Aylar sonra ayni noktaya gelmemize az kaldı. Şaka gibi desem de inanmayın bunun böyle olacağını hepimiz az çok biliyorduk da sağlık bakanlığı neden bilmiyordu bilemedim. Bizim milletimiz rahatına düşkündür, vur dedin mi öldürür. Maskenin kaldırılması ile her kes meydanı boş buldu, televizyonda gerçek bilgiler verilmediği için işin ciddiyeti henüz anlaşılmadı.
Şimdi bekliyorlar ölümler çığırından çıksın, iş önü alınamayacak hale gelsin o zaman diyecekler ki “covit yaygınlaşıyor aman maske takın”. Etrafımda çok covit olan var geçen sefer bile bu kadar yakınımıza gelmemişti, bu da rehavetten kaynaklanıyor sanırım.
Sil baştan yeniden aşı olacağız. Aşılar henüz ortalıkta yok, özeller test de yapmıyor aşı da , şehir hastaneleri çok kalabalık zaten o kalabalıkta covit değilsen de covit olursun. Anlayacağınız rezillik diz boyu. Sizleri bilmem biz maskeli gezmeye başladık.
İnsan sağlığının bu kadar hafife alınan başka bir ülkesi var mıdır?
Vatandaş olarak bizler neyle mücadele edeceğimizi bilemedik. Hastanelerden randevu almanız çok zor demeyeceğim mümkün değil, alabilene ne mutlu. Zaten randevu da alsan 182 size diyor ki “aldığınız randevu öğretim üyesi randevusudur kabul ediyor musunuz? “ istersen kabul etme senden ona göre para kesiyor. Sonra hastaneye gidiyorsunuz sürpriz, her zaman ki gibi karşınızda çiçeği burnunda asistan, hocayı bulabilene aşk olsun.. Eğer asistan iyi bir asistansa tedavi olabilirsin ama baştan karaysa zor tedavi olursunuz. Yani hoca parası verip asistana teslim oluyorsunuz.
Bütün bu sağlık sıkıntısı içinde faturayı sağlıkçılara kesen cahil insanların hiç düşünmeden öldürdükleri veya dövdükleri sağlıkçılardan çıkan imdat sesi de hiç duyulmuyor. İnsanların kin ve nefretleri öylesine çoğalmış ki, bir din adamı konuşmalarıyla cemaatini cinayete teşvik etmekten hiç çekinmemiştir. Mesleği gereği barış çağrısı yapacak bir insanın bu şekilde konuşması hepimizin bir kez daha düşünmesine neden oluyor.
Ege tarafında bir sahil kasabasındayım. Geçen sene aldığım peynirlere bin küsur para ödemiştim, bir kış da idare ettik. Bu sene de gelirken yolda uğradığım bir yerde peynir iki yüz otuz liraydı. Burada ilk gittiğim pazarda İstanbul fiyatlarının burada geçerli olması beni şaşırtmadı. Biz de böyledir. Adam tarlasından da alıp gelse nakliyeyi de üstüne koyup satıyor. Nasıl olsa kontrol yok. Kimsenin kimseye hesap verdiği de yok.
Kimine hayat çok güzel. Kimileri için de yaşamak artık acı veriyor. Ülkemizde yirmi milyon insan açlık sınırında yaşarken, insanın istediğini alamaması ve çaresizlik. Üç kuruş parayla yaşamak için insanlardan mucize yaratılması bekleniyor. Anlamıyorlar, ya da anlamak istemiyorlar.
Bizden sabır isteniyor neye sabretmeliyiz ?
Hep derler ya “Sabrın sonu selamettir” bizim sabrın sonu ne? Ona da siz karar verin...
Sevgiyle kalın.
Belma Demir Akdağ,13.07.2022
|