Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29913338
Bugün Ziyaretçi :  4334
Aktif Ziyaretçiler :  4334

Büyük Zafer’in başlangıcı anlamı ve bugün
 
(Nelerin değişip değişmediğini belirlemek için altı yıl önceki yazımı yeniden yayıma veriyorum.)

Tam bağımsızlığı, özgürlüğü, ulusal egemenliği ve çağdaşlaşmayı amaçlayarak yayılmacı ve sömürgeci dış güçlerle, baskıcı, sapkın ve işbirlikçi yönetime karşı verilen Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı utkuya ulaştıran son vuruşun 81 yıl önce bugün top atışlarıyla başladığını kıvançla anıyoruz. “Ya bağımsızlık ya ölüm” anlayışına dayanarak Müdafaa-i Hukuk ruhu ve Kuva-yı Millîye ateşiyle başarılıp Başkomutan Meydan Savaşı’yla bitirilen bu savaş, Amasya Genelgesi’nde açıklanan “Bu ulusun bağımsızlığını yine bu ulusun kararı ve direnci kurtaracaktır” ilkesinin yaşama geçmesi ve gerçekleşmesidir. Büyük Atatürk, düşmana saldırıya ilişkin kesin kararını uygulamadan önce varlığını zorunlu gördüğü üç koşulun “ulusun yaşamı ve bağımsızlığı için yüreğinde, vicdanındaki isteklerin sağlamlığı, istenci ve direnci; ulusu temsil eden Meclis’in ulusal isteğe ve gereklerine inanarak uygulamada göstereceği kararlılık ve yiğitlik; ulusun silâhlı çocuklarından oluşan ordu” olduğunu ve tüm ülkenin, tüm ulusun oluşturduğu iç cephenin çökmesi ülkeyi temelinden yıktırıp, ulusu esir ettireceğinden bu konuya çok önem verdiklerini açıklamıştır. Zafer’in 1. yıldönümü nedeniyle 1924’de Dumlupınar’da düzenlenen törenle “Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı ve onun son evresi olan 30 Ağustos Savaşı, Türk Tarihi’nin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük ve çok parlak zaferlerle doludur. Fakat Türk Ulusu’nun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimizde değil, tüm tarihe, dünya tarihine yeni bir yön vermeye kesin etkisi olan bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Hiç kuşku duyulmamalıdır ki, yeni Türk Devleti’nin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu gökyüzünde uçan şehit ruhları devlet ve cumhuriyetimizin sonsuza değin koruyucularıdır.” sözleriyle destanlaşan gerçeği anlatmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme, duraklama ve gerileme dönemlerinden sonra izlenen parçalanma ve yıkılma evrelerinin yarattığı olumsuz duygular, ordulaşan ulusun, Başkomutan Meydan Savaşı’nı kazanarak yarattığı Türk Mucizesi’yle görkemli bir mutluluğa dönüşmüştür. Bu örnek utku, ulusun bağımsızlık tutukusunun, benimsediği ilkeyi gerçekleştirme gücünün özgürlüğünü özetlemektedir. Savaşın inceliklerini, ustalıklarını, gücün başarıyla kullanılması yöntemlerini (strateji) çok iyi bilen, kendi yaptığı planla istediği sonucu alan Mustafa Kemal, öğrencilik yıllarından beri geliştirdiği izlencesini yürürlüğe koyma olanağına kavuşmuştur.

Lozan Barış Antlaşması’yla kesinleşen ulusal sınırlar, uluslaşma, her şeyiyle yepyeni Türkyie Cumhuriyeti, başka lâiklik değişik alanlardaki kollarıyla Türk Devrimi, “kurtuluş ve kuruluş”la ünlenen tarihsel olgu, 26 Ağustos’ta başlayan ölüm-kalım savaşının benzersiz kazanımlarıdır.

Utkuları, kendisinde daha büyük utkular için bir araç sayan Atatürk “Türk birliğinin, Türk gücünün ve yeteneğinin, Türk yurtseverliğinin çelikleşmiş bir kurumu olan ordumuz, Türk topraklarının ve Türkiye ülküsünü gerçekleştirmek için birbirine eklediğimiz düzenli çalışmaların yenilmesi olanaksız güvencesidir.” diyerek Silâhlı Kuvvetlerimizi övmüştür. Bu Atatürk çocuklarına karşı günümüzde yurt içinden ve yurt dışından yöneltilen haksız eleştiriler, etkisiz kılma, dışlama, zayıflatma, yıpratma ve ele geçirme çabaları gözetilir, Silâhlı Kuvvetlerin Atatürk Ocağı niteliğiyle duyarlı olduğu konular, özellikle iktidardan kaynaklanan sorunlar birlikte değerlendirilirse nelerin amaçlandığı daha iyi saptanır. 26 Ağustos’un yıldönümünde siyasal kaynaklı ağır çelişkiye değinmek yerinde olacaktır. 12 Eylül olayındaki kişisel sorumlulukların, anlayış ve tutumun Silâhlı Kuvvetlere maledilerek YAŞ kararları ve MGK yoluyla hızlandırılıp gernişletilen çirkin karşıtlıklar, 30 Ağustos’un, 25 Ekim’in, 23 Nisan ve 19 Mayıs’ın yadsınması demektir. Yurdu kurtaran, ölüme koşan, sonsuza değin bağımsız yaşatmayı birincil görev bildiğimiz Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran, Silâhlı Kuvvetlerimizdir. Kimi ciddiye alınmayacak konuşmaların, kimi Anayasa’ya aykırı “şerh”lerin, kimi AB istekli, ABD destikli yararsız, gözboyayıcı önemsiz düzenlemelerin ve kabadayılıkların, ağırbaşlı, olgun efendice, kendine güvenle korunan suskunlukla tepkisizliğin ve “AB’ne giriş engelledi, demokrasiyi gölgeledidenilmesin” içbaskısıyla yiğitçe duruşun yanlış anlaşılmasının sonucu olduğu kanısındayım. “Asker-sivil çatışması ve siyasete müdâhale” kuruntusu sataşma bahanelerinden biridir. Demokrasinin güçlü bekçisi Silâhlı Kuvvetlerdir.

