gerek: Bence bir sonraki tramvay ancak şimdiki tramvay hedefine ulaştığı zaman gelir ve hareket eder. Bu da borsanın şu anki hareketin nerde olduğuna ve ne zaman biteceğine bağlı. Şu anki hareketin başındaysak tramvaya halen binmekte fayda olabilir çünkü bir sonraki tren hayli geçikebilir.
Duruma daha detayli baktığımız zaman şöyle bir tespite varabiliriz:
Şu an ekonomik krizin yaraları sarılıyor ama yara alan şirketler tekrar (yakın zamanda) sıhhata kavuşabilir mi bilinmez. Yalnız benim kanımca bankalarda durum biraz farklı. Bunu ekonomi ile ilgili son yazılarımda da belirtmiştim. Türkiye’deki bankalar krize hazırlıklı girdiler ve bütün olumsuzluklara rağmen geçen sene kar yazdılar. Bu kar genelde dağıtılmadı ve yedeklere yada sermayeye eklendi. Bu senenin ilk çeyreğinde bankalar yine güzel karlar yazdı. Önümüzdeki günler bankalar ikinci çeyrek karlarını açıklayacaklar ve muhtemlen bunlarda çok güzel gelecekler. Enflasyon ve faizlerler çok düştü ve özellikle faizler muhtemelen daha da düşecek. Bu bankaların karlarına çok olumlu yansıyacak.
Kriz olmayan ortamda sirketler satın almalar ve birleşmeler yada başka yatırımlar (üretimi arttırma, pazarlama vs.) için bankalardan kredi alırlar. Kriz olan ortamda bu sefer yine geçici para ihtiyaçlarını bankadan karşılarlar. Aslında kanımca bankalar (enflasyon ve faizler artmadığı sürece) her ortamda karlı çıkarlar.
Zaten IMKB‘ nin toplam piyasa değerinin büyük kısmını bankalar oluşturuyor. Bundan dolayı endeks güçlü duruyor.
Son zamanlarda bazi ‘‘sözde uzmanlar“ bizim endeksin güçlü durduğunu ve dünya piyasalarından olumlu şekilde ayrıldığını yazıyorlar (ki buna zaten herkes biliyor). Sözde bazı aracı kurumları „VOB“ dan dolayı endeksi yüksek tutuyorlarmış, daha fazla rant peşindelermiş, yok başka amaçları varmış, yok daha ne kadar dayanırlarmış fasa fiso vs..
Zaten bu medya ilginc bir şey. Biri birşey yazıyor öbürü hemen üzerine zıplıyor, yeter ki haber servisi yapılsın. Geçen gün dünya basınında birçok medya kuruluşunda Michael Jackson‘ un son provasından görüntüler diye bazi resimler çıktı ve bunlar çoğu ajanlardan satın alındı ve hemen servis yapıldı. Sonra farkına varıldı ki birisi eski resim gagalamiş ve yetkililer özür dilemek mecburiyetinde kaldı. Hızlı haber yapma isteği gittikçe haberlerin kalitesini bozmaya başladı.
Tekrar IMKB‘ ye dönersek yönü ile ilgili hangi varsayıma varabiliriz?
Bence bankalar güzel karlar açıklamaya ve IMKB’de teşkil ettikleri paydan dolayı endeksi olumlu etkilemeye devam edeceklerdir. Endeksi kanımca aslında bankalar sürüklüyor. Endeks yükseldikçe öbür hisselere de talep geliyor ama bu sirketlerin ekonomik altyapısı bunu hak ediyor mu bilemem.
Tramvay hikayemize geri dönersek şöyle diyebiliriz: Tramvayın daha gideceği yol var ve binmekte fayda olabilir. Yalnız önemli olan tramvayda doğru (yani altyapısı kuvvetli) yere oturmak. Neticede her binek gibi bu tramvayda kazada yapabilir.
Not: Kelin ilaci olsa kendi başina sürer. Üstteki yazim (ayni ekonomi ve borsa ile ilgili bütün öbür yazilarim gibi) kendi görüşümü yansitir. Işin püf noktasini çözmüş olsam bu yazilarimi sirf Almanya yada Türkiye‘den değilde dünyanin çeşitli köşelerinden bir elimde kokteyl ile sahil kenarinda yerliler tarafindan yelpazelenirken yazmak durumda olurdum.
|