Osmanlı dönemine ilişkin, vergiden bunalan ve yakınan halkın ağlayıp sızlandığını ileterek çözüm buyruğu bekleyen yöneticilere Padişahın “Gülünceye kadar zamları sürdürün” dediği fıkra olarak anlatılır. Çelişkilere, aykırılıklara, haksızlık, adaletsizlik, yolsuzluk ve değişik yöntemsizliklere karşın halkın suskunluğu, tepkisizliği ve ilgisizliği yakınmaları giderek artmaktadır. Halkın direnme hakkı bilincinin bu konuda bilgisi olmasına bağlıdır. Çektiklerine, yaşadıklarına karşın suskunluk bir yana, tam tersine iktidara oy verme gerçeği somut biçimde ortadadır. Aldatma, avutma, armağan ve yeşil kart dağıtma, atama, yer değiştirme, değişik sömürüler, partizanlık ile siyasal oyunlar demokrasiyle bağdaşmayan durumlara neden olmaktadır.
Bıkkınlık, suskunluk, donukluk, yılgınlık, tembellik, umursamazlık, korkaklık sayılacak tutum ve davranışlarla sarmalanıp gidiyor. Eğlence yerleri dolup boşalıyor, eğlence izlenceleri ekranlardan dolup taşıyor, gazete ve dergilerin sayfaları magazin haber ve fotoğraflarıyla süsleniyor, sorunlar, çözüm önerileri, bilim, eğitim, hukuk, güvenlik, sağlık, iş sorunlarına ilgi geride kalıyor.
Yaşanan olaylar karşısında dudak büküp geçmekten, omuz silkip uzaklaşmaktan başka bir şey yapılmıyor. Sesini çıkaranlar, çıkaracağı sanılanlar karakollara itilip kakılarak götürülüyor, sesini çıkarması beklenenler ne yapacağı şaşkınlığıyla düşünceli, tasalı dolaşıyor. Ergenekon olayları için “Acıklı komedi” eleştirisini yazabilen, karşı çıkan kişi ve kuruluşların sayısı yanında medya tetikçisi destekçilerinin tutumu insanlıktan tiksindiriyor. DTP’liler Anayasa kuralına, mahkeme kararına karşı çıkıp ifade vermeye gitmiyor. Diyarbakır sokaklarında yabancı yıkıcıları da alan kürtçü kadınlar PKK ve Apo taşkınlıkları yapıyor. DTP’liler anayasa değişikliğiyle ayrıcalık istiyor. Sonra daha çok bölücülük ve karıştırıcılık yapacaklar. Daha önce çağrı yazısı gerçekdışı bir nedenle geri çevrilerek Anayasa çiğnendi. Kürtçülerden başkasına böyle yapılıyor mu?
Anayasal güvenceye bağlı Türk dili için ödünler isteniyor. Türk abc’sine bağdaşması olanaksız harflerin eklenmesi için baskı yapılıyor. Huzur Partisi’nin programındaki bu kalkışması nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nce kapatıldığı unutuluyor. Çocuklar yitiyor, bulunamıyor. Konumları ve görevleri nedeniyle inanılmaz suçlar işledikleri savlanan kimselerin tutuklanmaları izleniyor. Dere yataklarına konut yapılmasına olur veren yöneticilerin neden oldukları sorumluluklar iktidarda olmaları nedeniyle soruşturulamıyor. Açılım adıyla tasarladığı ve anayasa değişikliği gerektirdiği anlaşılan girişimlerin karşılaşılacak tepkilerle muhalefet desteği alınamaması nedeniyle yasa düzeyinde düzenlemelerle sınırlanacağı sanılıyor.
Üniversitelerin açılışında siyasal yandaşlıklar seziliyor. Açılış konuşmaları ve dersleri için çağrılanlar bu izlenimi uyandırıyor. Üniversite öğrencilerine “üniversite kavramı ve özerkliği” konularında yeterli bilgi verilmemesi onların üniversiteyi bir yüksek okul, nitelikli lise türü eğitim kurumu algılamalarına neden oluyor. Gereksiz fahri doktoralar, sunumlar ve yandaş rektör atamalarıyla niteliği bozulan üniversitelerin demokratik yaşam için öncülük ve yükümlülükleri yadırganıyor. Olağan tutumları Cumhurbaşkanı bile sakıncalı bularak eleştiriyor. PKK’lılara ve yandaşlarına gösterilen ilgi, yararlanmaları düşünülen kolaylıklar başka şüphelilerden ve sanıklardan esirgeniyor. Hukuk dışı dinleme ve izlemeler, ilgisizliklere ilişkin bilgi ve kâğıtların iddianamelere eklenmesi, yandaş medyaya gizli anlatımların sızdırılması sürüyor.
