Bu fani dünyada daha nelere tanık olacağız merak ediyorum.
Sabiha Gökçen havalimanında Bodrum istikametine bindiğim bir Türk özel havayolları şirketine ait bir uçak 1,5 saat rötar yaptı. Uçağa bindik ve kalkmak için hareketlendik. Bu arada kalkış biraz daha gecikeceğini ve uçağın birkaç gecikmiş yolcuyuda uçağa almak için geri döneceğini açıkladı. Uçak tekrar hareketlendiği noktaya geri döndü ve sanırım 6 yeni yolcu uçağa bindi.
Hani derler ya: „Gözlerimle görmezsem inanmam“. Ben gözlerimle gördüğüm ve yaşadiğim halde inanamıyorum.
Uçaktaki diğer yolcular bu durumu uzun süre alkışlar ile protesto edip hoşnutsuzluğunu ifade etti.
Bu yetkilerinin gözünden kaçmamış olması gerek ki ertesi gün „Misafir Ilişkilerinden“ bir özür maili geldi.
Mailde özetle şöyle denilmiştir: „Yer İşletme birimi ile Kabin Ekibimiz arasında, misafir sayımına ilişkin olarak, iletişim kanallarındaki aksaklık nedeniyle; uçağın tam hareketi esnasında bir grup misafirimiz Apron aracı ile uçağa geç ulaştırılmışlardır. Bu nedenle kaptan pilotumuzun onayı ile Bodrum seferimizi gerçekleştirmekte olan uçağımız, kapıyı kapatıp hareket ettikten sonra, misafir alımı için park pozisyonuna geri dönmüştür. Yapılan operasyonumuzda uçuş güvenliğini tehdit edebilecek hiçbir risk alınmamıştır…………“
Ucak zaten neredeyse 1,5 saat geç kalkmiş. Sonradan bindirilen yolcular ozamana kadar neredeydi orası meçhul.
Neyse şirket hatasına anlamış ve özür dilemiş. Bir büyük olarak bize affetmek düşer.
Yalnız bu olay küçümsenecek bir olay değil ve böyle birşeyin gerçekleşmesi bir derin organizasyon zaafının belirtisi.
Bu arada birde şu şirketin Web Sitesine girip bir dolanayım dedim ve insan kaynaklarına takıldım.
Maalesef bu sefer de ekran karşısında utancındam yerin dibine girdim. Bu bölümü Almanca olarak tıkladım ve okudum, daha doğrusu okumaya çalıştım. Koskoca hepimizin tanıdığı şirketin bu kadar kötü ve ilkel Almancayı nasıl icra etti anlayamadım. Insanda birazda olsun utanma olur. Hem insan kaynakları olarak başvuranlardan şu şu şu özellikleri bekleriz diye sıralayıp, nerdeyse en iyilerini isteriz diye insan kaynakları felsefenizi yazacaksınız öte yandan yazarken gereken özveriyi göstermeyeceksiniz. Bunları kim yazmış, Web Sitesini kim hazırlamış, hiç mi kontrölden geçmemiş. En vahimi de, şimdiye kadar neden kimse farkına varmamış? Bu şirkette kimse Almanca bilmiyor mu?
Zaten Almanca’nın Türkiye‘de üvey yabancı dil muamelesi gördüğünü kanaatındayım. Mesela bir önceki sene Saklıkent‘ ziyaret ettim ve oradaki Almanca olan tabelalarda da berbat bir Almanca. Çoğu turistik broşürlerde de ayni durum. Bu zaafiyet sürekli karşıma çıkıyor.
Önüne gelen ben Almanca biliyorum ben çeviririm diye başına oturtursa o zaman bu böyle olur.
Ama maddi gücü yerinde ve bütün imkanlara sahip olan ve Almanya’nın çoğu noktasına da uçan köklü bir özel havayolları şirketinin böyle bir faka basması inanılacak gibi değil.
Almancası düzgün olup bu uçak şirketinde ise başvurmak isteyen vatandaşlara bir önerim var:
Insan kaynaklarının Almanca bölümünü Web Sitesinden kopyalayın ve düzeltin. Bunu print yapip bir dosyaya koyun ve hediye paketine sarın. Hediye paketini uçak şirketinin kendi renklerinde bir kurdele ile bağlayın ve hediye olarak yanınızda götürün. Bundan iyi referans olamaz. Nede olsa eliniz boş gitmesin.
Bu arda uçak şirketinin ismini yazmaya unutmuşum. Birazcıkta siz çalışın. Almanca bilen arkadaşlar uçak şirketlerinin Web Sitesinde insan kaynakların bölümünü tarayın ve hangi şirket olduğunu anlayacaksınız.
Anlamazsanız demek ki sizinde Almancanızı tazelemenin zamanı geldi de geçti de…
|