Kilis Yardımlaşma derneği  

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

 Orhan SELEN

Devamı

İktidarın imdadına Nabucco yetişti. Hazar petrolünü Avrupa ortalarına ulaştıracak boru hattının 2/3’nin Türkiye’den geçmesi, kimi birlikteki ülkelerin vergi ve indirim konusundaki istemleriyle Rusya’nın soğuk duruşu dışında, yatırım yönünden katkı sağlayabilir bir girişimdir. Görkemli olmasına özen gösterilen imza töreniyle hem dikkatler başka yöne çekilmiş, hem de büyük bir başarı biçiminde sunulmuştur. Yan ve ağız değiştiren medyanın önyargılarıyla iktidarın gerilen sinirleri biraz olsun gevşemiş görünmektedir. 13 Temmuz 2009 imzaları bakalım neler getirecek? Neler götürecek? Yoksa umutlar sönecek mi?

Ama huylu huyundan vazgeçmiyor. Günümüz Başbakanı kendisine yöneltilen eleştirileri mahalle kavgasına tutuşanların ağzıyla karşılayarak “deterjan-sen-yahu” sözcüklerini sıklıkla kullanıyor. Hele “aklan da gel” demesi iyice güldürüyor. Kendisinin Meclis’te bekletilen dokunulmazlık dosyalarındaki suçlarını gözardı ederek siyasi tutumları kınaması kimi halksözlerini-atasözlerini anımsatıyor. Düzeyimizi koruyarak eleştirimizi kendimize yaraşır biçimde yapıyoruz.

Uygur Türkleri için cılız da olsa çıkışlara başlayan Başbakanın çelişkilerini muhalefet ortaya koyuyor. Ne denilse aldırdığı, umursadığı, yanlışından döndüğü yok. Karşılıklı suçlamalarla zaman dolduruyorlar. Ülkenin içerden yıkılmasına yönelik çabalar karşısında iktidarın adamsendeciliğine kanıksandı. Meclis çoğunluğundan, Hükûmetten başlayıp Cumhurbaşkanlığına, sonra yetkileri içindeki kurum ve kuruluşlara uzanan ele geçirme operasyonunun sonuna yaklaşılıyor. Devlet birimlerinden, yüksek kurullardan, üniversitelerden, yargıdan sonra Silâhlı Kuvvetler kalesine sıra geldi. Yasal işlemler iktidar-Çankaya birlikteliğinin dayatmaları olarak, üstelik Anayasa değiştirilmeden, aykırı biçimde yürürlüğe konuldu. Silâhlı Kuvvetler karşıtları, belirgin kürtçüler saldırılarını artırdılar. PKK’yı aklayıp askerleri karalamak oyunları tezgâhlanarak sürdürülüyor. Meclis dinlencede. Başkan seçimi için arada toplanıp dağılacak.

Kürtçülerin elindeki belediyelerin yaptıklarına bakan yok gibi. Cumhurbaşkanıyla görüşürlerse sunacakları istekler ve öneriler çizelgesine değinen de yok. Hürriyet yazarlarından Özdemir İnce’nin ince ince yanıtlar verip öğretmeğe çalıştığı gerçeklere aldırılmıyor. DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna’nın gerçekdışı savlarla kışkırtmaya çalıştığı, Apo övgüleri ve posterleriyle yürüyenler giderek azgınlaşıyor. Hakkâri’nin Çukurca İlçesi’nde mayınlar, Diyarbakır’da bir polisin öldürülmesi, Adıyaman’ın Gölbaşı İlçesi’nde ağır silâhlarla açılan çapraz ateş sonucu şehit düşen 6 çocuklu, 53 yaşındaki korucu. Kürtçülük ve şeriatçılık darbe kuruntuları ve dedikoduları içinde her gün adım adım ilerliyor. Mazlum-Der’in Mîlli Eğitim Bakanı’nın girişimlerinden yüreklenerek Diyarbakır duyuru tahtalarını donattığı andların kaldırılmasına ilişkin çizgili, çok çirkin afişler. Yönetimim anlamsız hoşgörüsü, kürt kökenlilerin Meclis’teki sayısı, yönetimdeki etkin görevleri, kimi valilerin saçma sapan sözlerinin işlemsiz kalması, dış destek güvencesi etkili olacak ki kural tanımıyorlar.

