Türkiye futbol ile yatıyor, futbol ile kalkıyor. Dünyada kesin en fanatik ülkelerden birisidir. Kime sorarsan hangi takımı tutuyorsun diye kesin bir takım ismi alırsın. Bu konuda herkes uzman kimin nerede oynadığı , hangi antrenör iş başında olduğu, yapılacak yeni transfer vs. herşey biliyorlar. (Eski) hakemler televizyon kanallarında dolaşıyor ve bilmedikleri yok. Anlaşılan futbol spor olarak halkta gereken ilgiyi ve desteği görüyor.
Takımların maddi durumuna gelince burda da sorun yok. Çoğu borsa yoluyla halka açıldı, büyük paralar aldılar. Isteseler herzaman daha fazla para toplayabilirler, taraftar herşeyini vermeye hazır.
Demek ki destek var, para var ama başarı var mı?
Özellikle uluslararası platformda durum ne?
Görünen köy kılavuz istemez, ne UEFA Kupası’ nda nede Şampiyonlar Ligi’ nde, hiç doğru dürüst bir başarı yok. Milli Takım’da da ayni sorun. Son Avrupa Şampiyonası’ nda üçüncü oldu ama eğri oturalım doğu konuşalım.
Almanya’ ya ya karşı oynalınan maç hariç, performans sıfır. Son dakika atılan gollerde bunu değiştirmez.Taraftar hep korku içinde, hep zar zor yenmeler.
Türk futbolun gittikçe kötüye gitmesi, daha da doğrusu bir türlü ayağa kalkamaması aslında hayret verici değil.
Futbol okadar kompleks bir oyun da değil ama gereken oyuncuları yada özellikle antrenörleri aramızdan çıkaramıyoruz. Hep yabancılardan medet umuyoruz. Bırakın yabancıları şimdik de 80’ e merdiven dayamış amcalarda kurtuluşu arıyoruz. Ne günlere kaldık, içim sızlıyor.
Avrupa Şampiyonası sırasında Feldkamp Almanya’ ya karşı olan maçtan evvel Alman televizyonunda konuşuyor ve Türk takımının şansından, futbol kalitesinin yeterli olmadığından ve Türk futbolunun genel düşük seviyesinden bahsediyor.
Türkiye’ de konuştuğu zaman değisik bir izlenim veriyor (ne yapsın ekmek parası).
Ama adam haklı, Türk futbolu uluslararası arenada daha gerçekçi değerlendiriliyor ve son zamanlarda alınan sonuç ve başarısızlıklar bunu teyit ediyor. Bir uluslararası turnuvada belirli bir başarı elde etmek futbolun iyi olduğu anlamına gelmez.
Mesela Yunanistan’ in da 2004 senesinde nasil şans eseri Avrupa Şampiyonu olduğu ve ondan sonraki başarısız durumu da ortada. Mühim olan iyi bir futbol ve süreklilik.
Yok takım her müsabaka da zar zor yenecekse ve taraftar son dakikaya kadar korku içinde kalacaksa ne anlamışım bu işten.
Aslında 2000 senesinde hem UEFA hemde Süper Kupası’ nın kazanılmasından sonra Türk futbolun başarısı ile ilgili bir güven filizlenmişti ve bu 2002 senesindeki Dünya Şampiyonasında teyit edildi. Ama ondan sonra ne olduysa oldu ve tekrar eski günlere dönülmeye başlandı.
Aslında artık bu işin bilimsel araştırılması lazım.
Oturup şu soruyu kendimize soralım:
Bu kadar fanatizm ve verilen başka desteklere rağmen neden işler bir türlü rayına girmiyor?
Buna benzer sorunlar atletizm, güreş ve başka spor dallarında da mevcut. Atletizm’de zaten eskiden beri doğru dürüst başarı yok. Güreş’te de eski başarılar artık kalmadı. Işler gittikçe kötüye gidiyor.
Yeni eğilim hazıra konmak.
Sporculara yeterli altyapı ve yatırım sağlanacağına yabancılara Türk vatandaşlığı vermek daha cazip geliyor ve moda oldu.
Demek ki bırakın antrenörleri artık aktif sporcularda da yabancılardan medet umuyoruz.
Taşıma su ile değirmen dönmez, benden söylemesi!
|