Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29911549
Bugün Ziyaretçi :  2508
Aktif Ziyaretçiler :  2508

Siyasal takıntı
 
Düşünme yeteneksizliği ve düşünce bozukluğunun belirtisi olan “takıntı” bağımlılık sayrılığı (hastalığı)dır. Kendince edindiği kanıyı, saptadığı sonucu tek geçerli olgu sanarak onda direnmek, tartışılsa da bildiğinden şaşmamak, üzerinde durduğu konuyu sık sık gündeme getirmek, zamanını onunla doldurup onunla uğraşmak durumudur. AB’liler ile içimizdeki işbirlikçileri Atatürk’ün Hâtırasını Koruma Hakkında 5816 no.lu yasanın yürürlükten kaldırılmasını isteyerek çılgınlıklarının yeni kanıtlarını vermektedirler. Aslında ulus olarak böyle bir yasa çıkarmak zorunda kalmamız üzücüdür. Tıpkı, halkın hakkını-hukukunu, özgürlüklerini koruyan insanların emekli olduktan sonra korunmaları gibi. Değişik suçların elebaşları yaldızlı yaşamlarını sürdürürken, terör lideri bile İmralı’da konukluk üstü bir oturmaya bağlı tutulurken onuruyla emekli olanlara, sakıncalılarla devletin bakışı değişiktir.

Atatürk, Türkiye’mizin tüm değerlerinin ve varlıklarının simgesidir. Türkiye’mizle özdeşleşerek kurumlaşmış bir ilkeler anıtıdır. Evrensel, örnek, üstün kişiliğiyle hepimizin onuru ve gururudur.

“Ne mutlu Türk’üm diyene!” özdeyişinden ilköğretim çocuklarının andını silmek, fotoğraflarını kaldırmak aymaz isteklerini bu kez O’nun anısını koruma yasasını kaldırtarak O’na daha çok ve daha ağır saldırılara kapı açmaya getirmişlerdir. İfade özgürlüğüne sığınarak nelerin söylenip yazıldığı ortada. Neye saldırılmıyor, neler konu edilmiyor ki? Yargıya, üniversiteye, Silâhlı Kuvvetlere, kişilere ağır saldırılar siyasal destek güvencesiyle artarak sürüyor. Medyanın büyük kesimi ya iktidarın elinde ya da onun yanında. Onlarca dâva kazandım. İkisi de sürmekte. Emekli bir yargıçla uğraşmanın ne anlamı var? Kötü amaçlarına engel olmamız ve Atatürkçü kişiliğimiz onları sıkıyor. AB’nde, AKP’de de Atatürk takıntısı var. Kimi yazarlarda da.

Yurdu kurtarıp devlet kuran, ümmeti ulus düzeyine çıkaran, devrimlerle çağdaşlığın kazanımlarına kavuşturan, bağımsızlık, özgürlük, ulusal egemenlik ve Türkiye aydınlanması, ahlâk ve adalet anlamına gelen adıyla kıvanç duyduğumuz insanla bağımızı kopartmak çabası, IMF’yi yeni Düyun-u Umumiye, ilişkileri kapitülâsyon durumuna getirerek yürütme yüzsüzlüğü günümüz iktidarına güvenilerek yapılmakta, iktidarın bu isteklere olumlu yaklaşacağı, ortamın elverişli olduğu sanılmaktadır. Bugüne kadar verilen ödünler bu kanıyı uyandırmış, bu umudu beslemiştir. Devlet Bakanlarından Egemen Bağış’ın Osmanlı düzeni için “ileri yapı” demesi yabancıların elini güçlendirmektedir. Batı’nın istekleri bitmeyecek, Atatürk’ün paralardaki resimlerinin, tüm fotoğraflarının, büst, heykel ve anıtlarının, salon, alan, yol ve kurumlardaki adının kaldırılması gündeme gelecektir.

