Çin’in kuzeydoğusundaki Urumçi’de Uygur Türklerine karşı kıyım olaylarının yaşandığı günlerde iktidar kesiminin günler süren suskunluğu cılız tepkilerle giderilmeye çalışıldı. Irak’ta Kerkük Türkmenlerine yönelik saldırılar da gözetilirse Gazze’deki İsrail girişimlerine gösterilen tepki, Araplara, Hamas’a verilen destek karşısında şimdiki çıkışların ne etkisi olabilir? Ne sonuç doğurur?
Cumhurbaşkanıyla iktidar partisi birlikteliğinin vereceği sonuca önceden değinmiştik. Yanılmamışız. Cumhurbaşkanı askerlere sivil yargı yolunu açan yasa değişikliğini imzalayarak yayına gönderdi. İktidar yandaşlarının koşullu ve önerili saydıkları imzalamayı bir de bilgisizlikle “onay” diyerek sunmaları var. Cumhurbaşkanının onama yetkisi değil, geri göndermeyecekse imzalayıp yayımlama görevi var. Anayasa’ya aykırılık açıkken, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’ya ve hukukun üstünlüğüne bağlılık andı bilinirken bu temele değil de iktidar partisinin yanlışlıklar içeren raporundan yana çıkarak yasa değişikliğini imzalayıp ne yapacağı kestirilemez Anayasa Mahkemesi’ne topu atması iyi olmamıştır. İktidarın imzayla birlikte öne sürülen görüşlere uyması zorunluluğu yoktur. Geri çevirme gerekçesine uymayan iktidarlar, gerekçe olmayan imza açıklamasına hiç uymaz. İlgisiz olayları, ortamı ve koşulları ayrı ülkeleri örnek gösteren iktidar kanadının amacı açıktır. Silâhlı Kuvvetleri her yönden etkisiz hale getirip yalnız ölmeyi onlara bırakmak.
Çelişkiler yalnız bu mu? Genelde olumlu giden bir şey bulmak, mutluluk duymak olanaksız kaldı. Örneğin “Ergenekon” adı verilen sözde yapılanmaya “terör örgütü” denilerek iddianameler düzenleniyor, olay yerine, yetki sınırına bakılmadan İstanbul’da toplanıyor da, PKK terör örgütü değil mi? Neden onun için böyle bir uygulama yok? PKK’nın saldırıları da arkası kesilmeden sürüyor. Dört işçinin ölümünden sonra mayınlarla yine şehitler veriliyor. DTP’liler Bask örneğinin uygulanmasını istiyor. Kışkırtıcı, bölücü, ayrılıkçı konuşmalardan vazgeçmiyorlar. Her şey olup her şeyi yapabilmelerine, her yönden tam eşit yurttaş olmalarına karşın azınlıkların bile yakınmadığı konuları-sorunları gerçekdışı anlatımlarla gündeme getiriyorlar. Demokrat görünmek için iktidarın da muhalefetin de etkin yanıttan kaçındıkları ortamda düşmanlık eylemleri, korsan gösteriler, araç kundaklamaları birbirini izliyor. Mayın döşeyenlere karşı bildirilen asker operasyonlarının sonuçlarına ilişkin doyurcu bir açıklama yok.
Toplum iktidar ve medyasıyla oyalanıyor. Gerçekler unutturulup geçiştiriliyor. Ilımlı İslâm devletine doğru her gün bir adım daha atılıyor. Rejimin güvencelerine ilişkin uluorta konuşmalarla yurttaşların ve hukukun güvencesi yıkılmak isteniyor. Dinci amaca uygun yapılanma, partizanlık, kadrolaşma her organı, her kurumu içine alacak biçimde genişleyip güçleniyor. Uyuyanlar, uyutulanlar, çıkar nedeniyle ilgisiz ve tepkisiz kalanlar yanında ayrılmayı düşünemeyen sorumluların zayıflıkları da var.
2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Oteli kıyımı gereken önemle ele alınmadı. İktidarın ağır kusuru ortada. Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeme bahanesiyle 37 yurttaşa kıyıldı. Ergenekon soruşturmasında hastalananlar, Kuddusi Okkır gibi ölenler oldu. Sorumlular için bir yaptırım belirlenmesi bile savsaklanıyor kanısı uyanıyor.
Tarikatçıların havaalanlarını nasıl kararttıkları görülüyor. Oyuncak bebeklerden bile tahrik olacak kadar erkekliğinin düşüklüğünü açıklayanların peşinden gidenler ne duruma gelindiğini gösteriyor.
Rus patriği RTE’ı Davos olayı için övüyor, peşinden Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılacağına ilişkin bilgi aldığını açıklıyor.
YÖK lisans harçlarına yeni öğretim yılı için zam yaptı. Millî Eğitim Bakanlığı “dizaltı” etek ve öğretimin Belediyelere devri ile uğraşıyormuş. İşçi sendikalarının toplu sözleşme anlaşmazlığının hızlı sonuçlanmasını özveriyle benimsemeleri de dikkat çekici.
Mersin Bahşiş Belediyesi MHP’li Başkanının Belediyenin borçlarını ödemek için kimi binaları ve araçları satışa çıkarmak zorunda kalması da düşündürücü.
Çanakkale şehitliklerinin tarikat yuvası durumuna getirilmesi olasılığı kimi yakınmalara yol açtı. Özel kuruluşların paralı gezdirme düşüncesi şehitliğin anlamıyla ters düşen bir uygulama biçimi. Kimi rehberlerin dinsel söylemlerle çalıştığı alanın büsbütün sömürü ortamına dönüşmesi tehlikesi açıktır.
İktidarın borazanı durumuna geldiğine ilişkin eleştirilere neden olar TRT’nin çocuk kanalında yayıhlanan “Arthur” adlı çizgi filmle dinsel baskı örneği verdiği konuşulmaktadır. RTÜK denetimi dışında bırakılan TRT’nin hangi anlayışın elinde ne duruma geldiği üzüntüyle izlenmektedir.
Suç olayları, suçlara karışan devlet görevlileri, kimi belediyelerin borç içinde yüzmelerine karşın gösteri amaçlı savurganlığı, işsizlik, ekonomik krize karşın duyarsızlık ve avutma çabaları, TBMM Başkanlığı seçimi için yoğun kulis, Kuzey Kore’nin füze denemeleri, ABD ile Rusya’nın sınırlı dayanışma-anlaşma durumu, A-KA-PE (AKP)’nin ertelenen kimi il kongreleri, yasama organının tatili ve Başkan seçimi için tatilde toplanması, Yüksek Askerî Şura hazırlıkları, ay sonunda başlayacak yargı aravermesi (adlî tatil) konuşulup yazılan olaylar.
Öldürülüp başı kesilen Münevver Karabulut’un katilinin yakalanamaması, yeni Valiler ve Emniyet Müdürü atamaları da böyle.
Her şeye karşın Atatürkçü kesimde özlenen dayanışma gerçekleşemiyor. Ancak Dil Derneği’nin yeni çalışma yeri edinmesi, dil severlerin, ilericilerin, gerçek demokrat yurtseverlerin katkısı umut vericidir. Dil Derneği’nin “Türkiye İş Bankası Mithatpaşa Şubesi - Ankara (4228) 894 952” sayılı hesabına yapılacak bağışlarla Atatürk’ün vasiyetinin çiğnenmesi olayına karşı çıkışların anlamı ve gücü artacaktır.
Yaz sıcaklarının ağırlığını ve sıkıcılığını duyurmayan dinlenceler, esenlikler, umulanın elde edilmesi mutlulukları diliyoruz.
|