Dinsel bayramlardaki parasız taşımaların Cumhuriyet Bayramı için de uygulanıp uygulanmayacağı merak ediliyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin anlamsız Bahçelievler 7. Cadde Sormacası ile Ankara yollarını çirkinleştiren metro istasyon yerlerinin yıllar süren yapımı bir türlü tamamlanıp yollar yürüyüşü güçleştiren durumdan kurtarılmıyor. Ayrıcalıklı, yanlı işlemler ceza niteliğinde uygulanmaktan çekinilmiyor. Gereksiz soruşturmalar, uzayan dâvalar, aklanması büyük olasılık taşıyan kimselerin cezalandırılması biçiminde gereksiz tutuklamalar kaldırılmıyor. Ücretler ve tüketim nesneleri için tersine uygulanan zamlarla milletvekili ödenek ve yolluklarına eklenen olanaklara siyasetçiler aldırmıyor. Hastane kapılarıyla adliye koridorları, karakol bahçeleri ve üniversite çevreleri ilgili kalabalıklarla taşıyor. Daha neler neler... Ağlamalar kahkahalara dönüşüyor.
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar’ın üniversitesinin açılış konuşmasında nedenlerini belirttiği endişesine çok kimse katılıyor.
Nasıl dönüşmesin? Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun özürlülerin iyileştirilmesinde ilâhi, ibadet, dua, estetik, sanat türü öğeleri içeren manevî bakımı önerdiği yazıldı. Orta vâdeli programı açıklayan Devlet Bakanlarından Babacan ekonominin önünü açmak için yargı sisteminde zorunlu reform istendiğini açıkladı. Yargının önlediği aykırılıklardan vazgeçecekleri yerde bildiklerini okumak için yargı engelini hukuku bozarak aşmaya çalışıyorlar.
Siyasetin dar ve geniş anlamlarını, görev nedeniyle değinilmesi zorunlu olan konulara ilişkin açıklamaların, öneri ve dileklerin siyaset yapmak olmadığını bilmeyenlerle bilmek istemeyenler, tutumları ve yandaşlıkları belirgin olan kimileri Genelkurmay Başkanı’nın son güneydoğu gezisinde ağalık düzeni, siyasal sömürüler konusundaki sözlerini aykırı görüp suç duyurusunda bulunmuşlar. Güler misiniz, ağlar mısınız? Demokratlık maskesiyle asker düşmanlığı.
Parklarda, deniz kıyısında, bahçede, yolda kız-erkek arkadaşlığını aykırı görüp sataşanlar, kavga çıkaranlar arttı. “Mahallenin namusu”nu yanlış ve sakıncalı biçimde algılayan bağnazlar Türkiye’nin onurunu gölgeliyor.
Kültür ve Turizm Bakanı, iktidarlarının yaptıklarını “Atatürk ilkelerinin söz olmaktan çıkarılıp gerçek olması süreci” diye savunmuş, ilkeleri yıkarak gerçekleştirme yeni bir siyasal yöntem(!) olsa gerek. Atatürk, Atatürkçülük ve cumhuriyet karşıtlığına ilişkin kalkışmaları görmeyen Bakanın kültüre ve turizme ilişkin görüşlerine nasıl güvenilir? Nasıl Atatürk’le AKP’yi bir tutar?
İstanbul’a yapılması düşünülen 3. köprü nedeniyle Başbakan projeleri inkâr ederken Belediye Başkanı itiraf etti. Başbakan bir konuşmasında 1. ve 2. köprüye karşı çıkanların “utanmadan ve sıkılmadan bu köprülerden geçtiklerini” söyledi. Konuşma düzeyi ayrı, bir de yurttaşlara köprüya yasak sayan anlayışa bakınız. Karşı da çıksanız yapılan köprüden niye geçmeyeceksiniz? Herkese açık değil mi?
Papa’nın lâikliğini “pasif lâiklik” diye övüp savunanlar türedi. Türkiye lâikliğinin değerini bilmeyenlere ne denilse yararı olmaz. Yanaştıkları yerlere yaransınlar, kına yaksınlar.
Hukuksuz düzenlemeler, Ergenekon ağına takılanları tanıyıp onlarla konuşmuş olmanın gözaltına alınıp tutuklanma nedeni sayılması ürperticidir. Bir emniyet müdürünün bu yolda açıklaması ve ana muhalefet liderinin doğrulayıcı eleştirisi hukuksuzluğun boyutlarını göstermektedir. Hukuksuz kalmak hukukçuların suçudur.
Kitap
Gazeteci Özdemir Kalpakçıoğlu’nun “Galatasaray’da Bilinmeyenler” adlı kitabı Galatasaray Spor Kulubü’nü sevenlerin okuması gerekli önemli ayrıntılar içermektedir. Gerçek bir Galatasaraylı’nın değerlendirmelerinin Kulübün geleceği için yararı açıktır. Öneririz.
|