Utanmadan - sıkılmadan

Ulusal birliğimiz en değerli, en önemli yapımızken bu gerçeği sarsanları kapsayacak biçimde, böyle bir birlik yokmuş gibi “Millî Birlik Açılımı” adı verilen kürt açılımı, partilerarası mektuplaşmalarla hızlanıyor. Anayasa değişikliğini uzun vâdede de olsa gerekli gören Başbakan’ın tutumuna bakılırsa kürtçülerin istediği ödünleri verecek, ilkeleri bozacak öneriler gündeme gelecektir. DTP’lilerin İstiklâl Marşı’nı bile söylemek istemedikleri, tehditlerini her gün yineleyip yeniledikleri bir ortamda “DTP ortamı germiyor” diye yazan, son yayınlarıyla (birkaçı dışında) iktidarla anlaşmak için geniş çaplı dönüşler yaparak yanaşmaya çalışan medyanın yazarları var. Ermeni açılımına tepkileri için muhalefet partilerini eleştirip protokolları Türkiye yararına göstererek savunan, ilerici bilinen gazete yazarları var.

Ermenistan’ın yalnız sözde soykırım savlarını inceleyecek uluslararası kurul çalışmaları dışında hiçbir savından vazgeçmemesine aldırmayıp baskıyla imzalanan protokolları savunan yazarlar, sözcüler var. Sınır zaten önceki Antlaşmalarla saptanmıştı. Tarihe bakmadan atıp tutan işbirlikçi ve tetikçiler savurup duruyor. Halkı maçlarla oyalamak başarı sayılıyor. Azerbaycan Bayrağı’nı geri çeviren Bursa (eski Urfa) Valisinin maç için önlem değişikliğine gitmesi ilginçtir. Bakü’deki tepkiler, Türkiye’ye görüşmeye gelen Azerî milletvekilleri bakalım siyasal med-cezir’leri nasıl değerlendirecekler? Sorunun çözümü kolay değil. Bursa konukseverdir.

ABD’nin İran’a yaklaşımı, Türkiye’nin İsrail’le ilişkileri de gündemin ön sıralarında. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh’un gelişi ile AB Komisyon Üyesi Olli Rehn’in konuşmaları dikkat edilecek durumlardır. Yanlılık ve baskı kuşkusu yaygın ve yoğundur.

Tüm bunları bir yana bırakıp Türkiye-Ermenistan protokollerına övgüler dizen, döneklikleri sapkınlık düzeyine gelen kimileri ne mal olduklarını iyice gösteriyor. Yolsuzluk, hukuksuzluk, işsizlik, üniversite özerkliği, yargı bağımsızlığı, sağlık sorunları, bağımsızlık, onur, kişilik umurlarında değil. Aymazlarla birlikte AB’nin bu sorunlara değinmeyip bilinen gidişiyle Ergenekon soruşturma-kovuşturmasına destek vermesinin anlam ve amacını bile bilmiyorlar. Rapor, istek ve eleştirileri birlikte değerlendirilince zaten en erken 2020’yi gösteren üyelik ibresi çalışmaz duruma düşüyor. İmtiyazlı ortaklık bile çok görülüp üyeliğin reddi bile olasılıktır. Abdullah Gül’le Sarkisyan’ı “Vizyon sahibi, cesaret sahibi” diye övenlere ne demeli?

Eğitimde geri adım

DYP’nin Tansu Çiller hükûmetinde Millî Eğitim Bakanlığı yapmış önceki YÖK Başkanlarından Mehmet Sağlam, bu kez AKP’nin TBMM Millî Eğitim Komisyonu Başkanı. İlkeleri bırakıp partilerine, liderlerine göre konuşmak siyaset yaptığını sananların en zayıf yanı. Bay Sağlam “..sekiz yıllık kesintisiz eğitim çağdışı..” diyerek 5+3 yıl formülünü önererek dinsel-dinci eğitime yeni açılımlardan sözetmiştir. 16 Mayıs 1997’de kabûl edilen 4306 no.lu yasa ile gerçekleşen sekiz yıllık zorunlu-kesintisiz eğitimin iptalini isteyen Erbakan’ın Anayasa Mahkemesi’nce geri çevrilen başvurusunu okumadan, anımsamadan yapıyı bozacak önerinin, üstelik 12 yıla çıkarma tartışmalarının yapıldığı günlerde, açıklanması ilginçtir. Sağlam’ın önerisi çağdışıdır. Eğitim Birliği Yasası’na aykırı olduğu gibi eğitimi cumhuriyet öncesi ikili duruma düşürerek büsbütün dinselleştirip yozlaştırmaya yöneliktir. Hiçbir şey bu dönemde olduğu ölçüde siyasallaşmamıştı. Hukuk da, ekonomi de, sanat da.

Başbakan RTE, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca düzenlenen 4. Din Şûrası’nın açılışında yaptığı konuşma ile bu tür kötülüklere destek vermiştir. Dinin işlevini inanç sömürüsü ve siyaset aracı olma yönünde genişletmesi yetmiyormuş gibi “Lâikliğin istismarı” savında bulunmuştur. Lâikliği kimse istismar etmemiştir. Dini sömürenler, siyasete araç edenler ve neler yaptıkları bilinenler ortadadır. Kimse lâiklik için zorlanmamış, hukuk ve din kurallarının, aklın özgürlüğünün, devletin bağımsızlığının vurgulaması yapılmıştır. Lâiklik sömürülse RTE değil Başbakan, milletvekili olamazdı. Kime “Namaz kılma, oruç tutma, cami yaptırma, camiye ve Hacc’a gitme, Kur’an okuma, kelime-i şahadet getirme” demişler? Geniş anlamda uygar ve nitelikli insan olmak, aklın ve inancın özgürlüğü demek olan lâiklik karşıtlığından vazgeçmeyenler, lâikliği sömüren dincilerdir. Bunda hukukun, siyasetin arkasında ve altında kalmasının etkisi büyüktür.

RTE ve adamlarının lâikliği yeterince bildiklerini sanmıyoruz. Anayasa Mahkemesi, AİHM kararlarını bilmeyen, doğru dürüst kitap okumayanlar kulaklarına fısıldananı, ellerine tutuşturulanları okuyarak bir şey söylediğini sanırlar. Dincilerle hempaları, yalakaları hukuk egemenliğini engel olarak görürler. Onlara göre herhalde anayasal ilkeler, yargı kararları, bilimsel görüşler lâiklik sömürüsü. Kendileri neleri sömürmüyor ki.

Hukuk konusunda İzmir Barosu’nun Ağustos sonundaki açıklaması herkesi ilgilendirmeli ve uyanık tutmalıdır. Hukuksuzluklar bilgiye sunulmakta, yinelenenlerinden kaçınılması istenmektedir.

RTE’ı iktidara taşıyan CHP, Atatürk’ün kurduğu, İnönü’nün Genel Başkanlık yaptığı bir parti olarak, zararları karşısında RTE’ı indirmesini becerebilmelidir. Açılım konusundaki yanıtının arkasında durur, halkın partisi olmayı başarırsa iktidar yolunda ilerleyebileceği konuşulmaktadır.

Ülkemizdeki nankör ve sapkın Atatürk düşmanları, Kazakiztan’ın başkenti Astana’da, Esil Nehri kıyısında Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in konuşmasıyla açılan Atatürk heykelini ibret almalıdır. Türkiye’de Atatürk’ü inkâr, silme, unutturma, karalayıp suçlama çabaları-yarışı sürerken Kazakistan heykelinin övücü sözlerle açılması kimilerinin yüzlerini kızartmalıdır, vicdanlarını sızlatmalıdır.

Son haberlerden

AKP’nin eniştesi-damadı Mümtaz’er Türköne Ankara-Gazi Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne transfer olmuş. Taraflı yazarın ocağına daha yakın olması amaçlanmış sanılıyor. Nasıl olsa rektörler yanlarında.

Bir Taraf yazarı, eski polis Emrullah Uslu da Yeditepe Üniversitesi’nin “Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü”ne katılmış. Dikkat çekici değil mi?

Domuz gribi aşısının câiz olup olmadığı tartışılıyor. Bıktıran tv. programlarının yanında aklı ve bilimi inkâr eden bu tartışma ne durumda olduğumuzun göstergelerinden biridir.