“Asker” üzerinden siyaset yapanlarla, Silâhlı kuvvetler’i sömüren, 12 Eylül şakşakçılığı bilinen fırıldaklar yaşamlarını neye borçlu olduklarını, silâhlı gücün önemini, ülkemiz koşullarında konumunu yansızlıkla, içtenlikle düşünemez. Askerlerimizin çoğunun, sivillerimizin çoğundan daha demokrat olduğunu, Silâhlı Kuvvetlerimizin devletin öbür birimlerinden yıllarca ilerde olduğunu söylemek yalnız değerbilirlik değil, gerçekçiliktir. Silâhlı kuvvetlerimizi amaçlarına ve ereklerine engel görenlerin “asker-sivil ayrımı” çabaları boşunadır. 26 Ağustos, 30 Ağustos, ulusal bilincin kaynağıdır, anlamı da bu yapıda yoğunlaşmaktadır. Silâhlı Kuvvetler’in, kendi eseri olan Cumuhriyet’i tüm nitelikleriyle koruyup kollaması, savunup güçlendirmesi Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığı en kutsal, en doğal görevidir. Türk askeri ve Silâhlı Kuvveterimiz için Atatürk’ün sözlerini, Ordulara İletisi’ni (1938) unutmamalı, büyük Söylevi’ni belleklerimizin ışığı kılmalıyız.

Değerbilmezliğin, aymazlığın ve sapkınlığın çirkin örneklerinin yanlış bir demokrasi anlayışıyla birbirine eklendiği günümüzde, insan hak ve özgürlüklerini kötüye kullanan AB ve ABD maşaları bağımsızlığın, ulusal egemenliğin, lâikliğin ve hukuksallığın anlamını kavramış değildir. Akçalı gücün, emperyalizmin, silâhların asıl dayanağı olduğu bilincini edinememiştir. Ortadoğu’yu yangın yerine çeviren son olaylar Türkiye’nin bağımsızlık savaşının ve örnek aydınlanma devriminin değerini bir kez daha ortaya koymuştur. Lâik cumhuriyet, Türk Devrimi, tüm uygarlık atılımları ve çağdaşlık olanakları 30 Ağustos zaferinin armağanıdır. İnanç sömürüsünün, din bağının kötüye kullanılmasının önlenerek ulus bağıyla sağlanan birlikteliği küçümseyen ümmetçiler din ve vicdan özgürlüklerinin güvencesi olan lâikliği karalayarak kurtuluşumuzu ve kuruluşumuzu gerçekleştirenlere saldırmaktadırlar. Nankörlüğün en yoğun çirkinlikleri medyanın bir kesimiyle siyasal kesimden gelmektedir. TBMM üyeliğine başlarken içtikleri andı unutanlar toplumsal barışı ve ulusal dayanışmayı sarsan davranışlar içindedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ni siyasal alana çekerek etkisiz ve geçersiz duruma düşürmek bunların tasarımlarından biridir. Belki de başlıcasıdır. Güvencesiz ve korumasız kalacak lâik cumhuriyeti daha kolay ve daha kısa zamanda dinci düzene çevireceklerini sanmaktadırlar. “Ilımlı İslam” yumuşatılmasıyla yeniden dayatılan dinsel nitelik ABD kurnazlığının ürünüdür. Kendi amaçlarını gerçekleştirmek için içerde karşılarına çıkacak güçlere karşı dış destek arayan gericiler ABD güvencesiyle büsbütün şımarmışlardır. Sakıncalarını gözardı ederek telaş ve hevesle Lübnan’da konuşlanacak Barış Gücü içinde yer alma çabaları, ABD’ne sempatik görünmenin belirtisidir.

