Mitoloji efsaneler bilimi anlamına gelir. Hem masal hem de efsanelerin toplandığı kitap, ilk çağ sonlarında mythos yazarı diye tanımlanan derleyicilerin yaptığı iş için mitoloji kelimesi kullanılırdı.
Eski Yunan dilinde “söz” kavramını karşılayan üç sözcük vardı. Birincisi “Mythos”, söylenen veya duyulan bir sözü tanımlar, efsane ve hikaye anlamına gelir fakat güvenilir değildir, çünkü insanlar gördüklerini veya duyduklarını anlatırken pek çok abartı ve yalanla süslemişlerdir.
İkincisi “Epos”. Belli bir ölçü ve düzene göre söylenen, okunan bir sözdür; zamanla şiir, destan anlamına gelmiş ve “epik” olarak dillerde yerini almıştır.
Üçüncüsü ise “Logos”, gerçeğin insan sözüyle dile gelmesi olarak tanımlanmıştır. Bu sözcük bilim ve araştırmayla öyle bağdaşmıştır ki günümüzde araştırma ve bilim dallarının sonlarına eklenen “-logos” gibi bir ek olmuştur. Dilimize –loji olarak geçmiştir; antropoloji, sosyoloji, psikoloji gibi…
Mitlerin kökeni konusunda yazarlar arasında bir uzlaşma yoktur. Kimi yazarlar bilinçaltı ve hayal gücüne bağlı olduğunu, kimi yazarlar yaşandıktan sonra unutulmuş gerçek olaylar olduğunu, kimi yazarlar ise toplumların varlığını sürdürmek ve kaynak bulmak için dini ve siyasi liderler tarafından desteklenerek oluşturulduğunu savunmaktadır.
Mitolojilerin bir inanç sistemi olarak toplumsal düzeni oluşturma ve koruma gibi görevleri vardır, kutsal bir öyküyü anlatmaktadır. Çoğunda bireylerin kendileriyle ilişkilendirebileceği, ders çıkarabileceği öyküler yer alır. Mitoloji dendiğinde günümüzde akla ilk gelenler Yunan, Roma, Türk, Pers mitolojileridir.
Mitoloji denince ilk akla Gelen Yunan Mitolojisinde Tanrılar ve Görevleri:
Zeus (Gökyüzü ve Hava Olayları); Poseidon (Denizler ve Depremler); Afrodit (Aşk ve Güzellik); Athena (Bilgelik ve Savaş Stratejisi); Hera (Evlilik, Bereket, Aile); Apollon (Işık, Sanat, Şiir, Okçuluk, Tıp); Artemis ( Okçuluk, Avcılık, Ay, Bakirelik); Hades (Yer altı)
Hephaistos (Demircilik ve Ateş); Ares (Savaş); Hermes (Hırsızlık, Yolculuk, Haberleşme, Şifa); Dionisos (Şarap, Üzüm, Eğlence, Partiler); Tanrıça Demeter (Tarım, Bereket, Tahıl, Hasat)
Ulusal tarihimiz ve kültürümüzün temelini oluşturan bir kaç mitolojik karakter
-Erlik Han (Kötülüğün Efendisi)
Günümüzde iblis olarak kullanılan bir tür cin olmasına rağmen kötülüğü simgeleyen bir tanrı ruhudur. Altayların bir yaradılış efsanesine göre Erlik Han, dünyanın yaradılışında Tengri'ye karşı fenalık yapmış bunun sonucunda Tengri de onu ceza olarak yeraltı aleminin efendisi yapmıştır. Erlik Han, yeraltı Aleminin en alt katında yeşil demirden bir sarayda, gümüş bir tahtın üzerinde oturur. Emrinde dokuz semerli boğası olan Erlik Han yeraltı aleminde kendine koyu kırmızı ve çok az ışık veren bir güneş yaratmıştır.
-Gezer Han
Gerçekleştirdiği akınlar ve yaptığı kahramanlıklar uzun destanlarda işlenmiştir. Tarihsel bir kişilik olduğu iddia edilmiş fakat bu ispatlanamamıştır. Mucizevi bir doğum sonucunda babasız olarak dünyaya gelmiştir. Türk destanlarındaki gibi yeraltına iner, geri dönmeyi başarır. Asıl adı Büke Beligte'dir. Tanrılar tarafından gökyüzünden yeryüzüne gönderildiğine inanılır.
