Domuz gribi ile yatıp, domuz gribi ile kalktık. Korku yaratıldı, yaygara yapıldı ve ne oldu?
Aralık 2009’ un basında Paul-Ehrlich-Enstitüsü‘ nün açıkladığı bilgilere göre Almanya’da yaklaşık 6 milyon insan aşı yaptırmış. Aşı yaptıran vatandaşların oranı ise sadece 4,7 ile 6,7 arasıymış.
Ismarlanan aşı miktarı ise Alman nüfüsunun yüzde 60‘ ına yetecek miktarda.
Başta 2 defa aşılanmak gerekildiği söylenmişti sonra 1 defanın kafi olduğu açıklandı.
Bu arada aşıya genel olarak ilgi azaldı ve neticede ısmarlanan miktar problem oldu. Şu anda yetkililer üreticiler ile asıl sıparıştan geri dönmek için anlaşma yolunu arıyorlar. Amaç verilen siparişı yeniden gözden geçirip miktarını azaltmak. Fazla gelen aşıları yurt dışına satmakta opsiyonlar arasında.
Basından beri bu virüsün normal grip virüsünden daha tehlikeli olmadığı belirtilmişti ve domuz gribinden ölen vatandaşların sayısı normal gripten ölenlerin sayısından daha az olduğu ön plana çıkarılmıştı.
Zaten 50 yaşının üstündeki insanların çoğu bu gribe yakalanmadı. Bu da bu yaş grubundaki insanların evvelden bu hastalığa yaklanmış ve bağışıklık kazanmış olması ihtimalını güçlendiriyor. Demek ki bu virüs eskiden beri var ve zaman zaman zarar veriyor.
Şimdi şu anki durumu bir analiz edersek ve virüsün evvelden daha az zararlı olduğu bilindiğini varsayarak neden bu kadar yaygara yapıldığını değerlendirirsek iki sonuca varabiliriz:
1. Ilaç sektörü bu “korkudan” acaip bir rant sağladı. Bunun böyle olması hedeflenmiş olabilir mi acaba?
2. Olay bir tatbikat’tan ibaret. Ilerde tehlikeli bir virus türerse bir virüse karşı hangi zamanda organize olup, hangi maliyette yeteri miktarda bir aşı üretilip vatandaşa servis yapılabileceğinin sorusuna bir cevap arandı.
Benim şahsi düşüncem bu yaygaranın tatbikat amaçlı yapıldığı çünkü bu virüsün ortaya çıktı andan itibaren normal grip virüsüne kıyasla pek tehlikeli olmadığı biliniyordu.
Ilaç sektörüne gelince bu aşıdan ancak 1-2 şirket kazanç sağladı ve neticede sağlık sistemine baya masraf açıldı.
Ilk ihtimal güçlü olsaydı zaten öbür ilaç şirketleri bunu ortaya çıkarırdı.
Dolaysıyla ikinci ihtimal daha ağır basıyor.
Yine de yazdıklarımdan domuz gribinin zararsız olduğu sonucuna varılmasın. Domuz gribinden ölenler oldu ve bu virüsün bazı vatandaşların ölümüne yol açabiliyor. Ihtimal çok düşük olsa bile herkes –özellikle bazi kronik hastalar- kendi risk durumuna göre bir hekime danışıp karar vermelerinde yarar var.
Bu arada bu konuyla alakalı insanların davranışları ile ilgili başka bir soruya da değinebiliriz:
Neden bazı insanlar hemen gidip aşı oldu bazıları bu aşıya mesafeli davrandı?
Bu insanların psikolojisi ile alakalı bir durum ve değişik davranış biçimlerine bir takım durumlar sebep olmuş olabilir.
Mesela hemen koşup aşı olanlar gerçekten bu hastalığa yakalanmadan korkmuş olabilirler.
Belki de “en önce davranma güdüsüne” göre hareket etmek istemişlerdir. Belki de “sürü psikolojisi“ hakim olmuş olabilir. Belki de aşı olanlar ile aşı olmayanlar arasında bilinç altında bir „rekabet“ durumu oluşmuş olabilir.
Bu sorunun cevabını psikologlar araştırması lazım ama neticede bu sorunun cevabı çok önemli çünkü gerçek bir risk durumda mümkün olduğu kadar fazla insanları sağlıklı bir şekilde yardım almaya teşvik etmeye ve zararsız durumlarda muhtemelen fuzuli tıbbı müdahelerden (çünkü bunların da bilinmeyen riski var) uzak tutmada daha yüksek bir başarı elde edilebilir.
Herşey sazan gibi atlamamakta yarar var ama öte yandan da bazı konularda çabuk davranmak lazım.
Demek uzun ince bir yoldayız………
|