Silâhlı Kuvvetler çelikten bir Atatürk anıtıdır. Komutanlarını birbiriyle karşılaştırmak, “Şahin” gibi kimi sıfatlarla olağan görevi dışında siyasal çamurlara bulaşmasını beklemek, olumlu ya da olumsuz kurumuyla özdeşleştirip kendine göre hayallere kapılmak yanlıştır. Beklentisi fazla olanların düşkırıklığına uğramaları olasılığı da fazla olur. Askerlerden beklenen asker gibi durmaları, yükselme, görevde kalma, emeklilik sonrası için kimi ödünler vermemesi, uyum aramaması, uyuşukluğa, donukluğa ve ezikliğe düşmemesidir. Son aylarda hemen hemen her gün verilen şehitler, açıklanmayan ve sonu bilinmeyen operasyonlar, yurtdışına silahlı kuvvetler gönderilmesi, üslerin kullanılması gibi sorunları yurttaşlarımızı derinden üzdüğü açıktır. Şehitlerimizin cenaze törenlerine katılmak, atılan sloganlara sıcak bakmak, devir-teslim törenlerinde yapılan konuşmalarla bilinenleri vurgulamak yeterli görülmemektedir. Halkımız, etkin sonuç beklemektedir. Terör örgütünün koordinatör yoluyla bir tür muhatap alınıp masaya çağrılması bile ABD’nin kaypak, ikiyüzlü politikasının dayatmasıdır.

30 Ağustos’un 81. yıldönümünü barış ışığında, yaratıcılarını yürekten sevgi, saygı ve bağlılıkla anarak kutluyoruz.
 
Ekleyen:  Yekta Güngör ÖZDEN
Tarih:  31.8.2009
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Yekta Güngör ÖZDEN Yazıları
Ne günlere kaldık… Yekta Güngör ÖZDEN [ 29.12.2020 Devamı
Gerçek hukuk devlet içinYekta Güngör ÖZDEN [ 29.11.2020 Devamı
Iramız, onurumuz CumhuriyetYekta Güngör ÖZDEN [ 2.11.2020 Devamı
Siyasal çarpıklıklarYekta Güngör ÖZDEN [ 16.10.2020 Devamı
Kim kimi kandırıyor?Yekta Güngör ÖZDEN [ 25.8.2020 Devamı
Toplumsal SınavYekta Güngör ÖZDEN [ 9.5.2020 Devamı
Üzücü durumlarYekta Güngör ÖZDEN [ 14.4.2020 Devamı
Kuyruklu yalanlarYekta Güngör ÖZDEN [ 7.1.2020 Devamı
Yaşam SavaşıYekta Güngör ÖZDEN [ 27.10.2019 Devamı
Siyasal BilançoYekta Güngör ÖZDEN [ 31.1.2017 Devamı
Böyle giderse…Yekta Güngör ÖZDEN [ 12.1.2017 Devamı
Atatürk'e seslenişYekta Güngör ÖZDEN [ 10.11.2016 Devamı
SAHNEYekta Güngör ÖZDEN [ 25.8.2016 Devamı
Yargıdan YakınmalarYekta Güngör ÖZDEN [ 25.6.2016 Devamı
ANCAKYekta Güngör ÖZDEN [ 18.3.2016 Devamı
Kültür ve Sanat KarşıtlığıYekta Güngör ÖZDEN [ 21.1.2016 Devamı
En iyi armağanYekta Güngör ÖZDEN [ 31.12.2015 Devamı
ORDAN, BURDANYekta Güngör ÖZDEN [ 16.11.2015 Devamı
Yargıya SaygıYekta Güngör ÖZDEN [ 21.10.2015 Devamı
Çözüm nedir, neyin çözümü?Yekta Güngör ÖZDEN [ 5.8.2015 Devamı
Bağımsızlık BayrağıYekta Güngör ÖZDEN [ 24.6.2015 Devamı
Geçen aydan gelecek ayaYekta Güngör ÖZDEN [ 8.4.2015 Devamı
Sonu nereye varır?Yekta Güngör ÖZDEN [ 30.3.2015 Devamı
Mustafa Kemal GünüYekta Güngör ÖZDEN [ 12.9.2014 Devamı
HASTALIKYekta Güngör ÖZDEN [ 14.7.2014 Devamı
Siyasal çıkmazYekta Güngör ÖZDEN [ 30.6.2014 Devamı
COŞKUYekta Güngör ÖZDEN [ 26.3.2014 Devamı
Ulusal hazinemiz, Cumhuriyetimiz!Yekta Güngör ÖZDEN [ 1.1.2014 Devamı
SİYASAL TACİZ... Yekta Güngör ÖZDEN [ 10.9.2013 Devamı
İbret LevhasıYekta Güngör ÖZDEN [ 1.2.2013 Devamı
Anayasa çıkmazı (1)Yekta Güngör ÖZDEN [ 2.1.2013 Devamı
Mareşal Gazi Mustafa KemalYekta Güngör ÖZDEN [ 31.10.2012 Devamı
DERSYekta Güngör ÖZDEN [ 4.10.2012 Devamı
Sözde sorunYekta Güngör ÖZDEN [ 19.8.2012 Devamı
ÖRNEKYekta Güngör ÖZDEN [ 29.7.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam