Bilindiği gibi Almanya’da nüfus azalıyor ve yaşlı insanların sayısı sürekli artıyor. Yaşam süreside gittikçe uzuyor. Bu durum emeklilik sistemini özellikle de sağlık sistemini büyük bir problemle karşı karşıya getiriyor. Bir ara yaşı baya ilerlemiş vatandaşlara belirli pahalı tıbbı müdahalelerin gereksinimi ekonomik açıdan sorgulanmaya başlanmıştı.
Almanya‘ da Fritz-Beske-Enstitüsü tarafından yapılan aktüel bir araştırma ise çok düşündürücü sonuçlar ortaya çıkardı: Almanya genelinde özellikle insanların yaşlanma döneminde ortaya çıkan hastalıklarda sayısal bir sıçrama olacak. Demans hastaların sayısı 2050 senesine kadar 2 katına çıkacak (2,2 milyon). Ayni dönemde beyin kanaması vakaları 62 % artacak (senede ortalama 301000 yeni vaka), Ayrıca 2050 senesinde nüfusun yüzde 51’i yüksek tansıyon, yüzde 21,6’i Osteoartrit (OA), yani halk arasında bilinen ismiyle kireçlenme ve yüzde 16,2‘i işitme sorunu yaşayacak. Kalp krizi geçirenlerin sayısı yüzde 75 artacak.
80 yaşını aşmış olan insanların sayısı 2,5 katına çıkacak. Geriden yetişen kuşak yüzde 35 küçülecek ve çalışmayanların sayısı yüzde 38 artacak.
1,6 çalışan 1 çalışmayana denk gelecek.
Anlaşılan sistemin çökme ihtimalı çok yüksek. Muhtemelen işsizlik artmaya devam edecek ve istihdam olan insanların sayısı azalacak. Dolaysıyla sağlık ve emeklilik sistemine giren para azalacak ama bu sistemden yararlanmak isteyen ve hakkı olan insanların sayısı artacak. Üstteki yeni verileri de göz önünde bulundurursak sağlık sisteminde oluşan masraflarda resmen bir patlama yaşanacak. Işin ilginç tarafı da bir kurtuluş yolunun gözükmemesi. Almanya’da zaten nüfüs geriliyor ve çocuk yapmak pek revaçta değil.
Bu durumu değiştirmek icin yeni bir uygulamaya gidildi. 1.Ocak.2007 tarihinde yürürlüğe giren Ebeveyn Parası (Elterngeld) uygulamasına göre çalışan bayanlar en son çalıştıkları 12 ayın gelir ortalamasının yüzde 67’sini -1800 Euro’yu geçmemek kaydıyla- 12 ay boyunca çalışmadan alacaklar. Eğer babalar da 12 ayın sonunda ben de çocuk bakacağım derlerse 2 ay da onlar için Elterngeld ödenecek.
Yani toplam 14 ay süre ile anne ve babalar çalışmadan evde oturup bu paraya hak kazanacaklar. Daha önce çalışmayan bayanlar ise 12 ay boyunca ayda 300 Euro Elterngeld alacaklar.
Tüm bu avantajlara rağmen bu uygulamanın pek amacına ulaşdığı söylenemez.
Sistemin çöküşünü engellemek için pek alternatif yok. Emeklilik yaşı 65‘ den 67‘ ye yükseltildi, belki yakında 70’e çıkarırlar ama burda da pek pay kalmadı. Başka bir yöntem genç nüfusu göçmenler sayesinde arttırmak. Buda pek mümkün gözükmüyor. Hem Almanya göçmenler açısından eskisi gibi rağbet görmüyor hemde göçmenler gelse bile yeteri kadar istihdam imkani yok.
Maalesef ufukta çözüm gözükmüyor. Almanya’da üstte bahsettiğim araştırmaya göre 2050 senesinde 10 milyon kişi 80 yaşının üstünde olacak. Nüfüs ozaman muhtemelen 80 milyon civarına düşeceğini varsayarsak her sekiz kişiden biri 80’nin üstünde olacak. Almanya sosyal bir devlet ve bahsettiğim kesim hem devletten ya emeklilik yada sosyal yardım şeklinde para alacak bir de sağlık masrafları karşılanacak. Bunu sürdürmek mümkün mü? Muhtemelen yetkililer bu döngüden kurtulmanın yolunu hızlandırılmış şekilde aramaya başlamıştır. Bana sorarsanız ufukta çözüm yok ve sistem çökmeye mahkum.
Bu arada Türkiye’nin durumu nedir ve bu rapordan alabileceği ders varmıdır?
Türkiye gelişen bir ülke ve genç nüfusu yüksek. Istihdam olanakları sağlanırsa genç nüfus rahatlıkla bir yada iki evvelki kuşağın emeklilik parasını ve sağlık masraflarını karşılıyabilir. Su anda Türkiye’de yaşam beklentisi Almanya’ya kıyasla daha düşük (ama yakın zamanda muhtemelen hızlı yükselecektir) ve orda da pek problem gözükmüyor. Genç nüfus için istihdam imkanı var mı? Türkiye elindeki imkanları gittikçe daha iyi kullanıyor. Doğu bölgesinin malum sorunlardan dolayı Gayri Safı Millî Hasıla’ya pek katkısı olmamıştır. Hemen hemen Türkiye’nin yarısından fazlası devre dışı. Şu anda çeşitli paket ve açılımlar yapılmak ve hedeflenmektedir ve çark hızlanmaya başlayacak.
Türkiye’de şu anda yaşlanan nüfustan ileriye dönük kaynaklanabilecek herhangi bir sorun gözükmüyor. Zaten yazılarımda hep bahsettiğim oluşan yeni dünya düzeninde gelişmiş ülkelerin pabucu dama atılacak ve gelişen ülkeler sahlanacaktır. Muhtemelen orta ve uzun vadede gelişen ülkeler göç ülkeleri olacaktır ve şu anda gelişmiş olan ülkelerden gelişen ülkelere göçler başlayacaktır. Dünyada ilginç şeyler olacak ve düzen tamamen değişecektir.
Yalnız Türkiye’deki şu anki genç nüfus ve ondan sonraki kuşak(lar) refaha kavuşursa ve eğitim düzeyi yükselirse aynı şekilde çocuk sayısı azalabilir ve birkaç kuşak sonra ayni sorunlar Türkiye’de ve şu anki öbür gelişmekte olan ülkelerde de baş gösterebilir. Refah sayısı yükseldikçe insanlar kendini tüketime vuruyor ve dinden de uzaklaşıyor. Buda hem ahlaki çöküntüye hemde çocuk yetiştirmenin “tüketim ve eğlence arzusunu’nun“ karşısında engel olarak görülmesini beraberinde getirebilir.
Gelişen ülkelerin kesinlikle yapması gereken birşey var oda gelişmiş ülkelerin tecrübelerinden yararlanıp ilerde oluşabilecek sorunları şimdikten engellemek. Gelişen ülkeler arkadan yürümenin avantajına sahipler ve bunun değerini özellikle ahlaki erosyon, ekonomi ve çevre konusunda uyanık davranıp yarar sağlayacak şekilde değirlendirmeleri gerekir.
Gereken durum tespiti yapılmadığı takdirde Türkiye ilerde gelişmiş ülke olmanın keyfini ancak bir süre sürecek ve eni sonunda bunun bedelini en ağır şekilde ödeyecektir.
|