Her baharın gelişinde,kendimi kafese kapatılmış kaplan gibi hissederim. Ancak o bahar kokusunu içime çekersem ruhum sakinleşir. Ağaçlar çiçek açmaya başladı, minik ballıbabalar, yeşilliğin arasında naif bir papatyanın çıkması, onları seyretmek, ağaçların kuru dallarının arasından çıkan tomurcuklar, erik ağaçlarının çiçekleri, iç huzurumu arttırıyor gibi.
Geçen sene de bahar geliyor sevincini pandemi ile beraber yaşamıştık ve ölenlerin sayısı arttıkça korkumuz da artmıştı. Evet bir sürü insanı kaybettik tanıdığımız tanımadığımız insanların kaybı hepimizi üzdü. Şimdilik bu hastalık da ölümler azaldı , ama halen korkusu devam ediyor.
Şimdi gene bahar geldi, içim de baharın sevinci, halen düzlüğe çıkamamanın hüznü, hatta daha kötü, daha stresli bahar...
Öyle bir hale geldik ki insanlar boynunu büküp “ne iş olsa yaparım abi” diyen gençlerle doldu etrafımız. Düşünebiliyor musunuz 19 temizlik görevlisi alınacak yere 17.086 bin kişi başvuruyorsa ve bunlardan 2.170 kişi ya üniversite mezunu ya da öğrencisi, işin acı tarafı bu.
Yıllar önce bahçeyi bellemesi için bir işçi bulmuştum. Daha sonra onun yurt dışından gelen göçmenlerden olduğunu öğrendim, gerçek mesleği inşaat mühendisiydi ve çok üzülmüştüm. Şimdi ne farkımız kaldı onlardan?
İnsanlar çaresiz, insanlar aç... Zamlar altında ezilen çiftçiler çaresiz, ortalıkta bomboş araziler alabildiğine uzanırken, gidip de Sudan’da arazi kiralayıp, buğday ektirmenin mantığını anlamak mümkün değil.
Evet yenibahar yeni umutlar derken, şeker kuyrukta, ekmek kuyrukta bir ara yağ kuyrukta daha hangi kuyruklar çıkar bilmiyorum. İnsanların çaresizliğini görüp de dalga geçen bazı milletvekilleri de cabası.
Marketler el yakıyor. Pazar keza, giyim mağazalarına zaten kimse uğrayamıyor, oralar cep yakıyor. 22 Mart’ta dört kişilik ailenin açlık sınırı 5 bin 738 liraya yükseldi, yoksulluk sınırı da 17 bin 349 liranın üstüne çıktı..
Hiçbir şeyimiz düzenli değil sağlıkta randevu alamayan hastaların feryatları, derdine çare bulamayanların feryatları, sağlıkçıların feryatları, pazarcıların, annelerin, babaların hatta kıskaç altına alınıp barınaklara atılan hayvanların feryatları ve hatta kesilen zeytin ağaçlarının feryatları ortalıkta uçuşurken baharın pek farkına varamıyoruz herhalde.
Başım çok dumanlandı, ama olsun gene de hoş geldin bahar bütün sıkıntıların içinde senin yeşilin çiçeklerin biraz olsun ruhumuza iyi gelir.
Seneye nasip olursa baharı görmek, bakalım neler yaşayarak ulaşacağız düşüncem daha mutlu ulaşabilmek.
Sevgiyle kalın...
Belma Demir Akdağ. 26.03.2022
|