-Gök Sakallı Hızır
Hızır anlayışı, Türklerde eski Türk düşüncesi ile bezenmiştir. Mitlerde kayın ağacından inip, insanlara yardım eden ve çocuklara ad veren “gök sakallı ” veya “aksakallı” ihtiyarlar görürüz.Aksakallı yaşlılara ak-boz atlı tanıtması da eklenir. Altın sakallı “ay koca” olarak da tasvir edilir. Elinde hayvan başlı “çevgen” denen bir asa tutar, Ak-boz ata biner ve giyimi de aktır.
-Tulpar
Başkurt inançlarına göre Uçan At Tulpar'ın kanatlarını kimse göremez. Tulpar kanatlarını sadece karanlıkta, büyük engelleri veya mesafeleri aşarken açar. Eğer biri Tulpar'ın kanatları görürse, Tulpar'ın kaybolacağına inanılır.
-Kartal Ana
Yakut Türklerinin inanışlarına göre Şamanlar yeryüzüne kartal ana tarafından getirilmişlerdir. Er-Töştük destanında da kartal dişi olarak görünür. Kartal Yakutlara göre Güneşin sembolüdür. Yakutlar analarının bir kartaldan geldiğine inanırlar. Bundan dolayı Kartal “güneş kuşu” olarak da nitelendirilir. Kendi küllerinden doğan phoenix (Anka kuşu) daha genç olarak dünyaya gelir.
-Asena
Asena Türk mitolojisinde önemli bir rol oynayan efsanevi bir dişi kurttur. Efsaneye göre eski Türklerin en önemli hükümdarlarının mensubu olduğu Aşina, Zena, Asen ve Şunnu sülaleleri bu dişi kurt’dan üremiştir.
-Kuyaş Han
İngilizce kaynaklarda ‘Güneş Tanrısı’ olarak verildiği halde Türkçe kaynaklarda bu yöndeki bilgiler kaybolmuştur.
-Tengri Han (Gök Tanrı)
Tengricilik inancına göre doğadaki tüm nesneler birer tine (ruh) sahiptir (Animizm). Tengri bunların en yücesi, en büyükleridir. İklim doğrudan Tengri'nin isteğine göre değişir. Tengri, acunda (dünyada) dengenin yaratıcısı ve koruyucusudur ve iklimlerin doğal süreçleri, iklimlerin devinimleri onun tarafından sağlanır.
Diğer tanrısal varlıklar Tengrici toplumların mitolojilerinde ve kamlarının dualarında insanlara benzer kişiselleştirilmiş bir şekilde tarif edilir, ama Tengri kişiselleştirilmez; sadece zamansız ve sonsuz mavi Gök olarak anılır.
-Bay Ülgen
Ülgen Han göğün 16. katında, Altın Dağda ikamet eder ve Altın bir taht üzerinde oturur. Tahtı ay ve güneşin ötesindedir. Gök cisimlerini ve hava olaylarını yönetir. Ülgen Han ayrıca iyilik yapmayı da çok sever.
-Ak Ana
Henüz hiçbir şey yaratılmamışken ve yalnızca uçsuz bucaksız bir su varken, sonsuz sulardan çıkıp Tanrı Ülgen’e yaratma ilhamını vererek tekrar sulara dalmıştır. Işıktan (cisimsel olmayan) bir bedeni vardır. Başında gücü simgeleyen ve taca benzeyen zarif boynuzları bulunur. Alt kısmında denizkızı gibi çok uzun, hafif maviye çalan bir balık kuyruğu vardır. Etrafında denizyıldızları dolaşır. Hayatın başlangıcına dair ne varsa hepsine ruh vererek yaşam döngüsünü başlattığına inanılır.
-Kayra Han
Tanrıların en büyüğü ve en önemlisidir. Her şeyin yaratıcısıdır. Mutlak üstünlüğü vardır. Göğün 17. katında oturur. Diğer Tanrıları da o yaratmıştır. Bu anlamda diğer Tanrıların kendisiyle kıyaslandığında, emirlerini yerine getiren veya verdiği görevleri yineleyen birer melek konumunda olduğu yaklaşımı yanlış olmayacaktır. Ancak İslam öncesi Türk kültüründe melek veya benzeri bir kavram yer almadığı için bu sonuca yalnızca kıyaslama neticesinde ulaşılabilir. Evrenin yazgısını belirler. İyilik yönü ağır basar. Yeryüzünü yarattıktan sonra dokuz dallı bir ağaç (çam veya kayın) dikmiştir. Bu ağaç yerle göğü birbirine bağlayan yaşam ağacı “Uluğ Kayın”dır. İnsanların atası olan dokuz kişi bu ağacın dallarından türemiş ve dokuz boy (dokuz ırk) bu kişilerin soyundan ortaya çıkmıştır.
Fevziye Şimdi
|