Evet Obama Amerika‘ nın ilk siyahi başkanı olacak ve bu durum o ülkede demokrasinin ne kadar kök saldığının bir işareti. Demek ki anlayış, zihniyet ve ezberi bu ülkede değişmiş. Daha yakın tarihte köleliğe uygun gördükleri insanları şimdi başkanlık için uygun görmüşler.
En alt kademeden en üst kademeye terfi, helal olsun. Zaten Amerika bir göç ülkesi ve durum önümüzdeki yıllarda da daha da belirgin olacak. Latin Amerika kökenli insanların nüfusu gittikçe ağır basıyor ve bu gidişle 40-50 sene sonra Amerika‘ da coğunluğu oluşturucaklardır. Dolaysıyla ispanyolca Amerika‘ da en çok konuşulan dil olmaya aday. Bu multikültürel oluşum Obama‘ nın seçimi destekleyen önemli bir olgu.
Sevgili okurlarım, şimdi şu soru aklınıza gelebilir:
Almanya‘da da Türkler nüfus açışından baya ağır başıyorlar, aşağı yukarı 50 seneden beri o ülkede yaşıyorlar. Zenciler gibi en alt kademeden yani köle olarak gelmediler (kısmen köle gibi çalışmış olsalar bile) ama bu ağırlığı herhangi bir şekilde politik açıdan değerlendirebildiler mi, ya da değerlendirmek üzereler mi?
Almanya’nın durumunu bir incelersek Türk kökenli vatandaşlarımız ister politik açıdan, ister herhangi başka bir dalda, yeteri kadar ağırlığını koyamamışlardır.
Türkler‘den yıllar sonra Ruslar, Polonyalılar ve başka ülke vatandaşları Almanya‘ya geldi. Bunlar çoğunlukla azami 10-20 seneden beri buradalar ve bizimkilerden daha az mesafe kaydetmiş sayılmazlar..
Bunun böyle olmasındaki en önemli etken entegrasyondur. Bu entegrasyon sorunu ile ilgili kitaplar yazılabilir ama neticede buda bir olgu.
Bu arda şunu da belirteyim: maşallah senelerce anavatanları gurbetçilerden desteklerini hiç bir zaman esirgemedi. Türkiye’deki şeçimlere katılmak için bile anavatanımıza gitme zahmetinde bulunmamız gerekiyor. Uçak havaalanında yabancı kimlik sahiplerine hemen buyur diyorlar, T.C. pasaportun olduğu zaman biraz daha zahmetli oluyor.
Alman kimllik cüzdanı ile Türkiye’ye giriş yapıyorsunuz, T.C. nüfus cüzdanıyla olmuyor, pasaportun nerde sorusuna muhatap kalıyorsunuz.
Türkiye’de biraz üvey evlat muamelesi gören gurbetçilerimiz, bazı dönemlerde has evlat mertebesine terfi ediyorlar.
Şu anda ekonomik kriz var ve döviz nerden bulabiliriz diye düşünürken yurt dışında yaşıyan gurbetçilerin paralarına göz diktiler ve "bavulla para taşıma yasası" olarak bilinen bir düzenlenmeye gittiler.
“Gel bakalım evladım, seni çok seviyorum, bak senin için özel yasa da hazırladık, gel getir harçlıklarını bize borç ver.”
“Tamam, babacığım, ama beni çok seviyorsun, değil mi?
„Ah, hiç sevmez olurmuyum”
„Ama bizle hiç ilgilenmiyorsun?”
„Yok öyle şey olur mu”.
Işte belli dönemlerde yurt dışındaki gurbetçilerin varlığı akıllarina geliyor.
Şimdi asıl sorumuza geldiğimiz de, yurt dışında entegrasyon zorluğu çeken, üvey evlat muamelesi gören, değişik problemlerle uğraşan vatandaşlarımız ağırlığını koyamamış.
Bu sırf Almanya‘ da ki gurbetçilerimiz için geçerli değil, öbür ülkelerde de ayni sorunlar var. Önemli ülkelerde Ermeni lobisi var, Yahudi lobisi var, şunun lobisi bunun lobisi var. Bizimde hobilerimiz var, fobilerimiz var ama lobilerimiz yok yada çok marjinal düzeyde. Ama uzun süredir bir kıpırdamamızın olması bizi endişelendirmesin.
Özellikle şu anki genç kuşağımızın anlayışı farklı ve son dakika süprizlerini severiz, futbolda olduğu gibi. Futbol Avrupa Şampiyonasında 90 dakika yapamayan takımımız 2-.3 dakikada goller atmaya bildiği gibi. Bunun için süprizlere hazır olalım.
Bu bakış açışından ilk süprizi Sayin Cem Özdemir yaptı. Evvelden Alman Parlamentosunda milletvekilliği yapan, şu anda Avrupa Parlamentosu milletvekili olan Cem Özdemir, Bayan Claudia Roth ile birlikte Yeşiller partisinin eş başkanı seçildi.
Belki Cem Özdemir‘ in seçimi bir tetiklenmeye vesile olur ve vatandaşlarımız kader muhabbetini bırakıp kendi geleceğini kendileri ellerine alır ve politik arenada daha aktif olur.
Bu açıdan:
Sıfıra sıfır, elde var bir!
|