Hepimiz hayatımızın bir döneminde kendimizi çaresiz ve üzgün hisseder asla da düzelmeyeceğini düşünürüz. Son zamanlar da ülke genelinde stresliyiz. Her konuda tahammülsüz olduk,” neyin var?” sorusuna” depresyondayım” cevabı alıyor ve üzülüyorum.
Farkına varmadan hepimiz bir labirentin içinde yaşıyoruz. Hani küçükken bu oyunu oynar çıkışı arardık ya, onun gibi bir şey bu hayat. Çıkışı bulmak en büyük başarıydı oyunda. Ya bulamazsak dert değil başka bir yoldan yeniden denerdik. Gerçek yaşamdaki labirentler öyle değil işte çıkışı buluncaya kadar sıkıntı sırtınızda durur, taa ki sizi bitirinceye kadar.
Mutlaka çoğumuz hayatımızın belli dönemlerin de kendimizi sorgularız. Nedenler ve niçinler arasında kalırız, herkesin düşünceleri farklı, cevapları ayrıdır. Bazen düşüncelerimizi sorgularken savrulup gideriz bu hayatın içinde. Bazen de yaşamımızı başkalarının istekleri doğrultusunda şekillendiririz, öyle zaman olur ki bir de bakarız kendimizi hiç yaşayamamışız.
Aslında bugünlerde hepimiz bir kıskacın içinde gibiyiz. Sanki o labirentin içinde kaybolmuş gibiyiz. Geçim sıkıntısı öyle bir presledi ki insanları, artık altından kalkmaya zorlanıyoruz. Özellikle baba ve anneler ekonominin karşısında ailenin ihtiyaçlarını karşılayamayınca ruhsal durumları değişir. Ailemizin içinde bir kişi bile depresyon geçirirse o ailenin hepsini etkiler.
Ekonomik sıkıntıyla baş edemezken, Güneydoğudaki deprem hepimize her şeyi unutturacak hale getirdi. Acıları sarmak için ülkece seferberlik ilan etsek de öylesine büyük yıkıma erişemedik , halen bitmeyen yara devam ediyor. O kadar çok yakınını kaybeden var ki bu yara çok zor sarılır ve asla unutulmaz tıpkı1999 depremi gibi.
Bilim adamlarının açıklamaları doğrultusunda başta İstanbul olmak üzere bütün ülkeyi bir deprem korkusu sardı. Bedensel ve ruhsal varlığımızı tehlikede görmek hepimizde korku ve kaygılarımızın artmasına neden oldu.
Bütün bu sıkıntının üstüne ev sahiplerinin kiraları çok yüksek tutmaları, kiracıları çaresizliğin içine attı. Özellikle İstanbul'da yaşayan evi olmayan kişiler ne yapacaklarını şaşırdılar. Evlerinin yıkılmasına karar verilenler ise ayrı problem yaşıyorlar.
Bu sıkıntıların içinden geçerken, bu ruh haliyle, umarım seçimlerde sağlıklı karar verebiliriz.
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ,04.04.2023
|