Güney Kıbrıs Rum yönetimiyle sıkıfıkılığını sürdüren KKTC Cumhurbaşkanlığına nasılsa gelen-getirilen MAT, Hükûmetinin Dışişleri Bakanının katılmadığı bir kurulla çalışma ziyareti için 13 Temmuz’da Ankara’ya geldi. İktidarla birlikte yeni ödünlerle Kıbrıs cephesini zayıflatacakları anlaşılıyor. Halkın çoğunluğunun istencini hiçe sayarak Ankara’nın desteğiyle kişisel yaklaşımını yaşama geçirecek ve Kıbrıs da gidecek.

Yargının gerçekleşmeyen bağımsızlığının önündeki engelleri kaldırmadan, gerçekten bağımsız Türk Yargısından sözedilemeden sivil-asker yargı tartışmasının sürdürülmesinin hiçbir yararı yoktur. Deneyimli, savunma ve karar yanlarından yıllarca çalışmış biri olarak içtenlikle söylüyorum ki askerî yargı sivil yargıdan daha bağımsızdır. Yanlarla ilişkiler kuran, avukatlara bağırıp çağıran, dosyasını inceleyeceği dâvacı aleyhine aynı dosyadaki sanık gazeteciyle bir sayfalık röportaj yapıp karara katılan, Yargıtay üyesi olmak için dâvayı ve karşı dâvayı reddedip ortayol izleyen, nice değişik durumlar, tutumlar, kusurlarla mesleğe yaraşır olmayanların bulunduğunu gazete haberlerinden de öğrenebiliyoruz. Yargı bağımsızlığı konusunda İsmet İnönü’nün Lozan’da verdiği unutulmaz uğraşlardan, Atatürk’ün saygılı duruşundan sonra 1961 Anayasası ile girişilen çabalar olumlu sonuçlara ulaştırılamamıştır. Önerilen siyasal iktidarların inadıyla gerçekleşmemiş, Türk yargısı da bağımsızlığını kazanamamıştır. Nice örnekler verilebilir. Şimdi Silâhlı Kuvvetleri de zayıflatarak iktidar vesayeti artırılmak istenmektedir. Yargı tartışmaları ve ayrımı yarar değil, zarar verir. İktidar yargıdan elini çekmeli, gölge etmemelidir. Oysa …

Özveriyle çalışan hukukçular bağımlılık zincirlerini kıracak, soylu ve yürekli duruşları, gerçek meslek adamlarına yaraşır davranışlarıyla er-geç bağımsızlığı gerçekleştirecek, iktidarlara yanaşmış, kullanılmış, kişisel düşkünlüklerine esir olmuş lekelileri aralarında barındırmayacaklardır. Çoğunluğun övgüye değer yapısı ve yaşamı ulus için başlıca güvencedir. Polisi rejimin güvencesi sayarak kanun devletinin de gerisine düşen bir anlayışın çağdaşlıkla, uygarlıkla, demokrasiyle hiçbir ilgisi olamaz.

Kınamak yeter mi?

Uluslararası değerimiz, seçkin sanatçı İdil Biret’in İstanbul Topkapı Sarayı’ndaki konserine saldıran, bahanelerinin gerçekdışı olduğu özür dilemeleriyle de açığa çıkan Alperen Ocakları’nın durumu ve tutumu daha iyi ortaya çıkmıştır. Sivas kıyımını anımsatan girişimin çirkinliği, ilkelliği, bağnazlığı yalnız Kültür ve Turizm Bakanı’nın kınamasıyla, kimi aydınların eleştirileriyle değil yurtdışındaki yansımalarıyla da söz konusu edilmiştir. Tarihi yeterince bilmeden, Osmanlı’nın yediğinden-içtiğinden habersiz, saray ortamlarındaki müzikli sanat etkinliklerini öğrenmeden, ırkçı-dinci bir katılıkla ortaya çıkıp ülkemiz hakkındaki kanıların olumsuzluğunu pekiştiren ayaklanma, yıkma, yakma kalkışmasına katılanlara bakmak, savunmalarını ve destekçilerini dinlemek kanı edinmek için yeter. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma başlatması kötülüklerin önlenmesi, kötü örneklerin yinelenmemesi için olumlu bir başlangıçtır. Yeter ki etkin biçimde yürütülüp sonuçlandırılsın.

YÖK’te yok yok