Masal kişileri her tabakadan seçilebilir. Anlatımda genellikle geniş zaman veya öğrenilen geçmiş zaman kipi (-mişli geçmiş) kullanılır. Masallarda milli ve dini motiflere hemen hiç yer verilmez. Masallarda genellikle bir eğitim amacı saklıdır; masallar bu yönüyle didaktik (öğretici) bir nitelik taşır.
Günümüzde bellli bir kişinin ortaya koyduğu yapma masallar da yazılmaktadır. Türk masalları üzerinde, bizde Eflatun Cem Güney, Pertev Naili Boratav çalışmışlardır. Eflatun Cem Güney, edebiyatımızda "masalcı baba" olarak bilinir ve anılır. Pertev Naili Boratav'ın masallarla ilgili yaptığı çalışmalar "Az Gittik Uz Gittik" ve "Zaman Zaman içinde" adı ile yayımlanmıştır. Billur Köşk Masalları, Tahir Alangu'ya aittir.
Masal türünün Hindistan'da doğduğu sanılmaktadır. Masallar evren sel esaslara dayanır. Metin olarak destandan ve halk hikayesinden kısadır. Masal metinlerinin içerisinde diğer halk edebiyatı ürünlerine yer verilmiş olabilir.
Türk masalları, sembolik açıdan zengindir. Türk masallarında Hızır, derviş, pir gibi karakterlere yer verilir; bu karakterler genellikle dualarının kabul görmesi yönüyle anlatılırlar.
Türk masalları ile ilgili derleme yapan ilk kişi Ziya Gökalp'tir. Türk masalları ile ilgili ilk önemli bilimsel çalışmalar ise lgnacz Kunos'a aittir. Behçet Necatigil’in Üç Turunçlar ve Ziya Gökalp’in Alageyik adlı eserleri önemli manzum masal örneklerimizdendir.
MASALLARIN YAPISI:
1) GİRİŞ: Masalın başlangıç bölümüdür, giriş tekerlemesi ile başlar. Bu bölümde kısa veya uzun bir tekerleme ile okurlar, dinleyiciler masalın olağanüstü dünyasına hazırlanır.
2) SERİM: Bu bölüm olay, kişi, zaman ve mekân ile ilgili temel öğelerin ortaya konulduğu bölümdür. Bu bölümde masal içinde yer alan kişiler tanıtılır ve masalı oluşturan olayların ne olduğu, nasıl başladığı anlatılır.
3) DÜĞÜM: Bu bölüm, masalda anlatılan olayların düğümlendiği ve bir çıkmaza girdiği bölümdür. Olaylar, dinleyici veya okuyucunun ilgisini, merakını arttıracak bir hâle gelir.
4) ÇÖZÜM: Bu bölüm, düğüm bölümünde ortaya konulan olayların bir çözüme ulaştırıldığı bölümdür. Bu çözümde genellikle olağanüstü veya olağan bir kişi veya varlığın yardımı söz konusu olur.
5) DİLEK: Masalın olumlu bir sonuca bağlandığı bölümdür. Genellikle bitiş tekerlemesiyle son bulur. Bu bölümde hem masal kahramanlarına hem de dinleyicilere, okuyuculara iyi dileklerde bulunulur.
MASALLARIN BARINDIRDIĞI KİŞİLER:
Keloğlan, her masalda ve her durum karşısında saf, temiz yürekli, dürüst ve olağanüstü, zekice buluşları olan biridir.
Kötü dev, çıkarcı, açgözlü, kaba güç ile kendini bütün insanların üzerinde görenleri anlatır.
Cadılar ise çirkinlikleri ve kötü kalpli olmaları nedeniyle her zaman acımasız, zalim; güzel, iyi yürekli kişileri kıskanan ve onlara zarar vermeye çalışan tiplerdir.
Üvey anne özellikle çocuklara zulmeden kişiler olarak resmedilir.
Yaşlı adamlar insanlara yardım eden iyiliksever kişileri tasvir eder.
Üvey kız kardeşler kıskançlığı temsil eder.
En küçük kardeşler ise genellikle akıllı, iyilik yapmayı seven, zeka ve başarıyı anlatan tiplerdir.
TEKERLEMELER
Tekerleme, sık sık yapılan tekrarlarla ezber alışkanlığını kazandırarak çocuğun dinleme, konuşma ve psikomotor becerilerinin gelişmesine katkıda bulunur. Dilin telaffuzu, boğumlaması ile bir bütün halinde öğretilmesine katkıda bulunur. Dildeki sembolleri, sebep-sonuç ilişkisine dayandırarak dilin matematiğini geliştirir, mantıksal dizinini kavratır.
EN SEVİLEN MASAL TEKERLEMELERİNDEN BAZILARI:
“Ebe ebe nerede, su doldurur derede, dere boyu çalılık, şu ebe ne de alık, ebe suya dalamaz, araba da bulamaz, ene mene dostum, ben sana küstüm, armudu kestim, tavana astım, tap dedi düştü, kargalar üşüştü, bu da bana düştü.”
“Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken... Ben bağda üzüm bekler, derede odun yükler iken, bir varmış bir yokmuş... Masalın yalanı mı olurmuş. O yalan bu yalan, fili yuttu bir yılan... Bu da mı yalan? derken; sabahleyin erken, keçiler koyunları tıraş ederken, tahta kurusu saz çalar,
sıçan cirit atar iken, çıkmış bir kocakarı ortaya... En sonunda açmış ağzını yummuş gözünü. Bir laf etmiş, bir laf etmiş... Bakalım ne laflar etmiş...”
“Masal masal mat atar, İki tilki ot satar. Bindim deve boynuna, gittim Halep yoluna. Halep yolu gül pazar; içinde tilki gezer. Tilki beni korkuttu, kulağını burkuttu. Çık çıkalım çardağa, ok atalım ördeğe, ördek başını kaldırmış, velvelesini saldırmış. Velvelesi dizinde gönlü vezir kızında. Vezir kızı bal kaynatır; içinde kaş oynatır. Bir varmış, bir yokmuş.”
“Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken. Ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, az gittim uz gittim. Dere tepe düz gittim. Çayır çimen geçerek, lâle sümbül biçerek; soğuk sular içerek, ayla ayla bir güz gittim. Bir de dönüp ardıma baktım ki, ne göreyim? Gide-gide bir arpa boyu gitmemiş miyim? Natal - matal martaval, işte size duyulmadık bir masal.”
Sağlık ve esenlik dileklerimle.
|