Suriye’de yaşayan Nakşibendi şeyhlerinden Abdülgani Haznevi’yi Akçakale’de milletvekilleriyle birlikte karşılayıp ellerini öpenler de dinciliğin nerelere tırmandığını göstermektedir. Organ nakli mafyası, belediye baskınları dönemin açtığı yaralardır.

Kitap

Şair ve yazar Prof. Dr. Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun “Sur ve Gölge” adlı yeni kitabı İş Bankası yayınlarının yenisi oldu. Birçok ödül almış Saçlıoğlu’nun bu başarılı eserini de okurlarımıza salık veriyoruz.
 
 
Ekleyen:  Yekta Güngör ÖZDEN
Tarih:  19.10.2009
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Yekta Güngör ÖZDEN Yazıları
Ne günlere kaldık… Yekta Güngör ÖZDEN [ 29.12.2020 Devamı
Gerçek hukuk devlet içinYekta Güngör ÖZDEN [ 29.11.2020 Devamı
Iramız, onurumuz CumhuriyetYekta Güngör ÖZDEN [ 2.11.2020 Devamı
Siyasal çarpıklıklarYekta Güngör ÖZDEN [ 16.10.2020 Devamı
Kim kimi kandırıyor?Yekta Güngör ÖZDEN [ 25.8.2020 Devamı
Toplumsal SınavYekta Güngör ÖZDEN [ 9.5.2020 Devamı
Üzücü durumlarYekta Güngör ÖZDEN [ 14.4.2020 Devamı
Kuyruklu yalanlarYekta Güngör ÖZDEN [ 7.1.2020 Devamı
Yaşam SavaşıYekta Güngör ÖZDEN [ 27.10.2019 Devamı
Siyasal BilançoYekta Güngör ÖZDEN [ 31.1.2017 Devamı
Böyle giderse…Yekta Güngör ÖZDEN [ 12.1.2017 Devamı
Atatürk'e seslenişYekta Güngör ÖZDEN [ 10.11.2016 Devamı
SAHNEYekta Güngör ÖZDEN [ 25.8.2016 Devamı
Yargıdan YakınmalarYekta Güngör ÖZDEN [ 25.6.2016 Devamı
ANCAKYekta Güngör ÖZDEN [ 18.3.2016 Devamı
Kültür ve Sanat KarşıtlığıYekta Güngör ÖZDEN [ 21.1.2016 Devamı
En iyi armağanYekta Güngör ÖZDEN [ 31.12.2015 Devamı
ORDAN, BURDANYekta Güngör ÖZDEN [ 16.11.2015 Devamı
Yargıya SaygıYekta Güngör ÖZDEN [ 21.10.2015 Devamı
Çözüm nedir, neyin çözümü?Yekta Güngör ÖZDEN [ 5.8.2015 Devamı
Bağımsızlık BayrağıYekta Güngör ÖZDEN [ 24.6.2015 Devamı
Geçen aydan gelecek ayaYekta Güngör ÖZDEN [ 8.4.2015 Devamı
Sonu nereye varır?Yekta Güngör ÖZDEN [ 30.3.2015 Devamı
Mustafa Kemal GünüYekta Güngör ÖZDEN [ 12.9.2014 Devamı
HASTALIKYekta Güngör ÖZDEN [ 14.7.2014 Devamı
Siyasal çıkmazYekta Güngör ÖZDEN [ 30.6.2014 Devamı
COŞKUYekta Güngör ÖZDEN [ 26.3.2014 Devamı
Ulusal hazinemiz, Cumhuriyetimiz!Yekta Güngör ÖZDEN [ 1.1.2014 Devamı
SİYASAL TACİZ... Yekta Güngör ÖZDEN [ 10.9.2013 Devamı
İbret LevhasıYekta Güngör ÖZDEN [ 1.2.2013 Devamı
Anayasa çıkmazı (1)Yekta Güngör ÖZDEN [ 2.1.2013 Devamı
Mareşal Gazi Mustafa KemalYekta Güngör ÖZDEN [ 31.10.2012 Devamı
DERSYekta Güngör ÖZDEN [ 4.10.2012 Devamı
Sözde sorunYekta Güngör ÖZDEN [ 19.8.2012 Devamı
ÖRNEKYekta Güngör ÖZDEN [ 29.7.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam