Türkiye'nin son zamanlarda yürüttüğü diplomatik atak ve komşularla sıfır problem politikasının ardından bazı ülkeler Türk vatandaşlarına uyguladığı vize uygulamasını kaldırdı. Suriye, Libya, Ürdün ve Tacikistan‘in Türk vatandaşlarına vize uygulamasını kaldırmasının ardından Türkiye'ye vize uygulamayan ülke sayısı 56'e yükseldi.
Vizelerin kalkması güzel bir şey çünkü bu durum ülkeler arası ticareti ve dolaysıyla refah düzeyini olumlu etkiler.
Iki ülkenin arasında yapılan ticaretin temeli sağlam olması için bir güven ortamı mevcut olması lazım. Buda ancak ticaret yapan ülkelerin birbirlerini her türlü açıdan tanınmasıyla geçer.
Şimdi farz edelim ben bir ülkeye hep önyargılı yaklaştım ve vize kalktıktan sonra o ülkeyi ziyaret etmeye karar verdim. Gittim, gördüm, yakından tanıdım ve önyargım ortadan kalktı. Hatta bu ülkeyi ve insanlarını beğendim.
Şimdi önümüzdeki tatilleri orada geçirmeyi düşünebilirim ve o ülkenin turizmin gelirini olumlu etkilerim. Evvelden belki alışveriş yaparken o ülkenin ürününü beğendiğim halde almazdım ama şimdi tam tersi olabilir ve bununda ticarete katkısı olur.
Şimdi bu listeyi daha çok uzatmak mümkün ama neticede ister devletler yada özel şirketler arasında olsun isterse kişisel yatırımlar açısından olsun; vizeler kalktığı zaman güven filizlenir, insanlar birbirini daha fazla tanır, ticaret artar ve hatta savunma açısından askeri harcamalar da azalabilir. Bu ortamdan herkes nemalanır.
Şunuda unutmamak ve kenara yazmak gerekir:
Türkiye’ye vize uyguluyan ister Avrupa Birliği olsun ister başka bir gelişmiş ve zengin ülke olsun. Bunların vize uygulaması orta vaadede kalkacaktır.
„Ben senin malını alırım, gerekirse kota korum, sana da istediğim kadar mal satarım ama seni insan olarak ülkeme kolay kolay sokmam. Bulunursun bize vize talebinde, vize başvuru paranı da alırız ve uygun görürsek teşrif edebilirsin“ mantığı yeni dünya düzeni ile uyumlu değil.
Bir de „Ben zaten zenginim ve param var ve aslında sana ihtiyacım yok, işine gelirse“ mantığı da yanlış, çünkü küreselleşen dünyada bir ülke olarak refah içinde yaşamak yada yaşamaya devam etmek için her ülkeyle samimi ilişkiler içinde olmak gerek bu da vize mantığına ters düşüyor.
Şimdi vizelerin kalktığı son dört ülkeye bakılırsa bazi vatandaşlar şu soruyu kendine sorabilir: „Bu ülkeler ile vize uygulaması kalksa ne olur, kalkmasa ne olur?
Ancak vizelerin kalkmasının 2 nedeni olabilir:
Birinci ihtimal: Her ülke gibi bu ülkeler de kendilerini kısa sürede yeni dünya düzeni ortamında ekonomik, politik ve kültürel açıdan geliştereceklerdir. Buda filizlenerek güven ve ticaret ortamının gelişmesine ve üstte belirttiğim gibi her iki tarafın da refahlaşmasına katkı sağlayacaktır. Erken davranıp şimdikten böyle bir „yatırım“ yapmak mantıklı.
Ikinci ihtimal: Son zamanda Türkiye ile vizenin kalkması konusunda anlaşan ülkelerin hangileri olduğuna baktığımızda yeni bir dünya düzeninde belirli bir hazırlık içinde olunduğu sezgisine varabiliriz.
Bu hazırlığın muhtemelen bir nevi Türk Birliği açılımın temel atma töreni olabilir.
Aslında Sovyetler Birliği sonrası bağımsız Türk cumhuriyetler 90'lı senelerin başında bu ülkeler Türkiye'yi örnek aldılar ve beklentileri vardı. Son zamanlarda Türkiye bu ülkelerin gözünde liderlik vasfını yitirmiş durumda ve kendi başlarının çaresine bakıyorlar ve başarılılardır. Zaten zengin doğalgaz ve petrol kaynaklarından dolayı daha fazla imkanları vardır.
Arap ülkeleri de ayni imkanlara sahip. Ama en son Dubai de patlak veren krizde görüldüğü gibi durum birden değişiyor ve yardıma muhtaç kalıyorsunuz.
Artık ülkeler ayakta kalmak ve risklerden korunmak için bir Birliğin gerektiği inancına vardılar. Avrupa Birliği bu konuda hayli bir ilerledi ve hemen hemen Avrupa’daki her ülke bu birliğe üye oldu.
Şimdi Türkiye’de de böyle bir birlik üzerinde çalışabilir.
Bunun en temel şartı ülke içinde huzur olması. Bu belirli açılımlar ile sağlanmaya çalışılıyor.
Ikinci şart ise etrafınızdaki yani komşu ülkeler ile iyi geçinmektir. Bundan dolayı zaten komşu ülkeler konusunda da bir açılım yapıldı ve en son olarak Ermenistan ile ilgili sınırlar bile açılmaya düşünüldü.
Neticede üstte bahsettiğim sebeplerden dolayı bir birlik hedeflenebilir ve adı "Birleşmiş Türk Milleti Devletleri" (BTMD) yada "Birleşmiş Türk Milleti Topluluğu" (BTMT) olabilir.
Belki de bu Topluluğa aday ülkelerde komisyonlar kurulup belirli fizibilite çalışması da yapılılıyordur. Belki de belirli aralıklarda da hepsi biraraya gelip devletler arası değerlendirme yapıyorlardır. Kim bilir?
Ermenistan ile sorunlardan dolayı Türk cumhuriyetler ile bir coğrafi birleşim zor hale geliyor. Ancak sorunlar ortadan kalktıktan sonra toprak değişimi türü birşey olursa o da olabilir.
Bu arada vize uygulamalar hariç ilk somut bir adım atılabilir: Bu da Türkiye ile Nahçivan bölgesinin birleşmesi şeklinde olabilir. Bunun gerçekleşmesi kolay ve gerisi çorap söküğü gibi gelir.
Yalnız sunu da unutmayalım: Böyle bir oluşum Rusya'yı rahatsiz edebilir.
Neticede Türk Cumhuriyetleri’ni ve belki de daha da ileri gidilerek Arap ve son olarak kuzey Afrika ülkelerini de içinde barındıran bir sosyo-ekonomik işbirliği amaçlanabilir ve bu vize kalkma olayları (özellikle on olarak hangi ülkelerin vize mecburiyetini kaldırdığına bakarsak) bununla alakalı olabilir.
Böyle bir oluşum gerçekleşirse fırsat ve risk paylaşımdan dolayı bir "kazan kazan" durumu ortaya çıkar.
Ne dersiniz: "Birleşmiş Türk Milleti Devletleri/Topluluğu" mu kapıda?
|